İttifak, yıkıcı teknolojiler ve inovasyonların konvansiyonel ve hibrid savaş metotlarına yansıyan etkileri karşısında sorunlar yaşamakta. Risk ve belirsizlik arasındaki farkı anlamak yeni tehditleri daha iyi anlamaya ve bunlarla başa çıkacak yeni girişimleri daha iyi yönlendirmeye yardımcı olabilir.

Son yıllarda savaşlara birtakım yeni yıkıcı teknolojilerin katıldığını görüyoruz. Bunlar arasında son derece geniş çaplı etkileri nedeniyle kendi alanlarını oluşturan siber ve bilişsel savaşı düşündürecek teknolojiler de var. Bu arada, ortaya NATO Dergisinde yakın zamanda çıkan bir makaleye göre “hayal ürününü gerçeğe dönüştüren” yeni teknolojiler de çıkmaya devam ediyor.

NATO, Müttefiklerinin savunmasını ve operasyonlarının başarısını garantiye almak için 70 yılı aşkın bir süredir teknolojinin ön saflarında yer alıyor.

Encyclopedia of NATO Topics: Emerging and disruptive technologies (October 2021) (NATO Konuları Ansiklopedisi: Yeni ve Yıkıcı Teknolojiler - Ekim 2021)

NATO, savunma ve caydırıcılıkta inovasyonu çok önemli bir unsur olarak kabul etmiştir. Teknolojik inovasyonların hızı, bunların çok sayıdaki kaynakları ve jeopolitik gerçeklerimiz üzerindeki etkileri İttifakımız için belirsizlik ve risk kaynağı oluşturmaktadır.

Son yıllarda savaşlara birtakım yeni yıkıcı teknolojilerin katıldığını görüyoruz. Bunlar arasında çok geniş çaplı etkileri nedeniyle kendi alanlarını oluşturan siber ve bilişsel savaş gibi teknolojiler de var. Siber savaşta simülasyon yazılımı zafer ve mağlubiyet arasındaki farkı ifade edebilir. © Information Age
)

Son yıllarda savaşlara birtakım yeni yıkıcı teknolojilerin katıldığını görüyoruz. Bunlar arasında çok geniş çaplı etkileri nedeniyle kendi alanlarını oluşturan siber ve bilişsel savaş gibi teknolojiler de var. Siber savaşta simülasyon yazılımı zafer ve mağlubiyet arasındaki farkı ifade edebilir. © Information Age

Bu belirsizlik önemli bir endişe kaynağı olmakla beraber, bu endişeyi büyük bir avantaja dönüştürmek için kullanabiliriz. Önemli olan, belirsizlik ve risk unsurlarını açıkça ayırt edebilmek ve yeni ortaya çıkmakta olan tehditlere karşı hazırlıklı olmak, fırsatları belirlemek ve doğrudan inovasyon girişimlerinde bulunabilmek için bunları en iyi ne şekilde kullanabileceğimizi araştırmaktır.

Belirsizlik bir risk değildir

Her ne kadar bazıları bu iki unsuru aynı olarak görüyor ve bu sözcükleri birbirinin yerine kullanıyorsa da, gerek yapısı gerek kullanımı dolayısıyla risk, belirsizlikten çok daha farklıdır. Nitekim çok başarılı girişimcileri ve inovatörleri halkın diğer kesiminden ayrı kılan şey onların bu farkı görebilmeleri ve bunu başarılarının temeli olarak kullanabilmeleridir. İşin iyi tarafı şu ki, biz de bunları onlardan öğrenebiliriz.

Risk kayıp, hasar veya diğer olumsuz sonuçların ortaya çıkma olasılığıdır. Risk, daha önceki şartlar ve sonuçlardan edinilen bilgiye dayanarak tahmin edilebilir ve hesaplanabilir. 17. yüzyılın sonlarından beri, özellikle Blaise Pascal’in eserlerinde, risk matematiksel olarak formüle edilmektedir. En önemlisi de, risk yönetilebilir, dağıtılabilir, sigortalanabilir, kısıtlanabilir ve azaltılabilir. Kısacası, niceliği ölçülebilir ve kontrol edilebilir.

Belirsizlik ise farklıdır. Niceliği tam olarak ölçülemez. Belirsizliğin tanımlanması daha ancak 20. yüzyılda ekonomist Frank Knight tarafından yapıldı. Belirsizlik, herhangi bir gelecekte dünyanın çeşitli hallerini temsil eder. Belirsizlik ne kadar yüksekse, olası sonuçların – olumlu veya olumsuz – sayısı da o kadar artar. İleriye dönük tahminde bulunamadığımız için belirsizlik bir rahatsızlık kaynağı olabilir ama bu durum aynı zamanda da potansiyel bir değer kaynağıdır. Belirsizliğin yüksek olması daha büyük potansiyel demektir ve çoğumuz bu potansiyelin çapını küçümseriz zira dünyanın gelecek halleri aklımızın alamayacağı kadar çoktur.

Girişimciler ve inovatörler belirsizliği değerli bulurlar zira kazancın genel olarak beklenenden büyük olması onlar için kâr demektir.

İnovasyonun ‘Doğru Dengesi’(‘Sweet Spot’): yüksek belirsizlik ve düşük risk

Eğer yüksek belirsizlik potansiyel olarak iyi ise, biz bu durumdan nasıl yararlanırız? Bu sorunun cevabı şöyledir: Bir yandan belirsizliği dikkatle incelerken riski mümkün olduğu kadar azaltarak (bkz. aşağıda verilen şema), ve büyük potansiyel barındırabilecek alanlarda girişimler yaparken olası kayıpları sınırlayarak. Deneyimli girişimciler bunu içgüdüsel olarak yaparlar. Piyasaların ve teknolojilerin uygunluğunu sınamak için en düşük maliyetli yalın ve sade ürünler yaratırlar. Böylece bir yandan piyasalara has belirsizliği araştırırken diğer yandan da risklerini azaltırlar. Ürünü yapma zahmetine katlanmadan önce müşteriye fikirler ve çözümleri satarlar. Geliştirdikleri önerileri müşteriye “satarlar”. Girişimcilerden herhangi birinin çeşitli araştırmalarından sadece biri bile olumlu sonuç verse, bu araştırmalar için yaptıkları ufak yatırımları fazlasıyla kapatacak bir kazanç elde ederler.

Yüksek Belirsizlik ve Düşük Risk

Önemli olan nokta, bir yanda belirsizlik araştırılır, sınanır ve geçerliliği doğrulanırken diğedr yadan da riskin yönetilmesidir. Bu da girişimcinin aynı zamanda hem ‘risk azaltıcı’ (sanıldığı gibi ‘risk alan’ değil) hem de ‘belirsizliği üstlenen’ kişi olmasını gerektirir.

Canlı bir örnek: hibrid savaş

Son zamanlardaki olaylar konvansiyonel savaşın modern tehlikelerini gösteriyor olsa da hibrid savaştaki inovasyonlar pek azalacağa benzemiyor; hatta bunlar geniş tehdit yelpazesi içinde yer alabilirler. Girişimciler gibi hibrid savaşı uygulayanlar da yüksek belirsizlik ve düşük risk içeren faaliyetler üzerinde odaklanır. Hibrid savaşta sonuç iyi veya kötü olabilir fakat bu tür savaşlar çok yeni ve daha önce denenmemiş olduğu için sonuçları öngörülemez (bir başka deyişle, olasılıklar tarihte yaşananlara dayanarak kolayca saptanamaz). Eğer işler iyi giderse sonuç saldırgan için son derece olumlu olabilir. İyi gitmediği takdirde, saldırgan eğer düşük risk almışsa,> varılan bu sonuca dayanabilir.

Bu nedenle hibrid savaşa girişecek olanlar büyük bir titizlikle çeşitli yollarla risklerini azaltmaya çalışırlar. Örneğin, inkâr yoluyla (ör. devlet dışı veya benzer aktörler vasıtasıyla); küçük birlikler veya gözden çıkarılabilir kaynaklar kullanarak (ör. özel birlikler); düşük maliyetli teknik araçlar kullanarak (ör. siber ve dronlar gibi); gizli veya keşfedilmesi çok zor faaliyetler düzenleyerek (ör. sızma eylemleri, bilişsel savaş kampanyaları); ve benzer yollarla. Tüm bu yöntemler adeta bir yazı tura atışı sonucunun iyimser yorumlanmasına benzer bir tutumla kullanılır: “Yazı gelirse kazanırım, gelmezse fazla bir şey kaybetmem.” Böyle bir yaklaşımı beklemeyen büyük rakipler karşısında bu tür inovatif yöntemlerin bir avantajı vardır.

Konvansiyonel olmayan yöntemlere karşı kullanılabilecek yaklaşımlardan bir tanesi düşmana avantaj sağlayan yüksek belirsizlik, düşük risk pozisyonunun tam tersi olan şartları yaratmaktır. Hibrid kampanyalara karşı girişilecek mukabele, tahmin edildiği gibi düşmanın hareketlerini daha yüksek maliyetli hale getirerek riskini arttırmak, aynı zamanda önceden davranıp düşmanın seçeneklerini azaltarak belirsizliği kendi çıkarlarına kullanma imkânını azaltmak üzerinde odaklanmalıdır. Bir başka deyişle, düşmanın inovasyonun “doğru dengesi”ni (“sweet spot”) kullanmasını zorlaştırmayı gerektirir.

NATO’nun inovasyon çalışmalarının sonuçları

NATO ve İttifak üyeleri büyük savunma platformları ve programlarının geliştirilmesinde var olan riskleri nasıl yöneteceklerini bilirler; savunma bakanları ve savunma yüklenicileri de bu işte gayet iyidirler. Şimdi İttifakın ihtiyacı olan şey, belirsizliği nasıl kendi yararına kullanacağını öğrenmektir – ki bu farklı bir disiplindir.

Dronlar hibrid savaşın yeni normali oldu. ©Daily Excelsior
)

Dronlar hibrid savaşın yeni normali oldu. ©Daily Excelsior

NATO’nun fazla bilinmeyen alanlarda denemeleri ve yatırımları teşvik etmek için inovasyon ekosistemi içinde çalışması gerekir. NATO bazı girişimlerinden iyi sonuçlar alabilmek için başarısızlıktan çekinmemeyi, belirsizliklerle uğraşmayı (olasılıkların tersine) ve kazancın ne olacağının bilinmediği (veya hiç bir kazancın olmayacağı) alanlarda yatırımlar yapılmasını teşvik etmelidir. Burada amaç, riskten kaçma alışkanlığını değiştirmeye çalışmak demek değildir. Yapılması gereken şey, risk almak değil, “belirsizliği üstlenmek”tir.

“Korkmayın, hata yapın. Yapabildiğiniz kadar yapın. Zira başarıyı orada, başarısızlığın bittiği yerde bulacaksınız.”

Thomas Watson, Sr. IBM Başkanı ve CEO'su (1914–1956)

Sanayiden verilecek bazı örnekler öğretici olabilir. Birçok sanayi sektöründe 60,000’den fazla ürün imal eden 3M şirketi samimiyetle çalışanlarını hata yapmaya teşvik ediyor. Çalışanlarının zamanlarının %15’ini “deneysel karalama” diye adlandırdığı faaliyetlerle geçirmelerini istiyor. 3M’in iş modeli tamamen yeni ve piyasayı değiştiren fikirler ve çözümler yaratarak başarılı oluyor. Öngörülemezlik ve başarısızlık bazen çığır açan, önemli inovasyonlara yol açar. Söylendiğine göre Google da buna benzer bir strateji uyguluyor ve çalışanlarının zamanlarının %20’sini bugün için hiçbir olumlu sonuç vadetmeyen ama gelecekte şirketin yararına olabilecek projelere harcamaya teşvik ediyor. Nitekim bu politika Gmail, AdSense ve Google News’u yaratmıştır. Çokuluslu IBM’in de bu kültürü desteklediği biliniyor.

Öngörülebilenin ötesine geçmek

Halen NATO’nun inovasyon çalışmaları yeni ortaya çıkmakta olan ve yıkıcı olma potansiyeline sahip yedi teknoloji alanı, üzerinde odaklanmakta: büyük veri işleme, yapay zekâ, otonom teknolojiler, uzay, hipersonik, kuantum destekli teknolojiler ve biyoteknoloji. Bu alanlar büyük olasılıkla gelecekte çok önemli olacaklardır (zaten çoğu bugün de çok önemlidir) ama araştırmaların daha başka alanlara da yayılması akıllıca olur.

NATO inovasyon çalışmalarının amacı hükümet, sanayi, ve akademik toplumdan oluşan üçlü sarmalı bugün hayal edilebilenlerin çok ötesine geçen belirsiz teknolojiler keşfetmek için çalışmaya teşvik etmek olmalı. İttifak inovasyon alanları ile ilgili geniş kapsamlı bir portföy yaratmak için uğraşmalı (bunların bazıları bugün bilimden çok bilim kurguya daha yakın görülebilir); ve herhangi bir fırsat hayal etmeyi bile imkansız kılacak kadar büyük bir belirsizlik taşıyan, bu nedenle de çalışmaları teşvik etmenin veya sponsor bulmanın son derece güç olacağı teknolojileri keşfetmeye çalışmalıdır.

Halen NATO’nun inovasyon çalışmaları yeni ortaya çıkmakta olan ve yıkıcı olma potansiyeline sahip yedi [teknoloji alanı] (https://www.nato.int/nato_static_fl2014/assets/pdf/2020/4/pdf/190422-ST_Tech_Trends_Report_2020-2040.pdf) üzerinde odaklanmakta: büyük veri işleme, yapay zekâ, otonom teknolojiler, uzay, hipersonik, kuantum destekli teknolojiler ve biyoteknoloji. Resimde: Hava Kuvvetlerinin AGM-183A Havadan Atılan  Acil Mukabele Silahı. ©National Defense Magazine
)

Halen NATO’nun inovasyon çalışmaları yeni ortaya çıkmakta olan ve yıkıcı olma potansiyeline sahip yedi [teknoloji alanı] (https://www.nato.int/nato_static_fl2014/assets/pdf/2020/4/pdf/190422-ST_Tech_Trends_Report_2020-2040.pdf) üzerinde odaklanmakta: büyük veri işleme, yapay zekâ, otonom teknolojiler, uzay, hipersonik, kuantum destekli teknolojiler ve biyoteknoloji. Resimde: Hava Kuvvetlerinin AGM-183A Havadan Atılan Acil Mukabele Silahı. ©National Defense Magazine

NATO halen bunların bazılarını yapıyor. NATO’nun Müttefik Dönüşüm Komutanlığı, İnovasyon Merkezi, ve İnovasyon Dairesi mümkün olanın sınırlarını zorlamak için akademik kurumları ve özel girişimleri angaje ediyor. İnovasyon Fonu ve NATO Kuzey Atlantik için Savunma İnovasyon Hızlandırıcısı (DIANA) diğer önemli örnekler. Fakat bu çalışmalar ancak keşfetme ve zaman zaman başarısız olma özgürlüğüne sahip olunursa başarılı olabilirler. NATO İnovasyon Birimi Başkanı Rob Murray’e göre, İttifak “inovasyon ekosisteminin tüm unsurlarını belirsizliği incelemeye, ve hata yapmak anlamına gelse bile inovasyonu gerçekten ileriye taşımaya teşvik etmeli. Bu da kamu sektöründe nadiren rastlanan bir çalışma özgürlüğü gerektirir.”

Risk ve belirsizlik birbirinden farklıdır. İttifak bir yandan tutkuyla belirsizliği araştırırken bir yandan da riski azaltarak bugünkünden çok daha geniş bir yelpazede iddialı olabilir. Amaç beklenmeyeni keşfetmek olmalıdır. Bunu da kaynaklarını belirsiz bir gelecekte en uygun ve etkili olacağı kanıtlanmış alanlara “akıtma” yeteneğini koruyarak yapmalıdır.