24 Şubat 2022 tarihi büyük olasılıkla çağdaş dünyanın tarihine adını yazdıracaktır. Rusya’nın Ukrayna’yı herhangi bir neden veya gerekçe olmadan barbarca işgali sadece Avrupa’daki barışı paramparça eden büyük güvenlik tehlikesini göstermekle kalmıyor.

İşgal yapısal açıdan Avrupa’nın on yıllarca sabırla inşa edilmiş olan güvenlik mimarisini de – son 30 yılda taahhüt edilmiş uluslararası anlaşmalar da dâhil – yıkmıştır. Birleşik Krallık’tan yüksek rütbeli bir generalin gözlemlediği gibi, Ukrayna’daki savaşı sınırlı bir çatışma olarak kabul etmek çok tehlikelidir. Bu da “bizim 1937 yılımız” olabilir; kuvvet kullanarak toprak kazanımını durdurmak için elimizden gelen her şeyi yapmalı, 80 yıl önce Avrupa’yı kasıp kavuran savaşın bir benzerini yaratmaktan kaçınmalıyız. Bugün kaynaklarımızı seferber etmeye başlamalıyız.

Ukrayna’da sürmekte olan çatışmadan kaynaklanan hasarın boyutu çok büyük ve giderek büyümeye devam ediyor. Mariupol gibi koskoca şehirler yerle bir ediliyor. Resim: Mariupol şehri © CNN
)

Ukrayna’da sürmekte olan çatışmadan kaynaklanan hasarın boyutu çok büyük ve giderek büyümeye devam ediyor. Mariupol gibi koskoca şehirler yerle bir ediliyor. Resim: Mariupol şehri © CNN

Bu aynı zamanda Batı’ya karşı yürütülen bir savaştır

Verilen hasarın boyutu çok büyük ve büyümeye devam ediyor. Ukraynalılar – ister asker ister sivil olsun – sırf Ukraynalı oldukları için öldürülüyorlar. Mariupol gibi koskoca şehirler yerle bir ediliyor. Göz göre göre savaş suçu tanımına girecek suçlar işleniyor ve Rusya devlet televizyonunda soykırım konuşmaları yapılıyor. Çocuklar dâhil, yüzbinlerce insan zorla Rusya’ya gönderiliyor. Bu makalenin yazıldığı tarih itibariyle altı milyondan fazla insan Ukrayna’dan kaçmak zorunda kaldı; birçok kişi de ülke içinde yer değiştirmek zorunda bırakıldı. Hastaneler, altyapı, kültürel miras, evler ve sanayi merkezleri ya tahrip edildi ya da yağmalandı; çalınan mallar organize bir şekilde Rusya’ya taşındı.

Ukrayna’nın yaşadığı acılar Avrupa ve bütün dünya için ahlaki bir sorun teşkil ediyor. İnsan hakları ve BM Yasası ayaklar altına alınmakta ve değerlerimiz küçümsenmekte. İlgisiz kalmak bir seçim olamaz. Nicholas Tenzer’in bu konudaki açıklaması gayet inandırıcıdır: bu aynı zamanda Batı’ya karşı yürütülen bir savaştır.

Putin rejimi, Rusya açısından sonuçları ne olursa olsun, kendi deyimiyle “kolektif Batı” ile çatışmaya girmeyi seçmiştir. Güven ve güvenlik arttırıcı önlemleri kapsayan tüm çabalar veya barışı koruma amacı doğrultusunda tasarlanmış kurumsal düzenlemelerin hepsi kaba kuvvet karşısında aniden çok kırılgan görünüyorlar. Moskova’nın aylar boyunca giriştiği düzmece diyaloglar ve NATO ve AGİT dâhil, diğer ülkelere ve kurumlara göz göre göre söylediği yalanlar sonucunda kendisine duyulan güven tamamen yok olmuştur. Rusya ayrıca enerji piyasasında şoklar yaratarak ve açlığı siyasi bir silah olarak kullanarak başlattığı savaşın sonuçlarını daha küresel hale getirdi.

Rusya’nın tehditleri

Rusya, nükleer silah kullanılması olasılığı riskini bilinçli olarak yükseltti; temel amacı öncelikli olarak Batılı Müttefikleri Ukrayna’ya destek vermekten caydırmak ve karar mekanizmalarına korku salmaktı. Nükleer güç kullanımının düşünülemez olduğu yönündeki yılların oluşturduğu tabu sözlü olarak yıkıldı. Her ne kadar birçok uzman böyle bir riskin çok düşük olacağını – en fazla [yüzde beş] (https://www.atlanticcouncil.org/blogs/new-atlanticist/will-putin-use-nuclear-weapons-in-ukraine-our-experts-answer-three-burning-questions/) - söylüyorsa da, Putin ve yardımcıları Sovyetler dönemindeki seleflerinin çoğunun gösterdiği rasyonel ve tedbirli yaklaşımı terk etmeyi seçtiler. Soğuk Savaş zamanındaki uygulamalara nazaran, bugün Kremlin yetkilileri ve propagandacıları son derece sorumsuz bir konuşma dili kullanıyor ve Rusya’nın nükleer silahlarını Ukrayna’ya ve hatta belki de NATO ülkelerine karşı kullanması fikrini savunuyorlar. Bu duruşlarını da Rus silahlı kuvvetlerinin Batılı hedefleri nükleer başlıklı füzelerle vurabilme ve Rusya’yı bir karşı saldırıdan koruyabilme yeteneğini alenen test eden tatbikatlar (bu yıl en az iki tatbikat) ile destekliyorlar. Hatta Rusya Devlet Başkanı bu nükleer denkleme Belarus’u katma konusunda istekli olduğunu dahi gösterdi. Bu tür korku politikası küresel sahnedeki güç yarışına nükleer silahların tekrar katılmasına yardımcı oldu.

Rusya, 20 Nisan 2022’de nükleer yetenekli kıtalararası balistik füzeleri denedi. © Reuters
)

Rusya, 20 Nisan 2022’de nükleer yetenekli kıtalararası balistik füzeleri denedi. © Reuters

Rusya’nın komşularının, bir nükleer tehdit boyutu olsun veya olmasın, gözü doymak bilmeyen Rusya’dan korkmak için geçerli nedenleri var. Putin eğer Ukrayna tarafından durdurulamazsa, diğer ülkelere de saldırmayı düşünebilir. Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine başvurma yönündeki tarihi kararları bu tehdidin ciddiyetine işaret ediyor. Moldova ve Gürcistan gibi küçük ülkelerin yanı sıra Kazakistan gibi Moskova’nın resmi müttefikleri de Putin’in bir sonraki hedefi olacaklarından korkuyor olabilirler. Kremlin ise bu korkuları dindirmek için herhangi bir gayret göstermediği gibi gözdağı, propaganda ve sindirme gibi yollarla bu korkuları pekiştiriyor. Son zamanlardaki örnekler arasında siyasi nedenlerle doğal gazı kısmak, NATO üyesi bir ülkenin hava sahasını ihlal etmek, Litvanya’yı tehdit etmek ve bir Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü üyesi olan Kazakistan’a karşı ekonomik şantaj uygulamak bulunuyor.

Uluslararası tepkiler – iyi ve pek de iyi olmayan haberler

NATO ve Avrupa Birliği’nin savaşın ilk aylarındaki mukabelesi oldukça etkiliydi. ABD liderliğinin ne kadar etkili olduğu uluslararası çabaların başarıyla harekete geçirilmesinde, özellikle Ukrayna’ya verilen askerȋ desteğin koordine edilmesinde bir kere daha görüldü. NATO’nun Ukrayna’ya verdiği giderek artan destek ile Rusya ile bir çatışmaya girmekten sakınmak (haklı olarak) arasında bir denge kuran mukabelesi az çok doğruluğunu kanıtladı. Avrupa ülkelerinin çoğunluğu Amerikan askerȋ yetenekleriyle desteklenen, sınanmış ve kabul görmüş NATO güvenlik şemsiyesine yöneldiler. G7 ülkeleri ve AB yaptırımların sıkılaştırılmasında çok başarılı oldular.

Ancak, saldırılar devam ediyor. Çabalarını doğu ve güney Ukrayna’nın kontrolünü ele geçirmek üzerinde yoğunlaştıran Rusya bir yıpratma savaşı uygulamakta ve Batı’nın birliği sınanmakta. Yasaklı maddelerin Kaliningrad’a naklini etkileyen yaptırımlar üzerindeki farklı [yorumlar] (https://ec.europa.eu/info/sites/default/files/business_economy_euro/banking_and_finance/documents/faqs-sanctions-russia-road-transport_en.pdf) bu sorunu örnekliyor.

BM ve AGİT, özelikle Rus vetosunun felç edici etkisi nedeniyle anlamlı bir mukabelede bulunamadılar. Ayrıca Ukrayna ile dayanışma konusu da henüz tüm BM üyeleri arasında kabul edilmiş değil.

Rusya’nın uzun dönemdeki beklentileri henüz pek açık değil, ama ortadaki tehdit varlığını sürdürüyor.

Rusya’nın yenilmez askerȋ gücü efsanesi birkaç hafta içinde söndü. İşgalin ilk hedefleri tam olarak gerçekleştirilemedi; Rus kuvvetleri Kiev yakınlarından çekilmek zorunda kaldı ve birçok yerde de yenilgiye uğradı. Ukraynalıların bugüne kadar sergiledikleri kahramanlık ve kısıtlı kaynakları (dış yardım ile desteklenen) kullanmaktaki başarıları, kötü yönetilen, motivasyonu düşük, kötü organize olmuş ve aynı zamanda lojistik ve teknik sorunlar (hatalı teçhizat gibi) yaşamakta olan düşman için güçlü bir rakip olduklarını gösterdi. Rus devletinin içine işlemiş olan yolsuzluk, askerȋ operasyonlarının yönetiminde de kendini gösterdi. Rusya’nın can kaybı çok büyük ve Rus halkı sansüre rağmen bu durumu görmeye başlıyor.

Batı, Rusya’nın Karadeniz’deki Ukrayna limanlarına uyguladığı ablukayı zayıflatmak amacıyla Ukrayna’dan tahıl ihracatını kolaylaştırmaya çalışabilir. Resim © Euromaidan Press
)

Batı, Rusya’nın Karadeniz’deki Ukrayna limanlarına uyguladığı ablukayı zayıflatmak amacıyla Ukrayna’dan tahıl ihracatını kolaylaştırmaya çalışabilir. Resim © Euromaidan Press

Rusya, dört aydan fazla süredir devam eden çatışmanın ardından insan gücü sıkıntısı çekmeye başladı. Protestolara yol açacağı korkusuyla genel seferberlik ilan edemeyen Kremlin, bir anlamda, üstü kapalı bir askere alma işlemine başvurarak (ihtiyatları kullanmak gibi) olağanüstü adımlar (örneğin savaşa katılmaya hazır olan gönüllülerin yaş sınırlarını genişleterek) atmak zorunda kaldı. Rusya’da birçok askerlik dairesinin ateşe verilmesi çok sayıda gencin Ukrayna’da ön saflara gönderilmek istemediğini gösteriyor olabilir. 2022 yılında, şimdiye kadar neredeyse dört milyon Rus Rusya’yı terk etti ve birçoğu şimdilik geri dönmeyi düşünmüyor. Bu, Bolşevik ihtilalinden beri görülmüş en büyük göçtür ve ülke çapında bir beyin göçüne yol açabilir – bu durum halen bilişim sektörü için zaten geçerlidir.

Ayrıca savaş çok pahalıya mal oldu. 27 Mayıs’ta Maliye Bakanı Siluanov bu özel operasyon için çok büyük miktarda para ve kaynaklara gerek olduğunu itiraf etti. Ayrıca teşvik paketi için 8 trilyon rubleye (120 milyar Amerikan Doları) ihtiyaç duyulduğunu teyit etti. Yaptırımlar olumsuz etkilerini göstermeye başladı ve bu durum yabancı teknoloji veya parça olmadan geniş bir ürün yelpazesini üretemeyen Rus ekonomisini on yıllarca geriye götürecek. Genel olarak, işsizlik artmaya başladı ve Gayrı Safi Yurtiçi Hasılanın (GSYH) büyümesi pek imkân dâhilinde değil.

Putin Rusya’yı tüm ülkeler nezdinde parya haline getirdi, ve ülke uzun süre ününü geri kazanamayacak. Rusya’nın bugünkü siyasi sisteminin totaliter yapısına rağmen bazı muhalif görüşlerin ortaya çıkması (en üst düzeyli [diplomatlar] (https://www.nytimes.com/2022/05/23/world/europe/boris-bondarev-russia-ukraine-war.html) arasında bile) bu gerçeklerin giderek daha çok fark edildiğinin bir göstergesi. Dirayetli bir Rus uzmanın söylediği gibi, Putin “Rusya’nın geleceğini yok etti.” Öngörülebilir bir gelecekte Rusya daha zayıf, daha az etkili bir aktör olmaya mahkûm.

Bununla beraber Putin’in aniden görevden ayrılması hariç – ki bu Moskova’da büyük bir siyasi dönüşüm başlatabilir – Rusya yine de Avrupa güvenliği için tehlikeli bir tehdit olmaya devam edecek. Hayal dünyasında yaşayan, yaşlanmakta olan bir diktatörün liderliğindeki bir rejim akıl dışı kararlar almaya yatkın olur. Ancak beceriksiz Rus kuvvetleri bile yürüttükleri gaddarca askerî kampanyalar (örneğin, hiçbir ayırım yapmadan bombardımana tutmak gibi) sayesinde rekor süratle modernleşmekte olmasına rağmen Ukrayna ordusu karşısında kazançlı çıkabilirler.

Dönüşüme yol açacak bir Madrid Zirvesi, fakat zaman geçiyor

Ukrayna’nın Rusya’nın saldırganlığını kontrol altında tutmaktaki becerisi önümüzdeki yıllardaki güvenlik ortamını şekillendirecek. NATO Haziran 2022’de yapılan Madrid Zirvesinde bunu fark etti ve geliştirilmiş bir destek paketi sundu. Önümüzdeki haftalarda Ukrayna’ya temin edilecek olan geliştirilmiş silah sistemlerinin (ağır topçu, füze sistemleri, zırhlı araçlar, ve hava savunma sistemleri dâhil) hacmi ve Ukrayna’ya ulaşma hızı Rusya’nın Ukrayna savunmasını ezip geçmesinin önlenmesinde belirleyici olacak. Bu yardımın hemen sağlanması bireysel olarak Müttefiklerin sorumluluğundadır.

27 Şubat 2022 günü Norveç askerleri NATO’nun Güçlendirilmiş İleri Kuvvetini desteklemek üzere Kaunas, Litvanya’ya geliyorlar.  ©Reuters
)

27 Şubat 2022 günü Norveç askerleri NATO’nun Güçlendirilmiş İleri Kuvvetini desteklemek üzere Kaunas, Litvanya’ya geliyorlar. ©Reuters

Ukrayna kuvvetlerini fiilen NATO standartlarına getirecek uzun vadeli eğitim ve modernizasyon için özel finansman desteği gerekecek. Ukrayna’nın Sovyet standartlarındaki silah stokları tükendiği ve Ukrayna dışında da bu tür silahlar çok sınırlı miktarda olduğu için bu yardım gerekli. Ukrayna’ya askerî teçhizat sağlanması için yapılan kitlesel fonlama kampanyaları – [Litvanya’da] (https://www.euronews.com/2022/05/28/lithuanians-organise-donation-drive-to-buy-bayraktar-drone-for-ukraine) başarılı olmuştu – uluslararası toplumun genel olarak bu sürece sempati duyduğunu ve süreçte bir rolü olmasını istediğini gösteriyor. Kiev’in Rusya’nın büyüklük avantajı ve yakıp yıkma taktiklerine karşı eşit güçle karşı koyabilmesine yardımcı olabilmek amacıyla Müttefiklerin NATO’nun ne kadar hazırlıklı ve güçlü olduğunu göstermek için daha fazla askerî tatbikat yapmayı düşünmeleri gerekiyor. Ayrıca Rusya tarafından Ukrayna’nın Karadeniz’deki limanlarına konan ablukayı baltalayarak tahıl ihracatını kolaylaştırmak için de yaratıcı çözümler gerekiyor.

1997 tarihli NATO-Rusya Kurucu Senedi – Rusya tarafından fiilen lime lime edilmişse de – Zirve’de resmen iptal edilmedi. Bu durumda NATO’nun bu anlaşmanın bir parçası olarak kabul ettiği herhangi bir kısıtlayıcı madde artık hükümsüz addedilmeli. Müttefikler en sonunda sorumluluğu ait olduğu yere oturttular; yeni Stratejik Kavramda Rusya’dan “Müttefiklerin güvenliği karşısındaki en önemli ve doğrudan tehdit” olarak söz ettiler.

Putin’in savaşı henüz NATO’nun 5. Madde toplu savunma garantilerinin inanılırlığını sınamadı. Bugüne kadar 5. Maddenin varlığı ve NATO’nun Güçlendirilmiş İleri Kuvveti (halen NATO’nun doğrudan operasyonel komutası altında 40,000’den fazla askeri içeriyor) birlikte yeterli caydırıcılığı sağladı. Ancak Putin’in giderek artan mantıksız davranışlarının yanı sıra Moskova’nın NATO topraklarının çok yakın çevresinde bulunan ülkelerdeki hedeflere karşı en tahrip edici füzeleri ve silah sistemlerini kullanmaya (Suriye’de uygulandığı gibi) hazır olması da yeni bir gerçek oluşturuyor. Moskova hiçbir haklı askerî neden olmaksızın, hiçbir ayırım yapmadan kuvvet kullanmaya ve savaş suçları işlemeye hazır olduğunu gösterdi — bu arada Putin de açık açık geçmişte Çarlık Rusya’sına ait olan yerleri geri almaktan bahsediyor. Rusya ile sınırları olan NATO Müttefikleri, topraklarının bir kısmını — geçici olarak bile olsa — kaybetme olasılığından endişe duyuyorlar ve Mariupol ve Harkov’un yerle bir edildiğini gördükten sonra kendi şehirleri ve önemli altyapıları karşısındaki doğrudan füze tehditlerinden dolayı paniğe kapılıyorlar.

Yaptırımlar Rusya’nın ekonomisini etkilemeye başlıyor.  Resimde: Ruslar St. Petersburg’da bir ATM’nin önünde nakit çekmek için sıra bekliyorlar. ©Reuters
)

Yaptırımlar Rusya’nın ekonomisini etkilemeye başlıyor. Resimde: Ruslar St. Petersburg’da bir ATM’nin önünde nakit çekmek için sıra bekliyorlar.
©Reuters

Cezalandırma yoluyla caydırma yerine güçlendirilmiş bir ileri savunma sistemine dayanan ve daha acımasız olan inkâr yoluyla caydırma, tek uygun mukabele olarak görünüyor. NATO’nun 29 Haziran’da Madrid Zirvesinde kabul edilen yeni Stratejik Kavramı açıkça NATO’yu bu yöne götürüyor (Paragraf 21). Teçhizatın önceden yerleştirilmesi ve muharebe kuvvetlerinin stratejik görevlendirilmesi ile desteklenen büyük ve kalıcı askerî varlık bugün yeni NATO Kuvvet Modelinin bir parçası. Yüksek hazırlık düzeyinde askerlerin sayısını büyük ölçüde arttırmak etkili bir caydırıcılık için şart. Fakat tüm Müttefikler 29 Haziran’da Amerikan Başkanı Biden’ın yaptığı gibi hemen somut ulusal katkı vaatlerinde bulunmalılar.

Toplu savunmanın inanılabilirliği aynı zamanda savunma harcamalarında artış konusunda yapılmış olan vaatlerin hızla uygulanması ve Avrupa’da geniş çaplı bir çatışma senaryosuna dayanan savunma planlama çalışmalarına öncelik verilmesine bağlı olacaktır. Bu bağlamda amaca uygun askerî teçhizat stokları bulunması şart. Mevcut düzeyler son derece yetersiz olduğu için satın alma yöntemleri ve savunma sanayisinin üretim kapasitesi uyarlanmalı ve stoklar hızla arttırılmalıdır.

Yeni Stratejik Kavramın 28. ve 29. paragrafları nükleer silahların Müttefiklerin güvenliğinin en önemli garantisi olma vasfı konusunda hiçbir belirsizliğe yer bırakmaz. Ancak Moskova’nın Müttefiklere karşı yaptığı nükleer şantajın yıpratıcı etkisini yok etmek için NATO’nun daha sağlam bir açıklayıcı nükleer politikaya sahip olması doğru olur. Ayrıca Ukrayna’daki hedeflere karşı nükleer silah kullanılması — uzak bir ihtimal de olsa — göz ardı edilemez. Bu nedenle Müttefiklerin acilen Rusya’ya bu tür davranışlar karşısında konvansiyonel mukabelelerin mümkün olduğu (örneğin, Rusya’nın Karadeniz’deki askerî hedeflerinin etkisiz hale getirilmesi gibi) konusunda ikna edici sinyaller vermeliler. Sadece bu tür bir misillemenin kesin olması Kremlin’i bu seçeneği kullanmaktan vaz geçirebilir.

Sonuç

Somut kararların ancak gerçeğe dönüşürlerse kâğıt üzerindeki herhangi bir organizasyon şemasından çok daha anlamlı olacakları gibi, ileri düzeydeki planlar ve stratejiler de gerçeğe dönüşürlerse bir değerleri olur. Rusya doymak bilmeyen avcı rolünün tadını çıkarıyor ve emperyalist hedeflerine ulaşmak için kaba kuvvet kullanıyor. Rusya zayıflamış olsa bile, diğer ülkelere ağır hasar vermeye muktedir. Bu davranış sadece kuvvetli bir caydırıcılık ve inandırıcı bir kuvvetle durdurabilir. Sanılanın aksine, Rusya ile olası bir savaşa hazırlanmak için en iyi yaklaşım bu savaşı önlemektir.

Kuzey Atlantik Konseyinin Devlet ve Hükümet Başkanları düzeyindeki toplantısı – 29 Haziran 2022 günü Madrid, İspanya’daki NATO Zirvesi.©NATO
)

Kuzey Atlantik Konseyinin Devlet ve Hükümet Başkanları düzeyindeki toplantısı – 29 Haziran 2022 günü Madrid, İspanya’daki NATO Zirvesi.
©NATO

Batı toplu olarak (ve özellikle NATO) en azından uzun vadede saldırgan bir Rusya’yı kontrol altında tutma konusundaki muhtemel yeteneğine dayanabilir. Ancak bu bağlamda vazgeçilmez hedef Ukrayna’nın saldırganı bozguna uğratmasıdır çünkü ancak bu şekilde Rusya’nın diğer ülkelere saldırma yeteneğini kısıtlar, toplu korumayı bir araya getirecek zamanı sağlar ve saldırıya karşı uluslararası birliği sağlamlaştırır. Madrid zirvesinde alınan kararlar gereken stratejinin temel unsurlarını sağladı. Bunları uygulamaya koymak için kaybedilecek zaman yok.