NATO’nun Akdeniz Diyaloğu ile ilgili Bir Değerlendirme
Diyalog’un Faaliyetleri
- Turkish
- Bulgarian
- Czech
- Danish
- German
- Greek
- English
- Spanish
- Estonian
- French
- Hungarian
- Icelandic
- Italian
- Lithuanian
- Latvian
- Dutch
- Polish
- Romanian
- Russian
- Slovak
- Slovenian
- Ukrainian
Mohamed Kadry Said kuruluşundan on yıl sonra NATO’nun Akdeniz Diyaloğu’nu bir güneylinin gözüyle değerlendiriyor.
NATO ile çalışmak: Mısırlılar, Ürdünlüler ve Faslılar (resimde) Balkanlar’da yürütülen NATO başkanlığındaki operasyonlara katıldılar.
NATO’nun Akdeniz Diyaloğu’nunfaaliyete geçmesinden sonraki on yıl içinde Avrupa-AtlantikBölgesi’nde, ve Orta Doğu ve ötesinde stratejik ortam tanınamayacakkadar değişti. 11 Eylül’de Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşananterörist saldırıların ve ABD önderliğindeki Afganistan ve Irakkampanyalarının hemen ardından İttifak uluslararası sahnede dahabüyük bir rol oynamaya başladı. Akdeniz Bölgesi ve Büyük Orta Doğugiderek NATO’nun gelecekteki odak noktaları olacak gibi görünüyor.NATO’nun bu bölgedeki faaliyetlerini arttırma olasılığı büyüktür;ancak İttifak Arap ülkeleri ile iki yönlü ilişkiler geliştirmeli vebu ülkelerin güvenlik sorunlarını ele almalıdır.
Bugüne kadar NATO’nun Akdeniz Diyaloğuöncelikle politik nitelikte idi ve bir yandan Diyalog ülkeleriningüvenlik ihtiyaçlarını incelerken, bir yandan da bu ülkelerdeNATO’nun politikaları ve faaliyetleri konusundaki anlayışıgeliştirmeyi amaçlıyordu. Böylece Diyalog’un temelini İttifak’ın1997 Madrid Zirvesi’nde oluşturulan Akdeniz İşbirliği Grubuvasıtasıyla yürütülen enformasyon alışverişi oluşturuyordu. Bu Gruparacılığıyla müttefikler Diyalog ülkeleriyle gerek bireysel olarak,gerek 19 (şimdi 26) + 1 formatında , veya yedi Diyalog ülkesininhepsiyle bir arada—Cezayir, Mısır, İsrail, Ürdün, Moritanya, Fas veTunus—19 (şimdi 26) + 7 formatında düzenli politik tartışmalardüzenlemektedirler.
Diyalog’un politik niteliğine rağmen, birçokzor güvenlik konusu da su yüzüne çıkmak üzeredir. Batı Avrupa’datüketilen yağ ve petrolün yüzde 65’i Akdeniz’den geçtiği içinekonomik çıkarlar ve enerji güvenliği NATO’nun Akdeniz politikasıaçısından büyük önem taşımaktadır. Ayrıca uzun süredir güvenlikanalistleri durağan ekonomiler ve Kuzey Afrika’da patlayan nüfusartışının Avrupa açısından gayrı meşru göçler ve hatta terörizmşeklinde uzun vadeli stratejik sorunlara neden olacağınıöngörmekteler. Aynı zamanda Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da füzelerinyayılması da Avrupa’nın Akdeniz’de hareket güvenliği ve özgürlüğünüdoğrudan etkilemektedir.
Ancak NATO’nun Akdeniz Diyaloğu daha ilkgününden itibaren Avrupa Birliği’nin Barselona Süreci de dahil tümdiğer diyalog ve işbirliği girişimleri gibi, bir yandanMüttefiklerin, bir yandan Arap Diyaloğu ülkelerinin birbiriyleçelişen beklentileri nedeniyle zorlanmaktadır. Avrupa ve AmerikaBirleşik Devletleri siyasi diyalog, tartışma, ve enformasyonalışverişinin güveni arttıracak ve yapıcı işbirliğini teşvik edecekbir ilişkinin başlangıç noktası olması gerektiğine inanmaktadırlar.Bunun aksine, Arap Diyaloğu ülkeleri ise bu ilişkiye zor konularla,özellikle de Arap-İsrail çatışması ile ilgili konularla başlamayıtercih etmekteler.
1990’larda Arap Diyaloğu ülkeleri içinöncelikli konular terörizmle mücadele ve Orta Doğu’yu kitle imhasilahlarından kurtarmaktı; ancak NATO’nun öncelikleri farklıydı.Arap ülkelerinin Barselona Süreci ve Akdeniz Diyaloğu’na isteksizkatılımları da Orta Doğu barış sürecinde ortaya çıkan engellerekarşı bir tepki idi. Görüş farkları bölgenin geleceğine yönelikyapıcı fikirler geliştirilmesine engel teşkiletmektedir.
İttifak’ın 1999 Stratejik Kavramı, ArapDiyaloğu ülkelerine NATO misyonlarının güneyden kaynaklanan çeşitliriskleri ele alacak şekilde değişeceği fikrini vermişti. NATO’nunyönergesi ile ilgili bu geniş yorum doğal olarak güneydeki ülkelerarasında İttifak faaliyetlerinin coğrafi sınırlarınınsorgulanmasına yol açtı. Ayrıca NATO’nun Kosova’ya müdahalesi veABD önderliğindeki Irak kampanyası nedeniyle bu sorular İttifak’ınve her bir müttefikin bireysel hazırlık olma düzeyleri konusundaendişelere yol açtı.
Diyalog’un Faaliyetleri
İttifak Arap ülkeleriyle iki yönlü birilişki geliştirmeli ve onların güvenlikle ilgili endişelerini elealmalıdır.
NATO yıllardır gerek NATO ülkeleriningerekse Diyalog ülkelerinin temsilcileri için düzenlenen çeşitlikonferans ve seminerleri desteklemiştir. Kasım 1997’de Roma’dayapılan NATO Diyaloğu’nun Geleceği konulu konferans bukonferansların ilkiydi. Bunu Şubat 1999’da İspanya’nın Valensiyakentinde yapılan Akdeniz Diyaloğu ve Yeni NATO konulukonferans izledi. Roma Konferansı Diyalog’un pratik işbirliğiboyutunu belirlerken, Valensiya konferansı NATO ülkeleri ve otarihte Akdeniz Diyaloğu ülkesi olan altı ülkenin büyükelçilerininbir araya gelerek geleceği tartışabildikleri ilk fırsatoldu.
Diğer pratik diyalog faaliyetleri arasındakurumsal burslar, sivil olağanüstü hal planlama, ve bilimselişbirliği sayılabilir. 1998’de İttifak Akdeniz Diyaloğu ülkeleriniKurumsal Burs Programı’na katılmaya davet etti. Bu burslardan dördüo tarihten beri Akdeniz Diyaloğu ülkelerine tahsis edilmektedir.Bunun dışında Akdeniz Diyaloğu ülkelerinden parlamenterler, fikirüreticileri, akademisyenler, gazeteciler ve diğer görevliler NATOKarargahı’na yapılan ziyaretlere katılmışlardır. Ayrıca AkdenizÖzel Grubu’nun himayesi altında NATO, Diyalog ülkeleri, ve Diyalogüyesi olmayan ülkelerden gelen yasamacıların ve uluslararası örgüttemsilcilerinin katılımıyla bir dizi Diyalog semineridüzenlenmiştir. Ayrıca Diyalog ülkelerinden Fas ve İsrail’e1994’te, Mısır’a 1995’te NATO Parlamenter Asamblesi’nde gözlemcistatüsü verilmiştir.
Diyalog ülkelerinin temsilcileriOberrammergau, Almanya’daki NATO Okulu’nda ve diğer yerlerdedüzenlenen NATO sivil olağanüstü hal planlama kurslarınakatılmışlardır. Diyalog ülkelerinin bilim adamları NATO BilimProgramı çerçevesinde NATO’nun sponsorluğunda yapılan ileri düzeyliaraştırma gruplarına ve diğer girişimlerekatılmışlardır.
Akdeniz Diyaloğu’nun askeri boyutu NATO denizve kara tatbikatlarını gözlemlemek, NATO askeri kurumlarına yapılanziyaretler, kurmay subayların mübadelesi, ve çalışma grupları veseminerlere katılımı da kapsar. Mısır, Ürdün ve Fas, AkdenizDiyaloğu kapsamı dışında olmakla beraber, hem KFOR hem de SFORçerçevesi dahilinde İttifak’ın Bosna ve Hersek’teki barışa destekoperasyonlarına katılmışlardır. Ürdün ve Fas askerleri halenKosova’da NATO’nun KFOR operasyonlarınakatılmaktadırlar.
11 Eylül 2001 tarihindeki terörist saldırılarve Afganistan ve Irak kampanyalarından önce Diyalog’ungüçlendirilmesi konusu pek önemli değildi. ABD’nin beyin takımıRAND Şirketi’nin bir raporu hariç, düşünceler siyasi tartışmalarıdaha sıklaştırmak, büyükelçiler düzeyindeki toplantılar için dahafazla fırsat oluşturmak, Diyalog ülkelerini Roma ve Valensiya’dakikonferanslara benzer olaylar düzenlemeye teşvik etmek, ve NATO’nunUluslararası Askeri Personeli ile Diyalog ülkelerinin silahlıkuvvetleri arasında doğrudan bağlantılar kurmak üzerindeyoğunlaşıyordu.
1999’da NATO’nun Akdeniz Girişimi’ninGeleceği: Evrim ve Gelecek Adımlar (The Future of NATO’sMediterranean Initiative: Evolution and Next Steps) başlığıylayayınlanan RAND raporu çeşitli politika önerileri içeriyordu.Bunlardan bazıları sivil toplum örgütlerinin geliştirilmesi ileilgili önlemler; bölgenin güvenlik gündeminin terörizm, enerjigüvenliği, mülteci akını, sivil olağanüstü hal planlama veKİS’lerin yayılmasını da kapsayacak şekilde genişletilmesi; BİO’yabenzer pratik savunma faaliyetleri; parlamenter faaliyetlerinDiyalog’un resmi bir parçası haline getirilmesi; Akdeniz’de birkriz önleme ve güven arttırma ağı oluşturulması; iki taraflısavunma tatbikatları; bir NATO Akdeniz savunma etütleri ağıoluşturulması; ve Diyalog'un mali kaynaklarının arttırılması idi.Rapor ayrıca NATO’nun “Orta Avrupa üzerinde yoğunlaşmış olangeleneksel odak noktasını güneye doğru çekmesini ve bu bölgede bazıyeni faaliyetlere olanak sağlamasını öneriyordu.
Ancak bugünün güvenlik ortamı1990’lardakinden çok daha farklıdır. Bu nedenle AkdenizDiyaloğu’nun geleceği değerlendirilirken üç temel boyutun göz önünealınması gerekmektedir. Bunlar coğrafya, değişim mekanizmaları veyeni değer sistemidir.
Coğrafya: 11 Eylül’den ve Afganistanve Irak kampanyalarından sonra NATO ve Diyalog ülkeleri arasındagüvenlik konusunda işbirliği yapılabilecek coğrafi alan doğuyadoğru, Afganistan ve hatta daha da ötesine kadar genişlemiştir.Ayrıca Diyalog ülkeleri daha önceleri Kuzey Atlantik bölgesinin vedolayısıyla İttifak'ın güvenlik sisteminin dışında kalırken bugüntehditler o denli artmıştır ki, fiziki sınırların bir anlamıkalmamıştır. Bir güvenlik sisteminin coğrafi konumu planlama,eğitim, komuta ve kontrol, stratejik ulaşım, ve istihbaratoperasyonları açısından önemli bir faktör teşkil eder. Coğrafyaayrıca yeni misyon ve operasyon tiplerini de belirleyebilir. Mısır,Ürdün ve Fas, Balkanlar’da NATO’nun komutası altında çalışmışoldukları için bu ülkeler bugün Afganistan'daki NATO misyonunaasker göndermeyi veya İttifak’ın herhangi bir yerde terörizm veKİS'lerin yayılmasına karşı giriştiği operasyonlara katılmayıdüşünebilirler.
Değişim Mekanizmaları: “Coğrafya”mekan olarak düşünülürken, “değişim mekanizmaları” zaman faktörü veaciliyet derecesi, etkinlik, maliyet ve olası yan etkileri kapsar.Güney ve Doğu Akdeniz konusunda diyalog, antlaşmalar, güvenoluşturma ve ekonomik teşvikleri vurgulayan "Clinton tarzı"yaklaşımın yerini müdahaleci ve önceden davranmaya dayananpolitikalar almıştır. Müdahaleci yaklaşım bir yandan etik, yasal vesiyasal açıdan sorgulanırken bir yandan da istikrar ve yenidenyapılandırma konusunda bölgesel ve uluslararası sorumluluküstlenmektedir. Afganistan ve Irak kampanyaları daha şimdidenbölgede değişimin hızının artmasına yol açmış ve Arap Birliği’ninreformu ile ilgili planları, Mısır’da sosyal, demokratik ve insanhakları reformlarını, ve Libya’nın elindeki kitle imhasilahlarından vazgeçmek konusundaki tek taraflı kararını da içerenbir dizi girişime yol açmış gibi görünmektedirler.
Yeni değer sistemi: ABD’nin Orta Doğukonusundaki müdahaleci yaklaşımına bölgedeki değerler sisteminideğiştirerek Batı’daki demokratik örneklerle aynı çizgiye getirmeçabası da eşlik etmektedir. Gerek bu süreç, gerekse Amerika’nınbölgedeki askeri varlığı ile bölgedeki ileri düzeydeki silahlarındağılımındaki eşitsizlikten kaynaklanan güç dengesizliğiistikrarsızlığı arttıracağı gibi terörizmi de tırmandırabilir.Güvenliğin kültürel boyutlarını ele alarak ve demokrasi, insanhakları, ve açık toplum gibi değerleri teşvik ederek NATO, Diyalogülkeleri ve bölgedeki diğer aktörler arasında yeni operasyonelkavramlar ve işbirliği stratejileri geliştirilmesi daha da önemliolacaktır.
Gelecek Günler
Bu genel durum Diyalog’un aşağıdakiler dedahil birçok yeni alanda pratik işbirliğini içerecek şekildegenişletilmesi gerektiğini göstermektedir:
Terörizmle mücadele: Bu konu hergüvenlik işbirliği stratejisinin temelini oluşturmalı ve enerjisanayisinin alt yapısına yönelik tehditler üzerinde durulmalıdır.Hayati önem taşıyan deniz taşımacılığı hatlarının hassasiyetienerji terörizmi tehdidini çok öne çıkarmaktadır. Sonuç olarak,enerji tesislerine karşı girişilecek herhangi bir eşgüdümlü terörsaldırısı global enerji arzına ve dünya ekonomisine ciddi biçimdesekte vurur ve çok sayıda ölü ve yaralıya neden olur.
KİS’lerin yayılması ile mücadele: Bumücadele KİS’lerin, bunları fırlatma vasıtalarının, ve bunlarlailgili parça ve malzemelerin deniz, hava ve kara yoluyla naklinidurdurmak konusunda işbirliği gerektirir. Hedef bu silahlarınyayılması ile ilgili olabileceğinden şüphe edilen faaliyetlerkonusundaki bilginin büyük süratle paylaşılması ve ortakların bufaaliyetleri yasaklama çabalarının koordinasyonunu arttırmak içinözel yöntemler geliştirmek olmalıdır.
Afet yardımı ve insani yardımmisyonları: Savaştan sonra Irak’ı yeniden inşa deneyimi çatışmasonrası acil yardım konusunda mevcut açıkların kapatılması için birçevik mukabele yeteneğinin geliştirilmesinin ne kadar önemliolduğunu göstermiştir. Yeniden inşa faaliyetlerinin başlayabilmesiiçin bu tür yardım şarttır.
Mayın temizleme faaliyetleri: Mayıntemizleme barış operasyonlarının ayrılmaz parçası haline gelmiştir.Mayınlar sebep olabilecekleri korkunç kazaların yanı sıra,bulundukları bölgelerin ekonomik kalkınmasına da engel teşkiletmektedirler. Bu nedenle bu alanda yapılacak işbirliği NATO ileDiyalog ülkeleri arasındaki dayanışmayıgüçlendirebilir.
Barışı Koruma Operasyonları: Barışıkorumanın işbirliği ve güven arttırma açısından önemli ve verimlibir alan olma olasılığı yüksektir. Bu alandaki işbirliğiçalışmaları, eğitim faaliyetlerine ek olarak müşterek kuvvetplanlama, bölgesel barışı koruma modülleri oluşturma ve afetlere veinsani krizlere müdahale operasyonlarına askeri katılımı daiçerecek şekilde genişletilebilir.
Ortak medya operasyonları: Kültürelfaktörler ekonomik, askeri ve demokratik reformlara yardımcı olacakortak medya operasyonlarını cazip hale getirebilir.
Bölgesel alt yapının oluşturulması:Akdeniz bölgesinin bazı kısımları ülkelerin birbiriyle bağlantıiçinde olmaları ve etkin askeri operasyonlar için gerekli olan altyapıdan yoksundur. Gerek güvenlik gerekse bölgesel kalkınma içinyollar, hava limanları, enerji ve enformasyon ağlarının inşaedilmesi çok önemlidir.
Açıkçası, geçtiğimiz on yıl içinde AkdenizDiyaloğu çok mesafe kat etmiştir ve planlandığı gibi hem NATO’yahem de Diyalog ülkelerine birbirlerini daha iyi tanıma fırsatısağlamıştır. Tüm Akdeniz bölgesi için etkili bir enformasyonpaylaşma aracı olmasının yanı sıra yararlı bir güven oluşturmaforumu da olmuştur. Cezayir’i üyeliğe kabul etmek için bir keregenişledikten sonra artık kapılarının diğer ülkelere de açık olmasıgerekir. İlk Diyalog üyelerinden Ürdün tam anlamıyla bir Akdenizülkesi olmadığına göre, gelecekteki katılımlar coğrafi sınırlaragöre kısıtlanmamalıdır. Bu nedenle Diyalog yavaş yavaş Irak, Libya,Suriye, Lübnan, daha çok sayıda Körfez ülkesi ve hatta İran’ı daiçine alarak genişleyebilir. Avrupa Güvenlik ve İşbirliğiTeşkilatı’nın zaman içinde Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansıhaline gelmesi buna iyi bir örnektir. Bu örgüt her şeyden öncegeniş, maksimum sayıda ülkeyi kapsayan bir örgüt olmayıamaçlamıştır.
Bugüne kadar Akdeniz Diyaloğu bölgede fazladikkat çekmemiştir. İlk başta üye ülkelerde Diyalog konusunda şüpheile kabullenme karışımı bir tavır mevcuttu, çünkü bu girişiminamaçları ne güvenlik uzmanları ne de halk için yeterli derecedeaçık değildi. Diyalog’un işbirliği ve ortaklık konusunda yeniufuklara açılabilmesi için İttifak’ın süregelen dönüşümü Diyalogülkelerinde iyice açıklanmalı ve NATO’nun güç planlama konusundakirolü ile ilgili yanlış fikirler düzeltilmelidir. Ayrıca NATO iledaha yakın ilişkiler oluşturulabilmesi için Diyalog’un daha dikkatçekecek hale getirilmesi gerekir. İttifak Orta Doğu ve civarındakibölgenin KİS'lerden arındırılmış bölge haline getirilmesiolasılıklarını tartışmaya açarak bu konuda önderlikyapabilir.
Orta Doğu barış sürecinde bir ilerlemekaydedilememiş olması gerek AB gerekse NATO’nun bölgedekigirişimlerini olumsuz etkilediği için her iki örgüt de bu bölgedeçatışmaları çözümleme konusunda daha fazla rol almayıdüşünmelidirler. Önce Avrupa ile ABD arasında Orta Doğu ile ilgilikonular üzerinde stratejik bir anlayış geliştirilebilir--1990’larınbaşında Doğu Avrupa ve eski Sovyetler Birliği ile ilgiliyaklaşımlar konusunda olduğu gibi. Bu tür bir karşılıklı anlayışkabul edilmiş anlaşmaların yürürlüğe girmesini ve uygulanmasınıkolaylaştırır ve İttifak ile Diyalog ülkeleri arasında daha yoğunbir işbirliğinin önünü açar.
Mohamed Kadry Said Kahire, Mısır’dakiEl-Ahram Siyasal ve Stratejik Etütler Merkezi’nde askeri ve teknikdanışmandır. Kendisi emekli generaldir.