Hibrid Savaş: gerçekten var mı?
Rusya’nın yakın zamanda Ukrayna’ya yaptığı müdahale hibrid savaşın – çoğunlukla konvansiyonel/konvansiyonel olmayan, düzenli/düzensiz ve enformasyon ve siber karışımı gibi anlaşılan bir savaş türü - kullanımı ve etkisi konusunda tartışmalar yaratmıştır.
Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) de dahil, dünyadaki en önemli askeri kuvvetler ve koalisyonlar on yıldır hibrid tehditleri incelemekte ve bunlara mukabele yolları geliştirmeye çalışmaktadırlar. Bence karar yapıcılar “hibrid” sorunlar (tarifi zor ve birçok anlama gelen bir terim) üzerinde stratejiler geliştirmek yerine bu konudan uzak durmalı ve savaş kavramını bugüne kadar hep olduğu gibi kabul etmelidirler: siyasi amaçları daha ileri taşımak için kullanılan iç içe geçmiş bir dizi tehditler ve zorlayıcı yöntemler.
“Hibrid Savaş” terimi ilk olarak 2005 yılında ortaya çıktı. Daha sonra, 2006’da Hizbullah’ın Lübnan savaşında kullandığı stratejiyi tanımlamak üzere kullanıldı. O günden beri “hibrid” terimi modern ve gelecekteki savaşlarla ilgili tartışmalara hakim olmuş ve üst düzeyli askeri yetkililerce modern askeri stratejilerin temeli
Bu tartışmanın ana fikri şudur: modern çağdaki düşmanlar Batı’nın konvansiyonel savaş tekniklerindeki üstünlüğünü kırabilmek için konvansiyonel/konvansiyonel olmayan, düzenli/düzensiz, aleni/gizli her türlü metodu kullanmakta ve modern savaş tekniklerinin her boyutundan yararlanmaktadırlar.
Pratikte, herhangi bir tehdit tek bir savaş türü ve boyutu ile sınırlı kalmadığı sürece “hibrid” olarak tanımlanabilir. Her tehdit veya kuvvet kullanımı “hibrid” olarak tanımlandığı zaman da bu terim anlamını kaybediyor ve modern savaşın “gerçeklerini” açıklayacak yerde kafaları karıştırmaya başlıyor.
Geçmişteki ve bugünkü düşmanların savaşın her boyutu ile ilgili yaratıcı yöntemler geliştirdikleri bir gerçektir. Buna savaşın tüm boyutlarında düzenli ve düzensiz taktiklerin kullanılması da dahildir. Bunların hepsi bir araya geldiğinde bir dizi hibrid tehdit ve strateji oluşturabilirler; ancak açıklayıcı bir tanım yerine neden “hibrid” teriminin kullanıldığı açık değildir.
Pratikte, herhangi bir tehdit, tek bir savaş türü ve boyutu ile sınırlı kalmadığı sürece “hibrid” olarak tanımlanabilir. Her tehdit veya kuvvet kullanımı “hibrid” olarak tanımlandığı zaman bu terim anlamını kaybediyor ve modern savaşın “gerçeklerini” açıklayacak yerde kafaları karıştırıyor.
Herşey için hibrid teriminin kullanılmasına ilişkin bir başka sorun da yeni bir terim kullanıldığı zaman modern savaş ile ilgili bir yenilikten söz ediliyor anlamı çıkıyor olması, ki durum öyle değil. Tanınmış askeri strateji uzmanı Colin Gray gelecekteki savaşlarla ilgili çığır açıcı kitabı “Future Warfare”de gelecekteki savaşların ve dolayısıyla modern savaşların aslında aynı şeylerin tekrarı olduğunu ikna edici bir dille anlatıyor.
Hepsi olmasa bile, insanlık tarihindeki savaşların çoğu düşmanın zayıf olduğu noktaları kullanan asimetrilerle ve dolayısıyla yol açtığı düzenli/düzensiz ve konvansiyonel/konvansiyonel olmayan taktikler içeren karmaşık durumlarla tanımlanır. Benzer şekilde, siber savaşın ortaya çıkması savaşları temelden değiştirmemiş sadece yeni bir boyut getirmiştir.
Yakın zamanda NATO’nun sponsor olduğu ve Atlantik Konseyi’nin düzenlediği bir organizasyonda davetlilere “hibrid savaş ile ilgili terimler üzerinde anlaşmaya varılmış bir tanım olmadığı” söylendi. Bir başka deyişle, Kuzey Atlantik İttifakı’nın 28 üyesi karşı karşıya oldukları olay için net bir tanım üzerinde anlaşmaya varamıyorlar. Bu durumda NATO liderleri günümüzün tehdidi dedikleri olgu karşısında nasıl etkili bir askeri strateji geliştirmeyi umuyorlar ki?
Dolayısıyla önerim, NATO ve diğer Batılı karar yapıcıların “hibrid” olan her şeyi unutup önlerindeki özgül ve birbiriyle bağlantılı tehditler üzerinde odaklanmalarıdır. Eski veya modern, hibrid veya değil, savaşlar daima karmaşıktır