Daha önce silahlı kuvvetlerde hiç görev yapmamıştım. Hatta zorunlu askerlik hizmeti de yapmadım. Ben hep gazetecilik yaptım – gerek 2014’te, Kırımda yaşarken gerek 2014’ten sonra, Rusya’nın Kırımı ilhakını takiben Kiev’e taşınmak zorunda kaldığım zaman. Daha sonra 2022’de, Rusya’nın topyekûn işgalinin ikinci gününde Ukrayna Silahlı Kuvvetlerine katıldım.

Dokuz yıl önce, Rusya, Kırım Yarımadasını Ukrayna’dan aldığı zaman “insanlar neler olduğunu anlamıyorlar; sadece kendilerine anlatılmasına ihtiyaçları var” diye düşündüm. Genel olarak dünya ve özellikle Moskova, Rusya’nın Kırım’da memnuniyetle karşılandığını sanıyorlarsa yanılıyorlar. Ben de “bir gazeteci olarak görevimi yerine getirirsem bu durum düzelir” diye düşündüm ve pek etkili olmasa da yazmaya ve yayın yapmaya devam ettim.

Pavlo Kazarin Ukrayna’nın Donetsk bölgesinde
)

Pavlo Kazarin Ukrayna’nın Donetsk bölgesinde

Daha sonra 2022’de, Rusya’nın Kırım’ı topyekûn işgalinin ikinci gününde Ukrayna Silahlı Kuvvetlerine katıldım. Durum gayet açıktı. Artık grinin tonları yoktu. Biz Ukraynalıların dediği gibi, “Bir şeyi açıklamak ihtiyacını duyuyorsan, zahmet etme”.

Kendimi gerçek bir halk ordusuna katılmış buldum. Bu orduda işçiler, şirket müdürleri, anne-babalar ve çocukları, öğretmenler, tiyatrocular ve üniversiteden yeni mezun olmuş gençler vardı. Askerlik şubesinin önündeki kuyrukta iki eşcinsel erkek ile tanıştım. Aynı kıtaya verildik. Aynı taburda göreve yollandık.

Orada cephedeki tugayın tıbbi birliklerini yönetmek için iş yerlerini kapatıp gelen özel klinik yöneticileri, havadan keşif resimleri çeken düğün fotoğrafçıları, topçu askeri olarak görev yapan barmenler gördüm. Eski engeller kalmadı. Artık bunların hiçbir önemi yok.

“Başarılı iş insanları başarılı komutan olurlar” sözlerini üç kez duydum: ilk önce Donetsk Oblastındaki bir tabur komutanından; sonra Zaporijya’daki bir müfreze çavuşundan, daha sonra da Harkov yakınlarında tanıştığım, Forbes derisinin Ukrayna’nın en zengin 100 insanı listesinde 88. sırada olan bir adamdan. Bu kişilerin üçü de iyi komutanlardı ve savaştan önce iş insanlarıydılar.

Geçtiğimiz bir yıl içinde Ukrayna ordusu giderek genişleyerek neredeyse üç katına çıktı. Her bir muvazzaf subay için orduya yeni katılmış iki veya üç asker vardı. İnsanlar sivil hayattaki mesleki bilgi ve becerilerini orduya taşıyorlar. Kimsenin onlara “Bu yapılamaz” demeye vakti olmadığından sorunları çözmek için yeni yollar yaratıyor, “Aslında yapılabiliyormuş” dedirten yeni süreçler icat ediyorlardı.

Bu etkiyi yaratabilmek için ordunun yatay yapılara, motivasyona ve aşağıdan yukarı inisiyatiflere ihtiyacı vardı. İşte seferberlik Ukrayna ordusunu bu şekilde daha güçlü hale getirdi. Aynı şeyi Rus ordusu için söyleyemeyiz zira orada orduya yeni katılara hâlâ sadece harcanabilir malzeme gözüyle bakılıyor.

Ukrayna’da çok bilinen bir deyiş vardır: “Küçük bir Sovyet ordusu büyük bir Sovyet ordusunu yenemez”. Ama geçen yıldan beri yaşananlar Ukrayna ordusu için ‘Sovyet’ sözcüğünün kullanılmasının ne kadar hatalı olduğunu kanıtladı. Ukrayna ordusu esnek, becerikli ve uyum sağlayabilir hale geldi ve sadece savunmada kalmayan, aynı zamanda saldırıya geçebilen bir ordu oldu. Orduların toplumlarını yansıttığını düşünürsek, Ukrayna toplumunun Rus toplumundan tamamen farklı olduğunu görebiliriz. Rusya bir evvelki yüzyılın siyasetini yeniden canlandırmaya çalışıyor ve hepimizin koloni döneminde yaşadığını zannediyor. Şu anda yaşanan savaş bir Doğu-Batı ve hatta Rusya-Ukrayna savaşı değildir. Bu, 24 Şubat 2022’den beri süren geçmiş ile gelecek arasındaki savaştır.

Cephede ön saflara geldiğinizde müthiş bir farkındalık yaşarsınız. Hayatta kalıp kalamayacağınız tamamen şansa bağlıdır. Eğitim şansınızı arttırabilir. Pratik yapmak ve deneyim de öyle. Yine de topyekûn bir savaşta karşınıza hesaba katmadığınız şeyler çıkabilir. Serseri mayınlar. Düşmanın topçu ateşi. Dost tarafın atışları. Seken kurşunlar. Er veya geç bu gerçekle yüzleşmek zorundasınız.

Ukrayna savaşı son kırk yılda yaşanan savaşlardan tamamen farklıdır. İran-Irak ve Falkland Adaları savaşlarından beri savaşlar düzenli ordular ile gerilla hareketleri arasındaydı. Kurgu gayet basittir: bir yanda tanklar, topçu sınıfı ve uçaklar, diğer yanda ise hafif silahlarla donatılmış piyade sınıfı, havan topları ve bomba fırlatıcılar. Bölgesel çatışmalarda bunlar kullanılırdı. Ukrayna-Rusya savaşı ise bir istisnadır.

On yıllardır ilk kez iki düzenli ordunun savaşına şahit oluyoruz. İki taraf da her türlü silaha sahip; iki tarafın da uçakları, zırhlı araçları ve hava savunma yetenekleri var. Bu, iki düzenli ordunun savaşıdır ve dünyanın hiç alışık olmadığı bir durumdur.

Pavlo Kazarin ve diğerleri Ukrayna Askerlik Şubesinin önündeki kuyrukta, 25 Şubat 2022.
)

Pavlo Kazarin ve diğerleri Ukrayna Askerlik Şubesinin önündeki kuyrukta, 25 Şubat 2022.

Muhtemelen birçok kişi Ukrayna ordusunun Rusya’nın saldırısına direnemeyeceğine ve sonuçta gerilla gruplarına dönüşeceğini düşünüyordu. Dolayısıyla Ukrayna’ya gönderilen kuvvetler isyan bastırmakta kullanılacak nitelikteydi. Ancak işler öyle olmadı. Bugün Ukrayna işgale uğramış topraklardaki hedefleri vurabilecek uçaklar ve füzelerden bahsediyor.

Bunlara rağmen ölçeklerdeki eşitsizlik kendini hissettiriyor. Rusya askere adam almaya devam ediyor ve can kaybı üzerinde hiç durmuyor. Ukrayna saldırgan Câlût karşısındaki Davut rolünü oynamaya terk edildi. Öyle görülüyor ki Kremlin kaynaklar açısından çok daha ileride olduklarını düşünüyor ve bu yıpratma savaşını kazanacağını umuyor.

Bu savaşın Doğu Avrupa’da geri kalan Sovyet silahlarını tamamen tüketeceğini biliyoruz. Tüm bölge artık Batı yapımı tanklar, uçaklar ve topları benimseyecek çünkü başka bir alternatifi yok. Şimdilik cephede sıklıkla Sovyet silahlarını görüyorum ama bence bunların da tükenmesi zaman meselesi. Ukrayna’nın stokları sonsuz değil ve savaşın şiddeti azalmıyor.

Rusya savaşın ilk gününden beri Ukrayna’yı bölmeyi umdu. Ülkenin doğusu ile batısının ve ordu ile siyasi liderlerin aralarını bozmaya çalıştı. Putin Ukraynalı generalleri “yetkiyi ellerine almaya” teşvik etti. Putin’in propagandacıları ısrarla Ukrayna teslim olmayı reddettiği için ülkenin sivil nüfusunun susuz ve elektriksiz sıkışıp kaldığını iddia ettiler. Moskova Ukrayna’yı bölmeye çalıştı ama sonuç bunun tam tersi oldu.

Ukraynalılar on yıllarca, âdeta uyuşmuş gibi, İkinci Dünya Savaşının tarihlerindeki en önemli savaş olduğuna inandılar. Her ailede o savaşa katılmış birisi, savaş veya istilada hayatını kaybetmiş birisi vardı. Şimdi ise Rusya bugünkü savaşı Ukraynalıların gelmiş geçmiş en önemli savaşı haline getirmek için elinden gelen her şeyi yapıyor.

Ukrayna’da Rus füzeleri cephenin çok uzağındaki şehir ve kasabaları vururken savaşın farkında olmamak mümkün değil. Eğer ülkenizin ordusunun silah tedarik edebilmesi siyasete dayanıyorsa, siyasetle ilgilenmeniz kaçınılmaz. Bugün Ukrayna’da herkesin hayatını kaybetmiş bir askerin ailesi ile bağlantısı var, çoğunlukla altıdan az adımda. Gönüllü olarak orduya katılmak artık bir istisna değil, bir norm.

Siperlerde yüz binlerce asker var. Bu askerlerin milyonlarca arkadaş ve akrabaları ise evlerinde, elektriksiz yaşıyorlar. Bu şartlar altında hangi dili konuştuğunuzun hiçbir önemi yok. Farklılıklar ikincil hale geliyor. Geçmiş bugüne teslim oluyor. Rusya’nın istilası Ukrayna’yı birçok varoluş sorunlarıyla karşı karşıya kalmak zorunda bırakmıştı; şimdi ülke mükemmel bir dayanışma içinde cevap veriyor. Sembolik olarak Ruslar kendi elleriyle Ukraynalıları birbirilerine kenetliyor, ülkenin doğusu ile batısının birbirinden farklı olduğu saçmalığını yıkıyorlar.

Biz savaşın başında orduda sık sık Rus toplumu bir protesto havası içine girer mi diye konuşuyorduk. Bu durumun Rusların sokaklara dökülmesine neden olup olmayacağını tartıştık. Savaşın başından tam bir yıl sonra bugün, bu ümit ve beklentilerin ne kadar safça olduğunu görebiliyoruz.

Sonunda, her savaşın sosyolojisi aşağı yukarı aynı. En başta vatanseverlikte büyük bir yükselme oluyor. Zaman içinde barış taraftarlığı artıyor; bunun sebebi boş bir buzdolabının programlarla dolu bir televizyon ekranına baskın çıkması değil. Zaferin yaklaştığı duygusu fiyatlardaki enflasyonu yumuşattığı sürece sıradan Rus vatandaşları boş buzdolabına razı olacaklar. Bu nedenle boş buzdolabı yetmez. Savaşın Ruslar açısından kazanılamaz hale gelmesi gerekir.

Bir başka deyişle, cenazelerin artması ve fakirliğin hakim olmasıyla jeton düşmüyor. Aydınlanma ancak cenazelerin ve fakirliğin anlamlı ve normal olmaktan çıktığı zaman gerçekleşir. Peki, jeton düşünce ne olur? Rus seçmenleri siyasi haklarını bundan yirmi yıl önce teslim ettiler. Bugün yapabilecekleri tek şey Rusya’nın otoriter rejimden totaliter rejime geçişini seyretmek.

488f82_3_1_pavlo-kazarin-may-2022
Pavlo Kazarin, Mayıs 2022
488f82_3_2_spring-2022-donetsk-region
Ukrayna askerleri Donetsk bölgesindeki bir siperde, 2022 ilkbaharı

© sirenkodmitriy_photo

488f82_3_3_a-library-in-chernihiv-destroyed-by-a-russian-rocket
Ukrayna’nın Çernigov şehrinde bir Rus roketinin tahrip ettiği bir kütüphane.
488f82_3_4_bucha-destroyed-russian-armored-vehicles
Ukrayna’nın Bucha şehrinde tahrip olmuş ve terkedilmiş Rus zırhlı araçları
488f82_3_5_russian-t-90-tank-abandoned-during-the-kharkiv-counteroffensive-of-the-ukrainian-army
Ukrayna Ordusunun karşı saldırısından sonra terkedilmiş bir Rus T-90 tankı
488f82_3_6_the-ukrainian-army-takes-back-the-tank-abandoned-by-the-russian-army
Ukrayna Ordusu Rus Ordusunun terk ettiği bir tanka el koyuyor
488f82_3_7_pavlo-kazarin-summer-2022-zaporizhzhia-region
Pavlo Kazarin Ukrayna’nın Zaporijya bölgesinde, 2022 yazı

Dün olduğu gibi bugün de Rusya’da tüm kararlar Vladimir Putin tarafından veriliyor. Büyük olasılıkla kendisi bu savaşı gücün elinde olduğu dönemin doruk noktası olarak görüyor. Savaşın sonucu onun siyasi mirası olacak. Dolayısıyla Putin’in istilaya son vermesi için hiçbir nedeni yok. Putin sanki kumarhanedeki bir kumarbaz gibi; sahip olduğu her şeyi sıfırın üzerine koyuyor ve kaybetmemeye çalışıyor. Bu nedenle 2023’te savaşın sona ermeyeceği gerçeğine hazırlıklı olmalıyız.

Yaptırımlar Rus toplumunun Rus liderliği ile arasını bozmayacak; biz bu yaptırımların ne derece etkili olduklarını gözlemlemeye devam edeceğiz. Bu etki sosyologlar değil iktisatçılar tarafından ölçülüyor. Rusya’nın savaş fonunda ne kadar az parası varsa saldırıya geçme yeteneği de o kadar az. Bu hesaba göre Batının yaptırımları ve Rusya’daki yolsuzluklar Ukrayna’ya yardım eden âdeta ikinci cephe.

Ancak tüm bunlar sadece Ukrayna’yı ilgilendirmiyor. Çatışmanın sonuçları sadece benim ülkemin sınırlarını belirlemeyecek. Bu savaş bir asrın davranış kurallarını belirleyecek. Şu anda savaş alanında “Savaş 22. yüzyılda bir politika aracı olabilir mi?” sorusunun cevabı belirleniyor. Eğer Ukrayna kaybeder ve Rusya istediğini elde ederse, bunun domino etkisi tüm dünyada hissedilebilir.

Tekrar söyleyeyim: Burada paylaştığım iyimserlik asla bu savaşın çok yakında sona ereceği anlamına gelmiyor. Bosna ve Hırvatistan’daki savaş dört yıl sürdü. Kore savaşı üç yıldı. Vietnam’da Fransa sekiz yıl çarpıştı; ABD’nin Vietnam savaşı da sekiz yıl sürdü. Öyleyse en iyisi bu savaşın bir sürat koşusundan ziyade bir maraton olmasına hazır olalım.

Hızır gibi yetişecek bir güç (“deus ex machina”) beklemek bir işe yaramayacak. Kuşatmanın birinci yılının sonunda bunu iyi biliyoruz. Bu nedenle Ukrayna’daki savaş sadece askerî bir konu olmaktan çıktı. Cephe gönüllülerin elinde: iş insanları, Bilgi Teknolojileri uzmanları, emekliler, vergi mükellefleri. Füze saldırılarından sonra enkazda aramalar yapan insanlar.

Bu savaş kıtaya şekil verecek. Kuralları belirleyecek ve sınırları çizecek. Bugün yaşadıklarımızla ilgili kitaplar yazılacak, çalışmalar yapılacak. Biz Harry Potter ve Wallace’ız, Na’viler ve Han Solo’yuz. Shawshank’ten kaçıyoruz ve Ölüm Yıldızı’nı (Death Star) patlatıyoruz. Harkonnenlerle savaşıyoruz ve Thanos’a meydan okuyoruz. Ukrayna bu yüzyılın en büyük epiklerinden birini yaratıyor.

Henüz kazanmadık. Ama birçok açıdan kazandık.