NATO’nun kriz yönetimi tatbikatlarının rolü nedir? Bu tatbikatlar NATO içinde nasıl gelişti? İçinde bulunduğumuz uluslararası güvenlik ortamı bu tatbikatların planlanma ve yürütülme şeklini etkiliyor mu?

NATO’nun kriz yönetimi tatbikatları İttifak’ın NATO’nun dâhilî ve ortaklarla yürüttüğü stratejik düzeydeki siyasi- askerȋ düzeydeki danışma ve karar verme yöntemlerini prova etmesine ve sınamasına olanak sağlar . Bu tatbikatlar Müttefik ülkelerin başkentleri, NATO Genel Karargâhı ve her iki Stratejik Komutanlıklardaki sivil ve askerȋ personeli kapsar. Resim: Kuzey Atlantik Konseyi’nin bir toplantısından genel görüntü. © NATO
Mayıs 2019’da NATO, kısa bir süre için, büyük bir krizin içindeydi. Ancak bu gerçek bir kriz değildi; İttifak’ın stratejik siyasi- askerȋ düzeyde kriz yönetimi düzenlemelerini sınamak amacıyla yapılmış bir simülasyondu. 9-15 Mayıs 2019 tarihleri arasında yapılan ve Kriz Yönetimi Tatbikatı 2019 NATO’nun 1992’den beri yürüttüğü en büyük siyasi- askerȋ tatbikattı. İttifak çapında 2,000’den fazla katılımcıyı bir araya getiren tatbikat 1992’de başlatılan bu tür tatbikatlar dizisinden biriydi.
Bu düzeyde bir katılım, son yıllarda stratejik siyasi- askerȋ [tatbikatların] (https://www.nato.int/cps/en/natohq/topics_49285.htm) NATO ve AB dâhil diğer uluslararası örgütler arasında ne kadar çok yaygınlaştığını göstermektedir. Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası çerçevesinde, uluslararası örgütler kriz yönetimi yöntemlerinin farklı katmanlarını test etmek amacıyla 2002 yılından beri birçok büyük çaplı kriz yönetimi tatbikatları yürütmüşlerdir. Avrupa Birliği, Eylül 2017 ve Kasım 2018 tarihlerinde, karmaşık hibrid acil durumlara mukabele konusunda NATO ile birlikte iki paralel ve eşgüdümlü tatbikat yürütmüştür.
Yıllar içinde gelişim
Son yıllarda daha çok görülüyor olsa da siyasi-askerȋ tatbikatların İttifak içindeki varlığı Soğuk Savaş’ın ilk günlerine uzanacak kadar eskiye dayanır. Bu tatbikatlar o günlerden beri pek dikkat çekecek bir gelişme göstermemişlerse de düzenlenmelerindeki mantık daima İttifak’ın öncellikleri ve o günlerdeki endişelerini yansıtmıştır.
NATO’nun siyasi-askerȋ tatbikatları daha başından beri İttifak’ın, toplu savunma konusu ile ilgili Washington Antlaşmasının 5.Madde dahil, caydırıcılıkve savunma düzenlemelerini çalıştırmak amacıyla düzenlenmiştir. Nitekim 1950’den 1989’a kadar olan dönemde, bu tatbikatlar İttifak’ın Sovyetler Birliği ve diğer Varşova Paktı ülkelerinin yarattığı konvansiyonel tehdit konusundaki endişelerini yansıtmıştır.
Soğuk Savaş’ın ilk zamanlarındaki FALLEX (Sonbahar tatbikatları) NATO’nun esas yüksek düzeyli tatbikatlarını oluşturuyordu. 1960’ların ortalarından 1980’lerin sonuna kadar bu tatbikatların yerini iki yılda bir, tek sayılı yıllarda yapılan WINTEX-CIMEX(Kış Tatbikatı ve Sivil Askerȋ Tatbikat) ve 1980’ler boyunca çift sayılı yıllarda yapılan HILEX (Yüksek Düzeyli Tatbikat) aldı. WINTEX-CIMEX tatbikatı hava, kara, deniz olmak üzere her üç alanda stratejik, operasyonel ve taktik düzeylerde yürütülen iki haftalık kapsamlı bir kinetik ve takviye tatbikatıydı. Avrupa çapında konuşlandırılmış hazır kuvvetlerin kullanıldığı bu tatbikatın taktik nükleer bir boyutu da vardı. HILEX ise prosedürle ilgili bilinci ve İttifak’ın toplu savunmada güvenlik ortamı anlayışını sürdürmeyi amaç edinen NATO Genel Karargâhı içinde yapılan dâhili bir personel eğitimi tatbikatıydı.
1989’da Berlin Duvarının yıkılması NATO’nun siyasi- askerȋ tatbikatları için de yeni bir dönem başlattı. Son WINTEX-CIMEX tatbikatı 1989’da, son HILEX tatbikatı is ondan kısa bir süre önce yapılmıştı. Varşova Paktı’nın sona ermesiyle NATO bu tür tatbikatların çerçevesini yeni baştan gözden geçirme zorunluluğunu duydu. Bundan sonraki yirmi yıl boyunca Doğudan gelen tehdit yerini asimetrik tehditler ve İttifak’ın çevresindeki istikrarsızlık ile ilgili endişelere bırakmaya başlayınca toplu savunma konusu NATO tatbikatlarının tek odağı olmaktan çıkmaya başladı.
“Kriz yönetimi tatbikatı” adını taşıyan ilk resmî NATO tatbikatı 1992’de, pilot proje olarak başlatıldı. Bir haftalık olarak düzenlenen bu tatbikatın amacı gerek personel gerek komuta düzeyinde kriz yönetimi rolleri ve yöntemlerinin sınanmasıydı. Tatbikatın odak noktası gelecek konusunda artan bilinmezlikler ve giderek düzelen Doğu-Batı ilişkilerinin hakim olduğu Soğuk Savaş sonrası ortamında NATO’nun krizlere mukabele yeteneğinin güçlendirilmesiydi.

1990’larda, geri planda Batı Balkanlarda NATO liderliğinde barışa destek operasyonları yürütüldüğü yıllarda, NATO’nun kriz yönetimi tatbikatları daha ziyade NATO sınırları dışında yürütülecek kriz yönetimi operasyonları içeren senaryolar üzerinde yoğunlaşmaya başladı. Resimde Bosna ve Hersek’teki Uygulama Kuvveti (IFOR) görülüyor, Aralık 19915. ©NATO
1990’larda NATO’nun Batı Balkanlar’daki askerȋ müdahalesi İttifak’ın kriz yönetimi tatbikatlarının Birleşmiş Milletler’in direktifiyle NATO liderliğinde yürütülen barışı destek operasyonları dâhil, 5. Madde dışında kalan alan dışı kriz yönetimi operasyonları üzerinde odaklanmasını hızlandırmıştır. Uluslararası toplum, Ruanda ve Batı Balkanlarda yaşanan trajedilerden sonra askeri müdahaleleri büyük çaplı insan hakları ihlallerini önlemekte meşru bir yol olarak görmeye başladı. Bu görüş “Koruma Sorumluluğu” olarak adlandırılan kavram dahil, geliştirilen yeni kavramlara da yansımıştı
Bu dönemde kriz yönetimi tatbikatları çatışma önleme ve çözüme ulaştırma açısından karar verme konusunda deneyim kazanmak için veya insani hedefler açısından yararlı araçlar olarak görülmeye başlandı. 2001 yılında Afganistan’daki askeri müdahale, Müttefikler için hem bu kavramlara yönelik tatbikatlar hem terörizm ve asimetrik çatışmaların doğurduğu sorunlarla ilgili tatbikatlar düzenlemeleri için ilave bir teşvik unsuru oldu. NATO, ayrıca, kriz yönetimi mimarisine ortakları ve uluslararası örgütleri dâhil etmeye başladı. Kriz yönetimi tatbikatları dış unsurların İttifak’ın çalışmalarına da katılmasını sağlayan yararlı vektörler oldu.
2014’ten, Rusya’nın Kırımı’ı gayri meşru şeklîde ilhak etmesinden beri, küresel güvenlik ortamında yaşanan değişiklikler NATO’nun toplu savunma uygulamalarına ilgisini arttırdı. Doğudan gelecek bir tehdit olasılığının hortlaması NATO’nun tatbikat önceliklerinin yeniden değerlendirilmesi gereğini güçlendirdi. Bu bağlamda, kriz yönetimi tatbikatlarının kapsamı 5. Madde (toplu savunma) ve 5. Madde dışında kalan senaryoları (istikrarı yaymak) içine alacak şekilde genişletildi.
Hazırlan, Dene ve Uyarla
Krizler, bir sistemin temel değerlerini ve normlarını zorlayan, birbirinden farklı birçok aktörün koordine edilmesini ve acil karar verilmesini gerektiren, beklenmedik ve genellikle öngörülemeyen olaylardır. Yıllar içinde hükümet kurumları ve uluslararası örgütler kriz yönetiminde önemli bir rol oynamışlardır. Kriz dönemlerinde vatandaşlar genellikle politika yapıcıların bu acil durumun olumsuz siyasi, ekonomik veya sosyal sonuçlarını hafifletmelerini beklerler — ve yeterli tepkiyi gösterememek bir örgütün imajını ve meşruiyetini onarılamayacak biçimde zedeler. Bugünün karmaşık güvenlik ortamında krizler aynı zamanda önemli ölçüde evrimleşmişlerdir. Giderek artan ulusötecilik, küreselleşme ve medyatikleşmenin istihbarat ve iletişim teknolojilerindeki olağanüstü ilerlemeler, kriz yönetimi ile ilgili daha “geleneksel” fikirlerin etkisiz kalmasına neden olan yeni sorunlar (hibrid ve siber gibi) doğurmuştur. Bu da hükümetlerin ve uluslararası aktörlerin bir acil durumun ortaya çıkmak üzere olduğunu gösteren işaretleri fark etmelerini veya kısa dönemdeki sonuçlarının ötesindeki etkilerini tahmin edebilmelerini zorlaştırır. Bu değişen ortamda kriz yönetimi tatbikatları, karar vericilerin ve örgütlerin ortaya çıkan yıkıcı ve beklenmedik olaylarla başa çıkma yeteneklerini pekiştirmelerine vasıta olurlar.

‘Küçük yeşil adamlar’ın ortaya çıkışı ve Rusya’nın Mart 2014’te Kırımı yasadışı ilhakı güvenlik ortamında önemli bir değişikliğe işaret etti. Bugünün kriz yönetimi tatbikatları NATO’nun karşılaşabileceği çok çeşitli güvenlik sorunlarını ve olası krizleri yansıtan çok karmaşık olaylar. ©Quora.com
NATO gibi örgütlerin kriz yönetimi tatbikatlarından elde edecekleri en büyük faydalardan biri, özellikle bugün, stratejik kültür, risk bilinci ve hazırlıklılık konularındaki yükselmedir. Büyük uluslararası örgütlerdeki yüksek personel döngüsü, personel yapılarına zarar vermektedir; bu da kriz yönetimi konusunda deneyim ve eğitim eksikliğine yol açarak bireysel ve örgütsel düzeyde hazırlıklılığı zayıflatır. Ayrıca sadece ilk elden deneyimle kriz yönetimini öğrenme fırsatı da pek yoktur.
Kriz yönetimi tatbikatları katılımcılara belirli bir olayla mücadele yeteneklerini ölçebilecekleri güvenli ve kontrollü bir ortam sağlayarak gelecekte karşılaşabilecekleri yıkıcı olaylarla başa çıkabilmeleri için gereken bilgi ve yeteneklere sahip olmalarına yardımcı olur. Gerçek bir krizin parametreleri her zaman kontrollü bir tatbikatın parametrelerinden farklı olsa da bu tatbikatlar NATO çapında hazırlıklılık ve risk bilinci düzeyinin yükseltilmesinde etkilidirler. Örneğin, katılımcıların başlamakta olan bir krizin arkasındaki nedenleri veya erken uyarı işaretlerini daha iyi anlamalarına yardımcı olur ve onları bilinmeyen olaylara karşı hazırlar.
Kriz yönetimi tatbikatları ayrıca bir örgütün kriz yönetimi becerilerinin zayıf ve güçlü noktalarının değerlendirilmesine de vasıta olur. Bir kriz yönetimi tatbikatı çeşitli kriz senaryoları için tasarlanmış olan roller, planlar ve prosedürlerden hangilerinin işe yaradığını ve daha da önemlisi, hangilerinin başarısız olduğunun belirlenmesini sağlar. Bu da, barış zamanında yapılmış düzenlemelerin bir krizin tümünde — yıkıcı bir olayın başında, ortasında ve sonrasında — işe yaracak şekilde çalıştıklarını garanti etmenin en maliyet-etkin ve somut yollarından biridir. En önemlisi de bu tatbikatların hataların ortaya çıktığı ve kontrollü risklerin teşvik edildiği bir ortamda yeni kavramların denenmesi ve değerlendirilmesi için gereken araçları sağlamasıdır.
Gerçekten yararlı olabilmesi için bir tatbikatın ortaya çıkan sorunların gelişme fırsatı haline dönüştürülebildiği bir değişim sürecinin parçası olması gerekir. NATO’nun genel tepkisini değerlendirerek alınan dersler ve düzeltici işlemlerin belirlenmesi, bir kriz yönetimi tatbikatının temel boyutudur. Bunun amacı açıkları, hataları ve eksiklikleri fark edip düzeltmek, veya caydırıcılık ve savunmadan harekât planlama ve durum bilincine, siber savunmaya, ortaklarla işbirliği ve daha fazlasına kadar kriz yönetiminin her bir alanındaki güçlü noktaları belirlemektir. Zamanlama son derece önemlidir. Etkili bir gözden geçirme, tartışmaların daha tatbikat karar mekanizmaları ve katılımcıların hafızalarında tazeyken yapılmasını gerektirir.
Son olarak, kriz yönetimi tatbikatları sosyal süreçlerdir. Bu tatbikatlar tartışmaları teşvik ederek bir krizle ilgili ortak bir kelime haznesi ve krizi ele alma yollarının ortaya çıkmasını sağlar ve böylece bir birlik duygusu ve ortak amaç yaratır. NATO Karargâhından, Müttefik başkentlerinden, stratejik komutanlıklardan ve ortak ülkelerden birbiriyle benzeşmeyen bir kriz yönetimi toplumunu bir araya getirerek tatbikatın sonuçları ve belirlenen sorunların hafifletilmesine yardımcı olacak faktörler üzerinde tartışıp fikir birliğine ulaşmalarını sağlar. Temel düzeyde tatbikatlar hem networking hem de uluslararası örgütler ve ortaklar da dâhil tüm sektörlerle yeni bağlantılar kurulması için bir fırsattır.
Doğal olarak tatbikatlar aynı zamanda bazı hassas temel konularda sürtüşmelere neden olabilir ve İttifak içindeki bölünmeleri gün yüzüne çıkarabilir. Bu tatbikatlar aynı zamanda 4. Madde konusunda yapılan görüşmelerle diyalog için bir çerçeve sağlayarak anlaşmazlıkların üstesinden gelinmesine uygun ortamı hazırlar. Nitekim bu sorunların bir tatbikatın kontrollü ortamında ele alınması gerçek bir krizin en yoğun olduğu zamanda tartışılmasından çok daha iyidir.
Gelecek: yeni teknolojilerden yararlanma
Bugün kriz yönetimi alanında en heyecan verici gelişmelerden biri ortaya çıkan yeni teknolojilerdir. Yapay zekâ, ve ileri modelleme ve simülasyon tekniklerindeki gelişmeler yarının kriz yönetimi tatbikatlarının her zamankinden daha kapsayıcı, daha interaktif ve dinamik hale gelmelerine yol açacak gibi görünüyor. Bu teknolojiler gelecekteki kriz yönetimi tatbikatlarında gerçek yaşam parametrelerinin çok daha gerçekçi biçimde kullanılmasını ve katılımcıların aldığı kararlar doğrultusunda birçok senaryonun birden kullanılmasına olanak sağlayarak tatbikatların eğitim potansiyelini maksimuma çıkarabilmelerine yardım edecektir.
Bu gibi teknolojilerin tatbikatların tasarım ve yürütülmesinde bir devrim yaratması için daha çok zaman gerekse de bazıları daha şimdiden tatbikatların operasyonel ve taktik düzeyleri üzerinde — örneğin, hava kuvvetleri pilotlarının eğitim ve öğretiminde — dönüşüm yaratacak bir etki yapmaya başlamıştır. Katma değerlerini daha da arttırması beklenen bu gelişmelerle kriz yönetimi tatbikatları gelecekte muhtemelen İttifakın karmaşık güvenlik ortamının risklerine hazırlanmasında temel araç olacaklardır.