2014 yılından sonra NATO üyesi ülkelerin savunma duruşlarında geçirdikleri çarpıcı değişim, 2022 yılında Rusya’nın Ukrayna’yı geniş çaplı işgalinden sonra geri dönülemez biçimde hızlandı. Savunma harcamalarını arttırma eğilimi İttifak genelinde görülmektedir. Ancak, Avrupa kendini savunma maliyetini daha adil biçimde karşılama yükümlülüğünü kabul etmiş olduğu için bu eğilim daha ziyade NATO’nun doğu kanadına yakın olan ülkelerinde daha güçlüdür.

Bu yeni paradigma çerçevesinde Polonya ve Almanya farklı ama eşit şekillerde önemli bir savunma fonu oluşturarak yükümlülük konusunda harekete geçen iki Avrupa ülkesini temsil ediyorlar.

Avrupa ve NATO neden yeniden silahlanıyorlar?

Rusya’nın Ukrayna’yı herhangi bir kışkırtma olmadan ve yasadışı bir şekilde işgal etmesinden sonra NATO’nun Avrupalı üyeleri savunma harcamalarını arttırmakta adeta bir Rönesans yaşadılar. 2025’in ilk aylarında daha da hız kazanan bu olgu hem Avrupa kıtasının kendi güvenliğine daha dikkatle eğileceğini gösterdi hem de İttifak’a en büyük finansal katkıyı sağlayan ABD’yi biraz rahatlattı.

Bu eğilim sadece sözde kalmıyor; gözle de görülüyor. Bugüne kadar Gayri Safi Yurt İçi Hasılasının (GSYİH) en az %2’sini savunmaya harcayan ülke sayısı hiç bu kadar fazla olmamıştı. Bugün ise NATO Müttefiklerinin 23’ü, yani üçte ikisinden fazlası, 2014’te belirlenen harcama hedefine ulaşmış, hatta bazıları bu hedefin %1 fazlasına çıkmıştır. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte’nin kısa süre önce [belirttiği gibi] (https://www.nato.int/cps/en/natohq/opinions_231348.htm), değişen güvenlik ortamı bu yatırım düzeyinin daha da yukarıya çekilmesini gerektirecektir; ancak bugünkü ivme ile bu iddia erişilebilir bir öneriden ziyade gerçekleşebilir bir hedefe benziyor.

Mark Rutte, NATO Genel Sekreteri olarak yaptığı konuşmasında giderek çalkantılı hale gelen güvelik ortamında savunma harcamalarının ve savunma üretiminin arttırılması gereğinin altını çizdi. 12 Aralık 2024’te Brüksel’de, ev sahipliğini Carnegie Europe’un üstlendiği toplantıda konuşan Rutte, Müttefiklere “bir savaş zamanı zihniyetine geçmeleri ve savunma üretimi ve harcamalarını hızla yukarı çekmeleri” çağrısında bulundu.  @NATO
)

Mark Rutte, NATO Genel Sekreteri olarak yaptığı konuşmasında giderek çalkantılı hale gelen güvelik ortamında savunma harcamalarının ve savunma üretiminin arttırılması gereğinin altını çizdi. 12 Aralık 2024’te Brüksel’de, ev sahipliğini Carnegie Europe’un üstlendiği toplantıda konuşan Rutte, Müttefiklere “bir savaş zamanı zihniyetine geçmeleri ve savunma üretimi ve harcamalarını hızla yukarı çekmeleri” çağrısında bulundu.
@NATO

NATO içinde savunma harcamalarının artması 2024’te, hatta 2022’de dahi başlamadı. Bu artış 10 yıldan fazla bir süre önce 2012’de, Rusya’nın yasadışı şekilde ve zorbalıkla Ukrayna’nın Kırım bölgesini ve bunun yanı sıra Donetsk ve Luhansk’ın bazı bölgelerinin bir kısmını ilhak etmesiyle başladı. O dönemde NATO’nun %2’lik önerisini (aynı yıl NATO’nun Galler Zirvesinde resmen kabul edilmişti) karşılayan Müttefiklerin sayısı sadece üçtü. Avrupa’da yılardır azalan savunma harcamaları konusu, adeta Rusya’nın kavgacı söylemleri ve kurallara dayalı uluslararası düzeni umursamazlığına bir tepki olarak yeniden gündeme geldi.

Rusya, verdiği ağır kayıplara ve son derece az taktik kazanımlarına rağmen Ukrayna’ya karşı saldırgan tavrını sürdürmeye devam ediyor ve savaşı sona erdirmek veya adil ve kalıcı bir barış için görüşmeler yapılması konusu ile pek az ilgileniyor. Moskova GSYİH’sinin %7 ilâ 8’ini (Rusya’nın devlet bütçesinin üçte biri ve Soğuk Savaştan beri yaptığı en yüksek harcama) askerî harcamalara ayırıyor. NATO ülkeleri aynı zamanda hibrid saldırı tehditleriyle de karşı karşıyadır. Bu tehditler, Rusya gibi ama sadece Rusya ile sınırlı kalmayan düşman aktörlerin sürdürdüğü kinetik savaş eşiğinin hemen altında kalan saldırgan eylemlerdir. Bunlar arasında kritik altyapıların sabote edilmesi, siber saldırılar, siyasi ve ekonomik casusluk, suikast girişimleri, propaganda kampanyaları ve diğer enformasyon tehditleri, ve göç akışlarının silah haline döndürülmesi de bulunmaktadır. Bilinçli veya değil, her Avrupa ülkesi bu tür düşmanca eylemlere maruz kalmıştır. Avrupalı hükümetler bu duruma diplomatik yollarla bir karşılık verilmezse, Avrupa’nın güvenliğini sağlamak için savunma harcamalarının arttırılmasının ve NATO içinde daha fazla işbirliğinin şart olacağını anlıyorlar.

Ön saflardaki topçular, 27 Ocak, 2025. ©Reuters
)

Ön saflardaki topçular, 27 Ocak, 2025. ©Reuters

Polonya

Rusya’nın Ukrayna’yı geniş çaplı işgali ve devam eden saldırganlıklarının ardından Polonya, İttifakı güçlendirmeye yardımcı olmak amacıyla önemli kaynaklar ve yetenekler vaat ederek kısa sürede NATO içinde bir yükümlülük paylaşımı şampiyonu haline geldi. Varşova 2022’de GSYİH’sinin %2.7’si olan savunma harcamasını 2024 yılında %4.2’ye çıkardı ve 2025 yılında bu oranı %4.7’ye çıkarmayı planlıyor. Böylelikle Polonya NATO’nun savunma harcamalarına ilişkin taahhüdünü yerine getirme konusunda diğer Avrupa ülkeleri için güçlü bir örnek oluşturuyor. Ancak, daha güçlü savunma harcamalarını gerçekleştirmeye giden yolun her ülke için farklı olacağı da unutulmamalıdır. Siyasi ve ekonomik durum, demografik yapı, ordunun ülke içindeki rolü ve diğer kültürel faktörlerin bu olgu üzerinde büyük etkisi vardır. Polonya örneğinde ise, 22 Nisan 2022 itibariyle Polonya halkının daha fazla savunma harcamasına ilişkin verdiği %76.6 gibi bir destek [çoğunluk] (https://www.rp.pl/wojsko/art36166401-polacy-gotowi-wspierac-rozbudowe-armii) tarafından verilmiş, oybirliğine dayalı apolitik bir çabadır. Rusya’nın saldırganlığı, Polonyalılar arasında geniş çaplı bir çatışmanın potansiyel olarak kendi ülkelerine de sıçrayabileceğine dair elle tutulur bir korkuya yol açtı. Eşit derecede ilginç bir konu da, Ukrayna’daki savaş hâlâ devam ederken ordunun güçlendirilmesine verilen desteğin zamanla azalmamış olup aksine Kasım 2024’te %72.9 ile yüksek seviyesini korumuş olmasıdır. Polonya'da 2023 yılında yapılan genel seçimleri takiben yaşanan iktidar değişikliğinden sonra dahi savunma harcamalarının düzeyi korunmuş, hatta arttırılmış, ve mevcut savunma sözleşmelerine sadık kalınmıştır. Tarihi ve çağdaş tehditler konusundaki anlayışları nedeniyle Polonya halkı, 32 müttefik arasında NATO üyeliğine en yüksek oranda desteği vermiştir. Polonya, salt finansal açıdan NATO’nun en çok harcama yapan ülkelerinden biri olmayabilir, ama tüm NATO müttefikleri arasındaki GSYİH'sinin en yüksek yüzdesini savunma harcamalarına ayıran ülkesidir.

Fonlardaki bu büyük artış Polonya’nın Demir Perdenin yıkılışından sonraki en iddialı askerî modernizasyon programını başlatmasına imkân sağladı. Bu programın finansal gereklerini karşılayabilmek için Varşova’nın yıllık bütçesine destek olmak üzere bütçe dışı özel bir mekanizma oluşturuldu. Savunmaya ayrılan GSYİH’nın %4.7’si oranındaki meblağın sadece %3’ü Ulusal Milli Savunma Bakanlığı havuzundan geliyor. Geri kalan %1.7 ise bütçe dışı Silahlı Kuvvetler Destek Fonundan gelmekte. Bu fon bir devlet bankası olan Ulusal Kalkınma Bankası tarafından yönetiliyor, ve fonların ana kaynağı çıkarılan tahvillerden sağlanıyor. Bu tür bir finansman mekanizmasının bazı dezavantajları vardır - doğrudan parlamentonun gözetiminde olmaması ve tahvillerin satışında çıkabilecek zorluklar gibi. Ancak şu ana kadar bu mekanizma yabancı yatırım bankalarından borç almanın kolaylaştırılması gibi yollarla savunma bütçesinin hızla arttırılmasında etkili bir araç olduğunu kanıtladı.

Bu fonlar sayesinde sadece 2024 yılında Polonya Ulusal Savunma Bakanlığı toplam 35.2 Milyar Avro değerinde 130’dan fazla sözleşme imzalamayı başardı. Son üç yılda satın alınan sistemlerin kapsamlı listesine bakılınca ortaya bir örüntü çıkıyor: yetenekleri hızla arttıracak, aynı zamanda önümüzdeki yıllar için esneklik sağlayacak gayet akıllıca hazırlanmış üç kollu bir yaklaşım. Birinci kol “acil edinimler”den oluşuyordu. Bunlar Ukrayna’ya tahsis edilen ve Polonya’nın arsenalinde bir açığa neden olan sistemlerin yerine hızla yenilerini koymak için yapılan satın almalardır. Bu alımlarda hızlı teslimat çok önemliydi; teknoloji transferi ve fiyat ise ikincil kriterlerdi. Örneğin, bağışlanan büyük sayıdaki Sovyet yapımı tankların (T-72, PT-91) yerine K2 Black Panthers tankları ve yenilenmiş M1A1 Abrams tankları alındı. Aynı şekilde, bölgeye gönderilen MiG-29 savaş uçakları ve 155 mm’lik AHS Krab obüslerin (howitzer) yol açtığı eksiği kapatmak için Kore yapımı FA-50 savaş uçakları ve K9 Thunder obüsler satın alındı.

Polonya Ordusuna teslim edilen K2 Black Panthers tankları
)

Polonya Ordusuna teslim edilen K2 Black Panthers tankları

İkinci kol ‘teknolojiyi kolaylaştırma araçları’ veya büyük ölçüde teknoloji transferini içeren büyük edinimlerdi. Polonya savunma sanayii için üretim ve bakım teknolojisi edinilmesinin amacı, ülke içinde yeni yetenekler oluşturmak suretiyle bir sistemin onarım, modifikasyon ve hatta sınırlı modernizasyon işleri için menşei olan ülkeye gönderilmesi yerine bu işlerin Polonya’da yapılmasını sağlamaktı. Yenileştirme teknolojilerinin edinimi konusundaki bazı sözleşmeler, kritik önem taşıyan parçaların üretiminin Polonya topraklarındaki şirketlere taşınmasını garanti ediyordu. Bu sözleşmeler çok pahalı olsalar da bunların büyük bir kısmının Polonya Silahlanma Grubu etrafında konsolide edilen devlete ait savunma sektörünün stratejik özerkliği gibi uzun vadeli yararlar sağlaması öngörülüyordu.

Üçüncü kol tamamen yerli savunma sanayii (hem devlet hem özel) üzerinde odaklanıyordu. Polonya Hükümeti teknik modernizasyon fonlarının %50’sinin sadece Polonya yapımı teçhizat alımına harcanacağını taahhüt etmişti. Bu yaklaşım, arz zincirinin esnekliğini desteklemekte, fakat daha da önemlisi, daha önce yeterince kaynak sağlanmamış olan araştırma ve geliştirme alanı için çok gerekli olan fonları da sağlamakta.

Almanya

Almanya, Ukrayna’da geniş çaplı savaşın başlamasından hemen sonra savunma duruşu radikal biçimde değişen ülkelerden biridir. Rusya’nın acımasız istilasının başlamasıyla beraber Berlin hükümeti Alman Silahlı Kuvvetlerini (Bundeswehr) hızla yeniden silahlandırmak, onu daha çevik ve modern savaşa daha uygun hale getirmek amacıyla tarihi ve stratejik bir karar aldı. Daha önce savunma harcamalarını sınırlamış olan Almanya’nın kendine özgü bütçesel, siyasi ve kültürel engellere rağmen bu amaç gerçekleşti. Polonya’da olduğu gibi, Almanya’da da harcamalardaki artış kamuoyu tarafından destekleniyordu (2023 ortalarında %61 idi); ancak sonuçta bu süreç hızlı ve kolay olmadı. Bu başarıyı mümkün kılmak için üç yıl boyunca birçok küçük adımlar atıldı. İlk adım Haziran 2022’de, 100 milyar Avroluk bir defaya mahsus bir özel fon yaratılmasıyla atıldı. Amaç Almanya’nın çok eskimiş olan askerî teçhizatını yenilemek ve Alman Genel Kurmay Başkanlığı tarafından belirlenmiş olan en acil ihtiyaçları karşılamaktı. Bu fon aynı zamanda Alman Silahlı Kuvvetlerinin Kiev’e silah ve teçhizat sağlayarak verdiği desteği telafi etmek için de kullanıldı. Berlin’in sağladığı sistemlerin çoğu Ukrayna’nın çabaları açısından hâlâ kritik önem taşıyor; bunlar arasında Patriot ve IRIS-T hava savunma sitemleri ve Leopard tankları bulunuyor. Berlin sadece 2024 yılında Ukrayna’ya sağladığı askerî desteğin tahminen 7.1 milyar Avroyu bulduğunu belirtiyor.

O tarihten beri Almanya, çoğu Ukrayna’daki çatışmada öğrenilenlerle tutarlı birtakım yeni sistemler edindi. 2022 yılında Hava Kuvvetleri (Luftwaffe) ABD’den F-35A savaş uçakları ve CH-47F Chinook helikopterlerinin yanı sıra Skyranger 30 hava savunma sistemleri sipariş ettiğini teyit etti. Silahlı Kuvvetler 2024’te Rheinmetall ile 155 mm’lik mühimmat için 8.5 milyar Avro değerinde bir çerçeve anlaşma imzaladı. Bunlar son üç yılda imzalanan düzinelerce sözleşmeden sadece bir kaç tanesi. Sonuçta, 2024 yılında Alman Silahlı Kuvvetleri toplam 45 milyar Avroya mal olan savunmaya ilişkin edinimi onaylamıştı.

Almanya 2024’te Rheinmetall ile mühimmat için 8.5 milyar değerinde bir çerçeve anlaşma imzaladı.  Anlaşma ile Alman Silahlı Kuvvetleri, Ukrayna ve diğer NATO müttefiklerinin stokları yenilenecek.   Foto © BK Savunma Bakanlığı
)

Almanya 2024’te Rheinmetall ile mühimmat için 8.5 milyar değerinde bir çerçeve anlaşma imzaladı. Anlaşma ile Alman Silahlı Kuvvetleri, Ukrayna ve diğer NATO müttefiklerinin stokları yenilenecek. Foto © BK Savunma Bakanlığı

Aynı zamanda Alman hükümeti önümüzdeki yıllarda Alman Silahlı Kuvvetlerine yeterli fon sağlayabilecek daha fazla sayıda sabit, uzun vadeli önlemler getirmek için yorulmaksızın çalıştı. Bu çalışmalar 2022’de GSYİH’nın %1.38’i olan toplam harcamaların 2024 yılında %2’sine çıkmasıyla sonuçlandı. Şubat 2024’te Savunma Bakanı Boris Pistorius Almanya’nın askerî harcamalarını [daha da] (https://www.cnbc.com/2024/02/17/germanys-defense-minister-boris-pistorius-says-2percent-defense-spending-just-the-start.html) arttırılabileceğini duyurdu – GSYİH’nın %2’sinden %3.5’ine kadar. 2025 yılı başlarında önümüzdeki on yıllar boyunca Alman silahlı kuvvetlerini dönüştürecek birçok çığır açıcı girişim daha ortaya atıldı ve bunlar kısa bir süre önce Federal Meclisin (Bundestag) her iki kanadında da onaylanarak yasalaştı. Çoğunluktaki Muhafazakâr Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) Partisi’nin lideri ve Almanya’nın müstakbel Şansölyesi Friedrich Merz tarafından gündeme getirilen yeni yasalar doğrultusunda Almanya’nın GSYİH’sının %1’ini aşan her türlü savunma harcaması, 2000’li yılların başında Alman Anayasasına getirilen borçlanma sınırlamalarından muaf tutulacak. Ayrıca 500 milyar Avroluk özel bir fon yaratılacak ve bu fon askerî ve sivil kullanım için olanlar da dâhil olmak üzere, yeşil projeler ve altyapıya önemli yatırımlar yapılmasına imkân sağlayacak.

Sonuç

Avrupa’daki güvenlik ortamı değişmiştir. Rusya, Ukrayna’ya karşı açtığı saldırgan savaşı sürdürürken ve Avrupa kıtasının barış ve istikrarını tehdit etmeye devam ederken, Polonya ve Almanya’nın son zamanlardaki savunma harcamalarının arttırılması NATO’nun Avrupalı güçlerinin zorluklara nasıl göğüs gerdiklerini ve İttifak içinde daha adil bir yük paylaşımı için nasıl çaba gösterdiklerini vurguluyor. Almanya ve Polonya, silahlı kuvvetlerine ek fonlar taahhüt ederek, Ukrayna’ya destek sağlayarak ve mali araçları kullanarak yeni savunma fonları oluşturarak müttefikleri ABD ve Kanada’nın da desteğiyle Avrupa’nın kıtanın savunmasına öncelik verdiğini gösteriyorlar. Gerçekten de 32 NATO Müttefikinin neredeyse tamamı bu belirsiz dönemde toplu savunmanın öneminin bilinciyle savunma bütçelerini arttırıyorlar. Ukrayna’daki savaş İttifak içindeki birliği sınamıştır; ve NATO bu sınavdan tüm vatandaşları için barış ve refahı korumak adına daha güçlü, daha adil ve her zamankinden çok daha hazır olarak çıkmıştır.