Bugün daha çok insanın yüksek teknolojilere erişiminin arttığı ve sosyal, ekonomik veya askeri her varlığın kalıcı veya geçici şekilde, dışarıdaki veya içerideki bir saldırgan tarafından “pazarlanabilir” veya bozulmaya açık hale getirildiği bir çağda yaşıyoruz.
Küresel, ama daha karmaşık ve cepheleşmeye açık dünyamızda esneklik unsuru Müttefikler için endişe konusu olmaya devam edecek ve ortaya çıkacak yeni tehditler karşısında devamlı uyarlanmayı gerektirecektir.
Sanal hassasiyetler
Bu hassasiyetin belki de en uç örneği tüm gezegenimizi gerçek zamanlı olarak birbirine bağlayan ve dolayısıyla herhangi birinin dünyanın herhangi bir yerindeki elektronik olarak yönetilen hedefe herhangi bir zamanda saldırabilmesini sağlayan siber uzaydır. Bu da savunma konumundakilerin işlerini çok zorlaştırır zira kendilerine yönelik bir saldırının başlamakta olduğunu, saldırının kaynağını ve hedefini önceden tahmin edebilmeleri pek mümkün değildir. Dolayısıyla, savunma konumundakiler her an ülkenin ekonomik ve askeri altyapısının her bir önemli bölümünü korumak zorundayken, saldırganlar ise altüst etmek istedikleri herhangi bir bölümü seçebilirler.

SCADA’lar – elektrik dağıtım ağları veya enerji boru hatları için otomatik kontrol sistemleri - yaşantımızın normal şekilde sürdürülmesi için bel bağladığımız altyapının daha büyük bir bölümünün nasıl otomatik veya uzaktan kontrol edilebilir veya karmaşık ağlara entegre edilebilir hale geldiğinin bir örneğidir.
Nesnelerin internetinden her şeyin internetine geçtiğimiz bugünlerde yaşantımızın normal şekilde sürdürülmesi için bel bağladığımız altyapının giderek daha büyük bir bölümü otomatik veya uzaktan kontrol edilebilir veya karmaşık ağlara entegre edilebilir hale geliyor. SCADA’lar – elektrik dağıtım ağları veya enerji boru hatları için otomatik kontrol sistemleri – verilebilecek örneklerden biridir. Yakın zamanlardan iki örnek ise İtalya’daki bir elektrik kesintisinin İsviçre’nin bazı bölgelerinde otomatik olarak elektrik kesintisine yol açması, veya Hindistan’daki bir elektrik üretim tesisindeki aşırı yüklenmenin 400 milyon insanı karanlığa gömmesi anlamına gelen sınır aşırı dağıtım ağlarıdır.
Ağların küreselleşmesi ve fiziki altyapının sanal dünyaya giderek daha fazla entegre edilmesinin (örneğin, verinin makinelerde değil “bulut’ta saklanması) verimlilik ve tasarrufu arttırdığı bir gerçektir. Buna karşılık bir bağlantı kopmasının doğuracağı sonuçları ve kötü niyetli aktörlerin kullanabileceği temel düğüm noktaları ve saldırıya açık yüzeylerin sayısını da arttıracaktır.
Sivil hazırlık
Toplumsal hassasiyeti arttıracak ikinci bir eğilim de İttifak içindeki sivil hazırlık durumunun düzeyidir. NATO’nun toplu savunmayı desteklemesi veya sınırları dışına kuvvet göndermesi için gereken kuvvetler ve askeri yeteneklerin sağlanması sivil kaynaklara bağlıdır. Soğuk Savaş sırasında demir yolları, limanlar, hava alanları, dağıtım ağları veya hava sahası gibi unsurların çoğu devletin kontrolü altındaydı ve bir kriz veya savaş durumunda kolaylıkla NATO’nun kontrolüne kaydırılabiliyordu. Oysa bugün NATO’ya ait malzeme ve lojistiğin yüzde doksanı özel şirketler tarafından taşınmakta ve doğudaki Müttefik ülkelerin kendi topraklarında konuşlanan NATO kuvvetlerine sağladığı destek de özel sektör kontratları ile yürütülmektedir.
Benzer şekilde, dışa dönük ağlarına karşı yapılan yaygın siber saldırılar karşısında NATO, verinin filtrelenmesi, ele geçirilmesi, kötü amaçlı yazılımın (Malware) tespiti ve ekstra bant genişliği sağlanması konularında telekomünikasyon sektörü ve internet güvenliği şirketleri ile arasındaki işbirliğine güvenmektedir.
Sorumluluk ve mülkiyet haklarının özel sektöre transfer edilmesi şüphesiz maliyet etkin bir durum yaratmıştır; ancak maliyetler ve genel masrafları kısarak kârlılığı arttırma arayışı aynı zamanda ihtiyaç fazlasının azalmasına ve esneklik unsurunda bir düşüşe de neden olmuştur. Ayrıca, NATO’nun toplu savunma maddesinin (kuruluş antlaşmasının 5. Maddesi) eşiğinin altında kalan hibrid tehditler barış ve savaş arasındaki geleneksel ayırımı bulanıklaştırdığı için hükümetlerin savaş zamanı acil durum yasalarına dayanan özel kuvvetleri kullanışsız, hatta gereksiz kılmıştır.

İster toplu savunma için kuvvet seferber etmek, ister bir hibrid saldırıdan korunmak veya saldırı sonrası hızla toparlanabilmek için olsun, NATO özel sektördeki altyapı ve varlıklara giderek daha bağımlı hale gelmektedir.
Sonuç olarak, NATO, birbirinden farklı ama aynı zamanda birbiriyle bağlantılı iki esneklik sorunuyla karşı karşıyadır: birincisi, İttifak’ın tehdit veya saldırı ile karşı karşıya olan herhangi bir bölgesi için gereken tüm kuvvetler ve teçhizatı hızla gönderebileceğini ve bunun için gereken altyapıya kesintisiz erişime sahip olacağını garanti etmek; ikincisi, İttifak’ın sosyal, siyasi ve askeri bütünlüğüne gelebilecek olumsuz etkileri minimumda tutabilmek için hibrid saldırıları önceden sezmek, tanımlamak, etkisini azaltmak ve bir saldırı sonrasında hızla toparlanabilmek.
Müttefikler nasıl önemli enformasyon teknolojisi ağları için – özellikle NATO’nun kendi operasyonları için güvendiği ağlar - yeterli siber savunma sağlamayı garanti etmekle yükümlü iseler, sivil hazırlıklı olma hali de her şeyden önce ulusal bir sorumluluktur. Müttefiklerin güvenliği üyelerin bireysel olarak bu taahhütlerini desteklemelerine bağlıdır. Potansiyel zayıflıkları veya boşlukları değerlendirebilmek ve ilerlemeyi doğru ölçebilmek için NATO’nun mümkün olduğunca şeffaf olması da kendi yararına olacaktır. İttifak’ın hızlı ve güvenilir bilgiye, analiz yaparak karar vermeye ve hızla harekete geçmeye ihtiyacı olduğu kriz durumlarında amaç, tatsız sürprizlerle karşılaşmamak olmalıdır.
Özetle, esneklik ve bu unsurun nasıl tanımlanacağı, değerlendirileceği ve İttifak çapında güçlendirileceği konusu Temmuz ayında Varşova’da yapılacak olan zirve toplantısında önemli bir yer tutacaktır.
İttifak’ın kapsamlı güvenlik stratejisi çerçevesinde esneklik unsuru, klasik askeri ortamda caydırıcılık ve güvencenin gerekçesi haline gelmektedir.
Değerlendirilmesi gereken yedi temel ihtiyaç şunlardır:
1) hükümetin ve kritik önem taşıyan hükümet hizmetlerinin devamlılığının garantisi;
2) enerji arzının esnekliği;
3) insanların kontrol edilemeyen dolaşımı ile etkili şekilde başa çıkabilme yeteneği;
4) yiyecek ve su kaynaklarının esnekliği;
5) büyük sayılarda can kaybı ile baş edebilme yeteneği;
6) iletişim sistemlerinin esnekliği, ve son olarak
7) ulaşım sistemlerinin esnekliği.
Bu yedi alan, İttifak planlayıcılarının öngördükleri gelişen bir hibrid tehditten en zor senaryolara kadar, kriz yelpazesinin tamamı için geçerlidir.
Öyleyse NATO, 28 Müttefik ülke içindeki esneklik unsurunun arttırılmasına nasıl katkıda bulunabilir?
Akla beş belirgin alan geliyor:
Siber savunma
Bu alanlardan ilki siber savunmadır. NATO ağlarında günde 200 milyon olay, ayda ise 200 milyon daha ciddi müdahalelerle karşılaşmaktadır. Müttefiklerin siber alanda yaşadıkları bu tür düşmanca faaliyetler artık “yeni normal” olarak kabul ediliyor. NATO’nun yaptığı ilk iş NATO Siber Olaylara Mukabele Yeteneği ’ne (NCIRC) ek olarak erken tespit ve siber saldırılara mukabelede hız kazandıracak yetenekler sağlayarak ağlarının korunma düzeyini yükseltmek olmuştur. Ayrıca, hem Müttefiklere yardımcı olmak hem de NATO’nun kendisini etkileyen olayların yönetimine yardımcı olmak için iki Acil Mukabele Tim’i oluşturulmuştur.
NATO artık Müttefiklerin siber esneklik unsurlarını arttırmalarına yardımcı olmaya başlamıştır. Bunun için de savunma planlama sürecine yetenek hedefleri getirmiş ve güvenli bağlantı kurabilme ve bilgi paylaşımı, ve kriz yönetimi düzenlemeleri için NATO ile bireysel olarak Müttefikler arasında yeni bir iyi niyet anlaşması yapmıştır. Müttefikler’in bazıları kötü amaçlı yazılım ile ilgili bilgi paylaşım platformu, eğitim ve öğretim, ve karar alma yeteneğini daha etkili kılabilecek sistem konfigürasyonu gibi alanlarda belirgin yetenekler geliştirmek üzere bir araya gelmişlerdir.

Geçmişte ciddi siber saldırılara hedef olan Estonya bugün Müttefikler ve ortaklar için düzenli tatbikatlar düzenleyen NATO İşbirliğine Dayalı Siber Savunma Mükemmeliyet Merkezi’ne ev sahipliği yapmaktadır. © NATO
Estonya’daki NATO İşbirliğine Dayalı Siber Savunma Mükemmeliyet Merkezi siber operatörlerin yeteneklerini geliştirmek amacıyla Estonya’nın NATO’ya devrettiği siber eğitim alanını kullanarak NATO’nun modern teknoloji ile hazırlanmış tatbikatlar düzenlemesine yardımcı olmuştur.
Son olarak, İttifak, NATO ve Müttefiklerin bel bağladıkları ağların yüzde doksanına sahip olan endüstrinin önemini göz önünde bulundurarak, bilgi paylaşımı ve en iyi uygulamaları teşvik etmek amacıyla bir NATO-endüstri siber ortaklığı geliştirmektedir. Bu ortaklık NATO’nun hem enformasyon teknolojisinde hızla ortaya çıkan yenilikleri hem de bu yeni teknolojileri ve kavramları kendi siber savunmasına nasıl entegre edeceğini anlamasına yardımcı olacaktır. Bu da NATO’nun enformasyon teknolojisi alanındaki yeniliklerin hızı ve ortaya çıkmakta olan yeni teknolojiler kavramları kendi siber savunmasına nasıl entegre edeceğini anlamasına yardımcı olacaktır. NATO İletişim ve Enformasyon Ajansı’nda bir “Yenilikler Merkezi” kurulması yönündeki öneri NATO ve bu alanda çoğu kez en yenilikçi olan küçük ve orta dereceli teknoloji üreticileri arasında diyalog ve karşılıklı anlayışı kolaylaştıracaktır.
Varşova Zirvesi yaklaşırken başka önlemler üzerinde de düşünülmektedir. Bunlardan biri de ulusal düzeyde sürekli odaklanma ve yeterli kaynaklar gerektiren NATO yetenek hedeflerinin ulusal çapta uygulanmasını hızlandırmak için “siber savunma sözü” veya taahhüdünün verilmesidir.
İkinci bir fikir ise, siberi bir alan olarak kabul etmenin siyasal, yasal ve operasyonel sonuçlarını incelemektir - ulusal siber stratejileri çerçevesinde birçok Müttefik’ in yapmış olduğu gibi. Bu da günümüzdeki çoğu çatışma ve krizin bir siber boyutu olduğu yönündeki bilinci yansıtmaktadır. Ayrıca NATO toplu savunma için yürüttüğü askeri faaliyetlerini arttırdıkça, NATO komutanlarının ileri düzeyli siber saldırılara karşı savunma yapabilmeleri ve siber yelpaze çapında iş görebilmelerinin ön şartı olan teçhizat ve yetkilere ihtiyaçları olduğunu da göstermektedir.
Hibrid tehditler
Esneklik unsuru ile ilgili ikinci alan ise NATO dışişleri bakanlarının geçen Aralık ayında onayladığı hibrid savaşa mukabele konusundaki stratejidir. NATO, hibrid savaş faaliyetlerini önceden daha iyi kestirebilmek ve planlamak için istihbarat paylaşımı ve erken uyarı süreçlerini iyileştirmektedir. Bu doğrultuda birtakım kriz-mukabele seçeneklerini harekete geçirecek bazı erken uyarı göstergeleri geliştirmektedir zira bir hibrid saldırının süratle tespiti ve derhal gerekli kararların alınması (rastgele veya bireysel olayların tersine) bu saldırıların daha baştan bloke edilmeleri açısından büyük önem taşır.
NATO büyükelçileri ve savunma bakanları özellikle belirlenmesi güç ve nereden geldiği belli olmayan tehditlere karşı durum bilinci ve mukabele yeteneklerini daha mükemmelleştirecek simülasyon ve senaryoya dayalı tatbikatlar yapmışlardır.
Yanlış bilgilendirme, propaganda, yalanlar ve efsaneleri ortadan kaldıracak etkili bir stratejik iletişim, halkın kafasını karıştırmak, sosyal gerilimleri arttırmak ve hükümetlere olan güveni zayıflatmak amacındaki hibrid saldırılarla baş etmenin önemli bir bölümünü teşkil eder.
Bütün bunlar Müttefiklerin bu tür saldırılar karşısında Ukrayna kadar kırılgan olduğu anlamına gelmez - Rusya’nın Kırım’ı yasalara aykırı şekilde işgali sırasında Ukrayna’nın hibrid saldırılar karşısında ne kadar kırılgan olduğunu görmüştük. Ancak Müttefikler artık Rusya’nın iş dünyası, finans, medya, enerji konularına müdahalesinden doğabilecek zayıf noktaları ve esnekliğin sınanmasından kazandıkları deneyimleri NATO içinde kapsamlı olarak paylaşmaya teşvik edilmektedirler.
Sivil-askeri hazırlık
Tartışılmakta olan üçüncü alan Müttefiklerinin savunulması ve takviye edilmesine yönelik Hazırlık Eylem Planını, NATO’nun - ister güneyde ister doğuda olsun - harfiyen uygulama kapasitesi ile ilgilidir. NATO üyeleri kendi savunma mekanizmaları ve altyapılarını yeni güvenlik ortamına göre uyarlamalı ve Soğuk Savaş sırasındaki planlama forumlarını gözden geçirmelidirler.
NATO planlamacılarının, özellikle Çok Yüksek Hazırlık Seviyeli Müşterek Görev Gücü ((VJTF) ve NATO Mukabele Kuvvetinin sınır ötesi noktalarda hızla konuşlandırılabilmesi için geçiş düzenlemelerine ihtiyaçları vardır. Ayrıntılı toplu savunma düzenlemeleri için Aşamalı Mukabele Planı benimsendikçe Müttefikler nakliye, uçuş koridorları, sivil-askeri hava sahası koordinasyonu, yakıt stokları, önceden konuşlandırılmış teçhizat, limanlara erişim ve yasal düzenlemeler gibi unsurların askeri planlamaya tamamen entegre edildiğini garanti etmelidirler.

Hibrid tehditler ve daha güçlü bir askeri-sivil hazırlık durumuna duyulan ihtiyaç Avrupa Birliği ile daha yakın işbirliğini gerektirir.
Hazırlık Eylem Planı ve onunla ilgili konuşlandırma yetenekleri paketlerinin askeri gerekleri doğrultusunda sivil olağanüstü önlemleri harekete geçirecek olan sivil mukabele önlemleri güncellenmeli, ve sivil savunma ihtiyaçlarına daha fazla dikkat edilmelidir. Bugün askeri komutanlar ve ulusal sivil olağanüstü hal yetkilileri arasında daha sürdürülebilir bir diyalog kurulmaktadır.
AB ile işbirliğinin hızlandırılması
Dördüncü alan NATO ve Avrupa Birliği (AB) arasındaki ilişkidir. Bu iki örgüt esneklik yelpazesinin iki farklı alanlarını işgal ederler ancak ortalarında örtüştükleri oldukça büyük bir alan da mevcuttur. Başarılı bir mukabele için ortak bir durum bilinci ve tepkilerin koordinasyonuna dayanan bir yaklaşım şarttır.
Halen NATO güçlendirilmiş işbirliği konusunda AB ile dört alanda görüşmektedir: sivil-askeri planlama; siber savunma; bilgi paylaşımı; ve yanlış bilgilendirmenin tespiti ve inanılabilir mesajlar verebilmek için analiz ve eşgüdümlü stratejik iletişim. Bunlardan en erken gerçekleştirilebilecek olanı Şubat ayının başlarında tamamlanan bilgi paylaşımı için NATO NCIRC ve AB Bilgisayar Olağanüstü Mukabele Timi (EU CERT) arasında oluşturulan teknik düzenlemedir.
Varşova Zirvesi’ne uzanan süreçte AB hibrid tehditlere mukabele için kendi stratejisini hazırlarken, NATO ve AB görüşmelerini personel düzeyinde yürütmektedirler. Burada amaç, prosedürleri uyumlu hale getirmek ve geniş kapsamlı bir mukabele yapabilmek için birbirlerinin yürüttükleri çabaları desteklemektir. NATO ve AB, Varşova Zirvesinde ortaklaşa verecekleri bildiriye yansıyacak pragmatik ve esnek yaklaşımlar belirlemeyi hedeflemektedirler. Ayrıca NATO ve AB birbirlerinin tatbikat ve eğitim gibi faaliyetlerine katılımı arttırmak için strateji kitapçıkları geliştirmektedirler.
NATO ve AB’nin, bilinçli saldırılardan kaynaklanmayan diğer esneklik sorunlarıyla baş etmek için birlikte çalışmaları da önemlidir. Bu sorunlardan en önemlisi göç krizidir. NATO, yakın zamanda, Ege Denizi’nde mülteci ve göçmen akışını kontrol etmek ve dolayısıyla kaçakçılar ve insan kaçakçılarının yasa dışı faaliyetlerini engellemek için Yunanistan, Türkiye ve AB sınır ajansı Frontex ile birlikte çalışacak bir deniz görev gücü konuşlandırmıştır.
Ortak ülkelerle çalışmak
Son olarak, NATO’nun ortakları da İttifak’ın esnekliğinin genel olarak iyileştirilmesine yardımcı olabilirler. Sadece Ukrayna değil, daha birçok ortak ülke de hibrid operasyonların kurbanı olmuştur. Ortakların kazandıkları deneyimler ve aldıkları dersler NATO’nun hibrid saldırıların türü ve etkilerini daha iyi anlamasına yardımcı olabilir. Daha fazla bilgi paylaşımı ve erken uyarı NATO’nun karar mekanizmalarının ortak ülkelerin birinde henüz başlamış ama hızla NATO topraklarına yayılabilecek bir saldırı tehdidini tespit etmelerine yardımcı olabilir.

NATO, Nordik-Baltık bölgesi ve ötesindeki yeni güvenlik tehditlerini ele almak için en faal ortaklarından ikisi olan Finlandiya ve İsveç ile işbirliğini arttırıyor.
Buna karşılık, NATO’nun uzmanlıkları ve deneyimleri de ortak ülkelerin kendi esneklik kapasitelerini iyileştirmelerine yardımcı olabilir. Bu bağlamda, siber savunma ve sivil olağanüstü hal planlaması gibi esneklik unsurlarının Gürcistan, Moldova, Ürdün ve Irak gibi ortak ülkelerin savunma yetenekleri geliştirme paketlerinde daha fazla yer almaya başlamış olması şaşırtıcı değildir. Baltık bölgesinde, Finlandiya ve İsveç de (NATO’nun en faal ortaklarından ikisi olan ve diyalog ve işbirliği için güçlü fırsatları olan) Rusya tarafından gelen hibrid baskılara maruz kalmışlardır. Bu iki Nordik ortak ülke kriz yardımı çerçevesinde ev sahibi ülkenin desteği konusunu sonuçlandırmak dahil, danışmalar, eğitim ve tatbikatlar vasıtasıyla NATO’ya daha da yakınlaşmışlardır.
Sonuç olarak, sözüm ona İslam Devleti gibi devlet-dışı aktörler ve Rusya gibi devlet aktörlerinin yarattığı yeni hassasiyetler ve tehditler ortaya çıkmaya devam ettikçe, Müttefiklerin de daimi bir güncelleme içinde olmaları gereklidir. Esneklik unsuru toplu savunmanın temel unsuru olarak kalmaya devam edecektir. NATO’nun bütünlüğüne, bağımsızlığına ve güvenliğine yönelik yönelik tehditler karşısındaki hassasiyetlerini azaltma konusunda odaklanması bu nedenledir.