Büyük Orta Doğu İçin NATO Ortaklığı Oluşturmak
Başarı Temelleri Üzerinde Yükselmek
- Turkish
- Bulgarian
- Czech
- Danish
- German
- Greek
- English
- Spanish
- Estonian
- French
- Hungarian
- Icelandic
- Italian
- Lithuanian
- Latvian
- Dutch
- Polish
- Romanian
- Russian
- Slovak
- Slovenian
- Ukrainian
Chris Donnelly NATO’nun Barış İçin Ortaklık Programı’ndan kazandığı deneyimlerin Büyük Orta Doğu’da başlatılacak benzer bir programla nasıl yararlı olabileceğini inceliyor.
On yıl kadar önce NATO çok önemli iki programbaşlattı: Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri için Barış İçin OrtaklıkProgramı ve Akdeniz bölgesindeki ülkeler için Akdeniz Diyaloğu.Artık her iki programın da Avrupa-Atlantik sahasındakideğişiklikleri (NATO genişlemesi gibi) ve bugün İttifak’ın karşıkarşıya olduğu güvenlik tehditlerini dikkate alacak şekilde yenidendüzenlenmesi gerekmektedir. Akdeniz Diyaloğu’nda yapılacak reformdave bu diyaloğu Orta Doğu’da daha fazla alanı içine alacak şekildegenişletme çabalarında BİO’dan kazanılan deneyimler çok işeyarayacaktır.
Barış İçin Ortaklık Programı’nın tersine,Akdeniz Diyaloğu fazla başarılı olamamış, bölgede istikrarınsağlanmasında veya katlımcı ülklerin gelişiminde önemli bir roloynayamamıştır. Bunun nedenleri arasında para, zaman ve insanaçısından fazla yatırım yapılmamış olması; bölgedeki birçok ülkeninNATO hakkında birşey bilmemeleri ve NATO’dan kuşku duymaları;bölgede NATO ve Barış İçin Ortaklık’ın başarısının temeli olandiyalog ve işbirliği mekanizmalarının bulunmaması; ve daha genişanlamdaki bölgesel güvenlik konularının İsrail-Filistinçatışmasından ayrı olarak değerlendirilememesibulunmaktadır.
Bundan on yıl önce Orta ve Doğu Avrupaülkelerinin istikrara kavuşması ve bir dönüşüm sürecine girmeleriNATO’nun öncelikli konuları arasında yer alırken bugün “Büyük OrtaDoğu” üzerinden geçen veya oradan kaynaklanan problemler daha önplana çıkmıştır. Eğer NATO üyelerinin güvenlik endişelerine cevapverebilecek konumda olmak istiyorsa, önümüzdeki aylar ve yıllardaodak noktasını Orta ve Doğu Avrupa’dan bu bölgeye yönlendirmelidir.Akdeniz Diyaloğu da aynı paralelde gelişmelidir.
Uluslararası toplum Afganistan’da istikrarısağlayacak yeterli kaynakları sağlayabilirse, NATO’nun ISAFiçindeki rolü Irak için bir model oluşturabilir, ve hatta zamaniçinde İsrail-Filistin çatışmasının çözümüne yardımcı olabilir.İsrail’in ikilemi, ülke askeri açıdan güçlendikçe İsrail halkınınkendini daha az güvende hissetmesidir. Görüşmelere yardımcı olacak,sonra da ayrıntılı bir güvenlik paketini uygulayacak dürüst ve heriki tarafında güvendiği bir “aracı” gereklidir. Bunu ne AmerikaBirleşik Devletleri ne Avrupa yapabilir zira her ikisi de tarafsızolarak kabul edilmiyorlar. Şu anda çok uzak bir ihtimal gibigörünse de, önümüzdeki yıllarda bu problemle başa çıkacak tekkuruluş NATO gibi görünüyor.
Tabii bütün bu potansiyel gelişmeler “eğer”lere bağlıdır. Ancak değil onbeşi, geride bıraktığımız beş yılabakacak olursak NATO’nun evrimi o zaman tahmin edilenden çok dahahızlı olmuştur. Dünyadaki olayların akışı son derece hızlıilerliyor, ve NATO, bariz birçok eksikliklerine rağmen, yenigüvenlik ortamının gereklerini karşılayacak en esnek ve en hızlıevrim geçiren tek kuruluş olduğunu kanıtlamıştır. Bu durumun devametmesi ve NATO’nun evriminde yeni süprizler olması büyükolasılıktır.
İttifak, “Soğuk Savaş” dönemindeki pasifsavunma örgütünden bugünkü “Sıcak Barış” döneminin gerektirdiğiinsiyatif sahibi bir güvenlik örgütü haline gelirken Müttefikler degüvenliklerinin ancak topluca hareket etmekle garantiedilebileceğini giderek daha iyi anlıyorlar. “Müttefikler” ve“Ortaklar” arasındaki mesafenin süratle kapatılması gereklidir.Müttefiklerin güvenliği birbirleriyle olduğu kadar Orta ve DoğuAvrupa ve Orta Doğu’daki Ortaklarla kuracakları yakın işbirliğivasıtasıyla garanti edilebilir. Bugün NATO’nun evrimindeki iticigüçü oluşturan ve ortaklık programlarının daha somut ve İttifakfaaliyetlerine daha entegre hale getirilmesini teşvik eden faktörbu gelişmedir.
NATO’nun ortaklık mekanizmalarının yenigüvenlik tehditlerine cevap verebilecek şekilde bir evrim geçirmesiiçin bu gelişimin NATO’nun başarılı olmasını sağlayan nitelikleriüzerinde yükselmesi son derece mantıklıdır. Bazı şakacı kişilerNATO’nun açılımının “İş yok, Laf Çok (“No Action, Talk Only”)olduğu yönünde şakalar yapıyorlar. Aslına bakılırsa NATO’nunbaşarısının temelinde İttifak’ın üyelerine farklı düşünceleriüzerinde kavga edecekleri yerde oturup konuşabilecekleri bir forumsağlamış olması yatmaktadır. Barış İçin Ortaklık’ın NATO klübünekatılmak isteyen ülkeler için yapmayı başardığı, AkdenizDiyaloğu’nun ise adına rağmen, bugüne dek başaramadığı şey budur.Bugün Barış İçin Ortaklık ve Akdeniz Diyaloğu’nun karşısındakizorluk Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri ve Büyük Orta Doğu’nunkarşısındaki farklı durumlara uygun mekanizmalargeliştirmektir.
NATO’nun bir savunma ve güvenlik kültürüyaratmaktaki resmi ve gayrı resmi mekanizmaları sadece NATO’nungeleneksel varoluş nedeninin (toplu savunma sağlamak) temelinioluşturmuyor. Bu mekanizmalar Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinegötürüldüğünde demokratikleşme sürecine büyük bir katkıda bulunduğugörülmüştür. Silahlı kuvvetlerin ve güvenlik güçlerinin sivilyollarla kontrolu, sivil-asker ilişkileri, ve savunma reformlarınınbir ülkenin ekonomik ve demokratik dönüşümünde ilk başlarda tahminedilenden çok daha önemli unsurlar olduğu görüldü. Bu konularbirçok Orta ve Doğu Avrupa ülkesi için hala bir sorun olmaya devametmektedir; Büyük Orta Doğu ülkelerinin birçoğu için de büyük birendişe kaynağıdır. Bu mekanizmaları geliştirmek ve dünyanın diğeryerlerine götürmek yeni NATO ortaklık mekanizmasının en önemliunsurlarından biri olacaktır.
Müttefiklerin güvenliği ancak Orta ve DoğuAvrupalı ve Orta Doğulu ortaklar arasında ve ortakların kendiaralarında yapacakları yakın işbirliği sayesinde garantiedilebilir.
Akdeniz bölgesinin geniş bir alanında veOrta Doğu’da güvenlik ortaklıkları oluşturmak için NATO’nun bubölgede daha fazla uzmanlık geliştirmesi ve kurumsalmekanizmalarını arttırması gereklidir. NATO 1980’lerin sonlarındave 1990’ların başlarında Sovyetler Birliği ve daha sonra SovyetlerBirliği’nden ayrılan ülkelerle ilgili kurumsal uzmanlıklargeliştirmek zorunda kalmıştı. Şimdi aynı şeyi Kuzey Afrika ve OrtaDoğu ülkeleri için yapmalıdır. Büyük bir esnekliğe sahip olmasınedeniyle Barış İçin Ortaklık, katılımı destekleyecek bir çerçeveiçin iyi bir model oluşturmaktadır. Akeniz ve Orta Doğu içingeliştirilecek benzer bir program bölgesel özellikleri dikkatealmalıdır. Bu özellikler 1990’ların başlarında Orta ve DoğuAvrupa’da karşılaştıklarımıza benzemekle beraber bazılar tamamenfarklıdır.
Örneğin, halk toplumları, hatta bölgedekibazı hükümetler NATO’nun gerçek yapısı konusunda tam anlamıylabilgisizler. Bu nedenle geniş tabanlı ve uzun vadeli birenformasyon ve iletişim programına ihtiyaç vardır. Bu program, onyıl önce Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde de uygulandığı gibi,sadece hükümet örgütlerini değil, sivil toplum örgütlerini de faalolarak içine almalıdır. Doğu ve Orta Avrupa ülkeleri Barış İçinOrtaklık Programını bilgi alabilecekleri, NATO ile ilişkilerkurabilecekleri ve NATO’nun Orta ve Doğu Avrupa’da etkili olmasınayardımcı olacak bir araç olarak görüyorlar. Oysa Kuzey Afrika veBüyük Orta Doğu ülkeleri herşeyden önce seslerini duyurmak veİttifak’ın karar mekanizmasını etkilemek istiyorlar. Bu da iyi birşey çünkü cevap vermeden ve politikalar oluşturmadan önce duyupanlamalıyız. Bu bölgedeki etkimiz duymaya ve dinlemeye ne kadarhazır olduğumuzla doğrudan orantılı olacaktır.
Genel olarak bölgenin tümünde sivil toplumAvrupa’dan daha az gelişmiştir (onbeş yıl önce Orta ve DoğuAvrupa’da da durum böyleydi). Bu durum hem NATO’nun mesajınıçevreye yaymak hem de demokrasinin gelişmesine yardımcı olmakaçısından sivil toplum örgütlerinin ve üniversitelerin de işiniçinde olmalarını önemli kılmaktadır. Bazı vakalarda, örneğinCezayir’de, yeni bir sivil asker ilişkisi kurulması ve silahlıkuvvetlerin demokratik yollarla kontrolunun sağlanması için deneyimve uzmanlığa acilen ihtiyaç vardır.
Çoğu Orta ve Doğu Avrupa ülkesi daha başındanitibaren NATO’ya katılmak istemiş ve Barış İçin Ortaklık da onlarabunu gerçekleştirecek mekanizmayı sağlamıştır. Oysa aynı şeyi KuzeyAfrika ve büyük Orta Doğu ülkeleri için söylemek mümkün değildir.Eğer bu ülkelerdeki kamu oyu yeni bir girişimi askeri bir ittifakınyeniden canlandırılması, Batı’nın baskısı ve kontrolu için bir araçveya en kötüsü, İsrail’e erken bir NATO üyeliği verilmesinisağlayacak bir araç şeklinde algılarsa hiçbir ilerlemekaydedilemez.
Bu nedenle Akdeniz Diyaloğu’nun yerinegeçecek yeni mekanizma imzalanması gereken resmi dokümanlariçermemelidir -özellikle paylaşılması gereken ilkeler ve değerleriçerecekse. İlk başta gereken tek şey politik, askeri ve güvenliğeilişkin düzenli diyaloglar için bir dizi forum ve bunun yanısıraBİO’nun kanıtlanmış olan “kendi kaderini tayin etme” ilkesinedayandırılmış çeşitli düzeylerdeki işbirliği teklifleridir. Buteklifler ve davetiyeler Avrupa Birliği’ninkilere rakip değil,onları tamamlar nitelikte görülmeli ve bu ülkelerin isteklerini veihtiyaçlarını yansıtmalıdır. Eğer bunlar “tepeden inme teklifler vedavetiyeler olarak görülürse kibarca göz ardıedileceklerdir.
Enformasyon programı vediplomatik angajmana paralel olarak güven arttırıcı önlemlere deyer verilmelidir. Bu konuda NATO’nun bir yanda Orta ve DoğuAvrupalı Ortakları, diğer yanda Akdeniz ve Büyük Orta doğu ülkeleriarasındaki ikili ilişkiler çok taraflı bağlantıların yaratılmasındakarşılıklı olarak yararlı olacaktır. Ancak deneyimlerimiz NATO’nunbu bölgedeki endişelere daha duyarlı olması gerektiğiniöğretmiştir. NATO’nun Akdeniz’de tamamen farklı amaçlarlabulundurduğu kuvvet birimleri Kuzey Afrika ülkelerince tehditkarbir tavır olarak algılanabilir.
Orta ve Doğu Avrupa’da olduğugibi Akdeniz ve Büyük Orta Doğu bölgeleri için de değerli olacakolan askeri ve güvenliğe ilişkin güvenlik arttırıcı önlemlerin yanısıra resmi bir enformasyon paylaşım sistemine de yer verilmelidir.Herkesin bölgede neler olup bittiğini öğrenebileceği bilgisayarağına bağlı bir Yeni Ortaklık ve İşbirliği sürecine ihtiyaç vardır.Tabii ki insanların düzenli olarak toplanıp karşılıklıkonuşmalarının yerini hiçbir şey tutamaz, ama bir video konferanssistemi hem iletişimin artmasına yardımcı olur, hem de maliyeti çokdüşüktür.
Kuzey Afrika ve Orta Doğuülkelerinin birçoğunda “ılımlı” güvenli konuları daha katı olanaskeri konular kadar hassas olmadığından NATO’un başlangıçta bualanda faaliyet göstermesi doğru olur. NATO Bilim Programı buzlarınçözülmesi için ideal bir mekanizmadır. NATO, Bilim Programı vediplomasi konusundaki deneyimi vasıtasıyla tehdit oluşturan yenigüvenlik konuları üzerinde tartışmalar başlatabilir ve ilgiçekebilir. Bilim ve enformasyon programları himayesinde NATOyetkilileri bölgeyi daha sık ziyaret edebilecek ve uzmanlıklarınıgeliştirebileceklerdir. 1990’ların başlarında Orta ve DoğuAvrupa’da olduğu gibi, NATO programlarının getirdiği girişimlerMüttefik ülkelerdeki akademik kurumlarla ikili ilişkilerkurulmasını teşvik edecektir. Bu tür ilişkiler işbirliğine dayalıprogramların işleyebilmesi için bölgede şiddetle ihtiyaç duyulanbeyin takımının gelişmesine de yardımcı olacaktır. Bugün Müttefikülkelerdeki sivil toplum örgütleri ve akademik kurumlar uzunzamandır ihmal etmiş oldukları bu bölgeye tekrar odaklanmanıngerekli olduğunu düşünmektedirler. NATO’nun burada önderlik edeceğimütevazi girişimler, aynen Orta ve Doğu Avrupa’da olduğu gibi, Batıile iyi ilişkilerin yolunu açacaktır.
Bu bölgedeki ypğunlaşmanın çokönemli, ama çoğu kez değeri yeteri kadar takdir ediilmeyen birunsuru da NATO Parlamenter Asamblesi’nin (NPA) bölgeselkatılımcılarla yürüteceği çalışmalardır. NPA, NATO’dan ayrı birkuruluş olmasına rağmen programları İttifak’ın hedeflerinidesteklemekte ve diplomatik ve askeri faaliyetleri tamamlamakta sonderece yararlıdır. Çoğu kez NATO’nun ulaşmakta zorluk çekebileceğibazı yerlere NATO Parlamenter Asamblesi ulaşabilir. Ayrıcaparlamenterler birbirleriyle hükümetlerden daha rahatkonuşabiliyorlar. Bunun iyi bir örneği de bölgedeki gerginliğerağmen halen Kafkaslar’da parlamenterler arasında yürütülendiyalogdur. Benzer diyaloglar belirli Kuzey Afrika ülkeleriarasındaki ilişkilerin iyileşmesine yardımcı olabilir.
Dikkate Alınması Gereken DiğerNoktalar
Bu bölgede yürütülecek ortaklıkve işbirliğinin başarılı olmasında dikkate alınması gereken enönemli nokta, bölgeyi resmi veya gayrı resmi bölgelere ayırarakküçük alt bölge grupları halinde çalışmaktır. Herşeyden önce,İsrailFilistin konusunun NATO’nun Kuzey Afrika ülkeleri ile olanilişkilerinden ayrı tutulmasıdır. Bölgedeki birçok ülkeninkomşuları ile gergin ilişkileri bulunmaktadır. Bu nedenle NATO ileişbirliğinin ilk başta ikili ilişkiler doğrultusunda, ve ancakbundan sonra toplu bir alt bölge forumu şeklinde gelişmesi dahamuhtemel gözüküyor.
Dikkate alınması gereken diğerbir nokta ise, terörizm dahil, yeni güvenlik tehditlerinin artıkmevcut BİO ve Diyalog ülkelerinin de ötesindeki ülkeler (Endonezyave Pakistan gibi) için de bir endişe kaynağı olmasıdır. Yenimekanizmalar diyaloğun hiç olmazsa bir kısımını benzer sorunlarıolan ülkelere açabilecek nitelikte olmalıdır; ne de olsa NATO’nunAfganistan’daki rolü uzak ülkelerle temasları da gerektirmektedir.Örneğin bu bağlamda kolay ve hemen uygulanabilecek bir mekanizmaNATO’nun Bilim Çalışma Gruplarını bu ülkelerden gelecekkatılımıcılara açmak olabilir. Bu tür faaliyetlere halen sadece BİOve Diyalog ülkeleri davet ediliyor.
Terörizm Avrupa ve Kuzey Amerikaiçin olduğu kadar Orta Doğu ülkeleri için de bir tehditoluşturmakta ve bu konuda yapılacak işbirliği bu ülkeler için deson derece önemlidir. Ancak bu ülkelerin temsilcileri,toplantılarda terörizm ile Arap dünyası arasında bir bağ kurarakbaşlayan konuşmaları dinlemekten bıkıp usandılar. Yaklaşımlarımızdadaha ılımlı olursak bu toplantılarda daha fazla yolkatederiz.
Bir noktada Barış İçin Ortaklık’ıngelişiminden dersler çıkarabilirz. İlk başlarda Barış İçin Ortaklıkherhangi bir koşul olmaksızın Orta ve Doğu Avrupa ülkelerine veeski Sovyetler Birliği’ne açıktı. Daha sonra, Sırbistan ve Karadağgibi Barış İçin Ortaklık’a katılmayı Batı toplumuyla yenidenbuluşmanın yolu olarak gören ülkeler için demokrasi ve iyi biridare koşulu getirildi. Bunun yararı tartışılabilir; ancak bir şeyson derece açıktır: Kuzey Afrika ve Büyük Orta Doğu içinhazırlanacak ortaklık ve işbirliği programında böyle bir koşulolmamalıdır. Bu bölgedeki ülkeler demokrasi ve modernizasyonafarklı yollardan ulaşmayı tercih edebilirler ve dolayısıylailerleme hızları farklı olabilir. Kültürel açıdan emperyalist biryaklaşım veya küçümseyen bir tavrı anımsatacak herhangi bir yolonları rencide edecektir. Bugün Avrupa ve Kuzey Amerika ile KuzeyAfrika ve Büyük Orta Doğu arasındaki kültürel fark Soğuk Savaşsonrasında Doğu ile Batı arasındaki farktan çok daha büyüktür. Bufarkı kapatmak için başlatılacak çabalar büyük bir hassasiyet venezaket içinde yürütülürse işbirliği daha etkili olacaktır.
Barış İçin Ortaklık’ın belki deen büyük etki yaratan özelliği NATO Karargahı’nda resmitemsilciliklerin açılması olmuştur. BİO ülkelerinin temsilcilerinebürolar tahsis edilmesi ve NATO Karargahı’nda çalışmak üzere sivilve askeri görevliler göndermeleri için teşvik edilmeleri değişiklikiçin gereken ivmeyi yarattı ve birçok ülke bu fırsatı yakaladı.Orta Doğu ve Akdeniz ülkeleri ile gerçek bir işbirliği ve diyalogkurmaya en büyük katkıyı sağlayacak adım budur.
Bu tür bir temsilcilik sistemizaten mevcuttur. Barış İçin Ortaklık içinde gelişen çeşitlifaaliyetler bu bölgeler için de geliştirilebilir. NATO’yu anlayanve bu anlayışlarını kendi başkentlerine aktarabilecek ulusaltemsilciler grubu bu bölgelerle ilişkiler sağlayacak en iyi yoldur.Böylece BİO ülkelerine açık olan programlar bu bölgelerdekiülkelere de açılmış olur ve diplomatik angajmanlar daha etkiliolmaya başlar. En önemlisi de makul ölçülerdeki bir temsilciliğinvarlığının gayrı resmi iletişim kanallarını açık tutacak olmasıdır.NATO’nun pürüzleri ortadan kaldırmak ve gerginlikleri yumuşatmakgibi işlerinin büyük bir bölümü orta dereceli diplamatlarınbarlarda, restoranlarda veya karargahın koridorlarında yüz yüzeyaptıkları temaslarla yürütülmektedir. Gerçekten de askeri veyasivil, tüm ulusal delegasyonlar ve temsilciliklerin tek bir çatıaltında yerleşmiş olmaları NATO’yu eşşsiz kılan unsurlardanbiridir. Bu durumun yarattığı samimi atmosfer gerçek diplomasiningelişmesini sağlar. Orta Doğulu ve Kuzey Afrikalı meslektaşlarımızada vermemiz gerek ayrıcalık budur.
Barış İçin Ortaklık eldengeçirilip yenilendiğinden artık bu program ile Kuzey Afrika veBüyük Orta Doğu için geliştirilecek mekanizmalar arasında dahafazla işbirliği sağlanacaktır. Bu nedenle belki de en iyi çözüm,Barış İçin Ortaklık ve Akdeniz Diyaloğu’nun tüm yönlerinikapsayacak ortak bir şemsiye program geliştirmektir. Orta ve DoğuAvrupa, Akdeniz bölgesi ve Büyük Orta Doğu’yu kapsayacak bu yeni“İşbirliği Ortaklığı” şemsiyesi altında bölgeler arasında vebütünün parçaları arasında belirgin farklılıklar daha çok ortayaçıkacaktır.
Chris Donnelly İngiltere, Shrivenham’daki BKSavunma Akademisi’nde kıdemli akademisyendir. Ayrıca 1989-2003yılları arasındaki NATO Genel Sekreterlerine Orta ve Doğu Avrupakonusunda özel danışmanlık yapmıştır.
* Turkiye bu ülkeyi anayasal adıyla, Makedonya Cumhuriyeti olarak tanımaktadır.