Yirmi yılı aşkın bir süredir nükleer silahlar konusu Batı ülkelerinin strateji tartışmalarında yer almıyordu. İttifak içindeki genel kanı, NATO’nun gerek kendi topraklarında gerekse sınırlarında doğrudan tehditlerle karşı karşıya olmadığı yönündeydi. NATO’nun birçoğu üyelik umudu taşıyan çok sayıda “ortağı” vardı. Nükleer silah tehdidi uzak görünüyordu ve tartışmalar genellikle silahların yayılması riski ve nükleer silahlardan arındırılmış bir dünya beklentileri üzerinde odaklanıyordu.

Ancak son birkaç yıl içinde bu durum önemli ölçüde değişmiştir. Halen gerek büyük gerekse bölgesel güçler nükleer kuvvetlerini modernize ediyorlar ve geniş stratejik pozisyonları içinde bu kuvvetlere merkezi bir rol vermeye başlıyorlar. Böyle bir ortamda caydırıcılık kavramı yeniden gündeme gelmiş ve NATO’nun çok sayıdaki ve çok çeşitli tehditler karşısında güçlü ve inanılır bir savunma ve caydırıcılık unsurunu yeniden oluşturması gereği ortaya çıkmıştır. Bu konu Temmuz ayı başında Varşova’da yapılacak NATO Zirvesi’nde gündemin üst sıralarında yer alacaktır. Yapılacak tartışmaların güçlü bir nükleer unsuru olacaktır.

Güvenlik bağlamındaki değişiklikler

Ukrayna’daki olaylar ve Rusya’nın yeni pozisyonu doğuda Avrupa güvenliğini temelinden sarsmaktadır. Soğuk Savaşın sona ermesinden beri ilk defa olarak NATO’nun savunma ve caydırıcılık pozisyonu Rusya’nın eylemleriyle sınanabilecektir – ve hatta büyük ölçüde zaten sınanmaktadır. Rusya’nın geleneksel savaş tekniklerine göre caydırılması daha zor olan bazı hibrid taktikler geliştirmiş olması endişe vericidir. Ayrıca Rusya siber saldırılardan vekalet savaşlarına, özel kuvvetler ve konvansiyonel yeteneklerden bir krizin ilk aşamalarında kullanılacak açık ve üstü kapalı nükleer tehditlere kadar gerek askeri gerekse askeri olmayan tüm araçlarla tatbikatlar yapmakta ve bu araçları kullanmaktadır.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (ortada), Savunma Bakanı Sergei Shoigu (solda) ve Orgeneral Oleg Salyukov 9 Mayıs 2015’te Moskova’da Zafer Günü dolayısıyla yapılan geçit resminden sonra birlikte Kızıl Meydan’da yürüyorlar. Tören Batı ile ilişkilerin Soğuk Savaştan beri en kötü olduğu bir dönemde yeni askeri donanımın sergilenmesini sağladı. © REUTERS/Host Photo Agency/RIA Novosti
)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (ortada), Savunma Bakanı Sergei Shoigu (solda) ve Orgeneral Oleg Salyukov 9 Mayıs 2015’te Moskova’da Zafer Günü dolayısıyla yapılan geçit resminden sonra birlikte Kızıl Meydan’da yürüyorlar. Tören Batı ile ilişkilerin Soğuk Savaştan beri en kötü olduğu bir dönemde yeni askeri donanımın sergilenmesini sağladı. © REUTERS/Host Photo Agency/RIA Novosti

önemli bir nükleer silah unsuru içeren “saldırgan korunma” politikasını başarıyla uygulamakta ve bu politika doğrultusunda en yakın komşularına ve diğer ülkelere karşı sergilediği saldırgan davranışlarına yönelik dış müdahaleleri caydırmak üzere konvansiyonel kuvvetler ve nükleer silah söylemler kullanmakta tereddüt etmemektedir. Uygulamada Rusya doktrin, eğitim ve tatbikatlerinde nükleer ve konvansiyonel yeteneklerini bütünleştiren bir entegre savunma pozisyonu geliştirmiştir.

Rusya’nın nükleer silah politikasının dışında, İttifak Orta Doğu’daki füze ve nükleer yayılma risklerini, veya Asya’daki nükleer silah yarışması gibi güvenliğini tamamen altüst etme potansiyeline sahip mevcut sorunları da göz önünde bulundurmak durumundadır. Tüm bu gelişmeler 21. yüzyılın beklenenden daha da nükleer bir dönem olacağına işaret etmektedir. Ayrıca, gerek yakın dönemde gerekse uzun zamandır nükleer silah sahibi olan ülkelerin bazılarının politikaları bu silahların kullanılması riskinin göz ardı edilemeyeceğine ve caydırıcılık mantığının korunmasının şart olduğuna işaret etmektedir.

NATO’nun caydırıcılık ve savunma pozisyonu ile ilgili gözden geçirme ve destekleme çalışmaları Wales Zirvesi’nden beri ve Varşova Zirvesi öncesinde hızlanmıştır. Ancak Hazırlık Eylem Planı’nın ötesinde, NATO’nun tüm yetenekleri konusunda doğru mesajların verilmesi son derece önemlidir zira artık Doğu’dan ve diğer yerlerden kaynaklanan sorunlar açısından caydırıcılığa garanti gözüyle bakılamaz.

21. yüzyılda NATO’nun pozisyonundaki nükleer unsur

Son 20 yıl boyunca NATO’nun savunma pozisyonunun nükleer unsuru gölgede kalmıştı. İttifak içindeki nükleer silah tartışmaları çoğunlukla silahsızlanma boyutu üzerinde odaklanmış, ve bu da İttifak’ın nükleer yeteneklerinin temel amacının gözden kaçırılması riskini beraberinde getirmişti. İttifak’ın caydırıcılık pozisyonunda nükleer silahların eşsiz ve belirgin bir rolü vardır. Bu silahların esas rolü savaşta kullanılmaları değil, büyük bir savaşı önlemeleridir.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg 13 Şubat 2016 tarihli Münih Güvenlik Konferansı’nda yaptığı konuşmada, “Caydırıcılık kararlılıkla başlar,” demişti. . © NATO
)

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg 13 Şubat 2016 tarihli Münih Güvenlik Konferansı’nda yaptığı konuşmada, “Caydırıcılık kararlılıkla başlar,” demişti. . © NATO

Rusya nükleer eşiği düşürmeye eğilimli olsa ve bir kriz veya çatışma durumunda nükleer silahların erken kullanılma olasılığını göze alıyor gibi görünse de İttifak bu politikaya uyup bu tehlikeli yolu izlemek zorunda değildir. Tam aksine, NATO ve müttefikleri nükleer silahları sadece en uç şartlarda ve en son başvurulabilecek silahlar olarak düşünen sorumluluk sahibi nükleer oyuncular olduklarını vurgulayabilirler.

Bununla beraber NATO Rusya’ya veya herhangi bir potansiyel nükleer silah sahibi düşmana İttifak’a karşı nükleer silah kullanılmasının veya bu silahların bir tehdit unsuru haline getirilmesinin bir krizin niteliğini anında değiştireceği işaretini vermelidir. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in Şubat ayındaki Münih Güvenlik Konferansı’nda söylediği gibi, “Hiç kimse nükleer silahların konvansiyonel bir çatışmanın parçası olarak kullanılabileceğini aklından bile geçirmemelidir. Böyle bir davranış herhangi bir çatışmanın niteliğini anında ve temelden değiştirecektir.”


NATO pozisyonunu değiştirmeli midir?b]

NATO veya batılı nükleer silah sahibi devletler Rusya veya herhangi bir olası düşman ile bir nükleer silah yarışına girmek niyetinde olmadıkları için, mevcut şartlar altında İttifak’ın nükleer duruşunda sayı ve konuşlandırma açısından radikal bir değişiklik yapmasına gerek yoktur. Ancak NATO’nun inanılır bir caydırıcılığa sahip olmakta ne kadar kararlı olduğunu göstermesi açısından tüm müttefikler Çift Yetenekli Uçak unsurunun modernleştirilme sürecini sürdürülmelidirler. Bu uçakların taşıdığı nükleer B-16 bombaları taktik silahları değildir; bunların stratejik bir işlevi vardır: konvansiyonel veya nükleer bir savaştan caydırmak.

B-61 çok yüksek hızda uçaklar tarafından taşınmak üzere tasarlanmış bir nükleer bombadır. © US Department of Defense
)

B-61 çok yüksek hızda uçaklar tarafından taşınmak üzere tasarlanmış bir nükleer bombadır. © US Department of Defense

Nükleer misyona dahil olan kuvvetler kendilerine özel nitelikleri zayıflatılmaksızın açıkça ve düzenli olarak tatbikatlara katılmalıdır. Yine İttifak’ın tartışmasız bütünlüğünü göstermek için, bu tür tatbikatlar sadece nükleer silah veya Çift Yetenekli Uçak sahibi devletleri değil nükleer silahı olmayan diğer müttefikleri de kapsamalıdır. Potansiyel düşmanları şüphede bırakmak amacıyla bu tatbikatlarda net bir nükleer eşik belirlenmemelidir. Ancak nükleer tatbikatların konvansiyonel tatbikatlarla bütünleşmelerinde bir risk unsuru da mevcuttur: Öncelikle, böyle bir bütünleşmede beklenenden daha önce sınanabilecek bir “kırmızı hat” ortaya çıkabilir. İkinci olarak böyle bir bütünleşme on yıllardır nükleer silahların siyasi niteliğini vurgulamış ve katı siyasi kontrol ilkelerine harfiyen uymuş olan nükleer silah sahibi üç müttefikin politikalarına aykırı düşebilir.

Son olarak da nükleer silah sahibi üç müttefikin (Fransa, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri) birbirinden farklı üç değişik duruşa sahip olmaları ve birden çok karar merkezinin bulunması genel olarak NATO’nun caydırıcılığına katkı yapmaktadır – bunun böyle olduğu 1974 NATO Ottawa Zirvesi’nden beri kabul edilmektedir. Genelde aynı noktada birleşen nükleer politikalarına rağmen, Washington, Londra ve Paris arasında nükleer duruş ve doktrinler konusunda nüanslar mevcuttur. Ancak bu nüanslar herhangi bir potansiyel düşmanın kafasında belirsizlikler yaratarak İttifak’ın genel caydırıcılığının güçlendirilmesine katkı sağlarlar. Fransa’nın Nükleer Planlama Grubu dışındaki spesifik pozisyonu hem tarihe geçmiştir hem de her şart altında Fransa Devlet Başkanının nükleer karar verme mekanizması içinde merkezi bir rol sahibi olmasında önemli rol oynamıştır. Ancak Fransa on yıllar boyunca NATO’nun nükleer tartışmalarında merkezi bir rol oynamıştır ve Fransız caydırıcılık unsuru genel olarak İttifak’ın nükleer caydırıcılığına katkı yapmaktadır – ve buna devam edecektir.

Caydırıcılığın ve savunmanın konvansiyonel ve nükleer unsurları

NATO’nun savunma ve caydırıcılık konularındaki duruşu nükleer ve konvansiyonel yeteneklerin uygun bir karışımını içerir fakat ne Rusya’nın ne de NATO üyesi olmayan nükleer silah sahibi herhangi bir devletin yetenek ve politikalarını yansıtmasını gerektirmez. Öngörülebilir gelecekte NATO’nun öncelikli hedefi herhangi bir potansiyel düşmana karşı NATO’nun caydırıcılığını oluşturmaktır. Bu amacın gerçekleştirilmesi için aşağıdaki caydırıcılık şartlarının yerine getirilmesi gerekir.

Eylül 2014 tarihli Wales Zirvesinde başlatılan girişimlerin ardından Avrupa’da dokuz NATO üyesi devletin karargah personeli İtifak’ın hazırlıklı olma durumunu sınamak için ülkelerinin Nisan 2015’te yapılan Noble Jump tatbikatı sırasında NATO’nun alarm emirlerine nasıl tepki verdiğini sınamaktalar. © NATO
)

Eylül 2014 tarihli Wales Zirvesinde başlatılan girişimlerin ardından Avrupa’da dokuz NATO üyesi devletin karargah personeli İtifak’ın hazırlıklı olma durumunu sınamak için ülkelerinin Nisan 2015’te yapılan Noble Jump tatbikatı sırasında NATO’nun alarm emirlerine nasıl tepki verdiğini sınamaktalar. © NATO

Wales’te alınan kararlar doğrultusunda NATO’nun hazırlıklı olma durumu pekiştirilmeli ve örneğin “Girilemeyen Bölge” (A2/AD) (Anti-Access/Area Denial) tehditleri gibi ortaya çıkan herhangi bir konvansiyonel açık derhal ele alınmalıdır. Soğuk Savaş döneminde Varşova Paktı’nı bir NATO Müttefikine yapılacak saldırının İttifak’a yapılmış bir saldırı olacağına ikna etmekte “tuzak teli” (trip-wire) tabir edilen basit strateji önemli rol oynamıştı. Bunun için en kuzeydeki bölgelerden Akdeniz sahillerine kadar güçlü bir konvansiyonel savunma sistemi veya tamamen nükleer silahlara bel bağlanması gerekmiyordu; İttifak’ın askeri ve siyasi inanılırlığı üzerinde odaklanılıyordu.

NATO nükleer silahların İttifak’ın caydırıcılık ve savunmasında oynadığı rol konusunda daha açık ve direkt olmalıdır. Soğuk Savaş sona erdiğinden beri zirve bildirileri ve stratejik kavramlar gibi çeşitli belgelerde İttifak caydırıcılık konusunda – özellikle caydırıcılığın nükleer unsuru konusunda — her zaman yumuşak bir dil kullanmaktadır. Bu tutumun İttifak’ın caydırıcılığı üzerinde olumsuz bir etkisi olmuş, konuyu üstü kapalı, belirsiz bir hale getirmiştir. İttifak’ın duruşu gözden geçiriliyor olmasa bile mesajların açık ve net olması potansiyel düşmanların İttifak’ın kararlılığından şüphe etmemeleri açısından önemlidir.

Nükleer stratejist Hermann Kahn’ın dediği gibi, “kararlılık göstermenin en iyi yolu bazen sadece kararlı olmaktır.” Bu açıdan bakıldığında ilk hedef herhangi bir düşmanın aklında bir NATO Müttefikine yapılacak bir saldırının derhal tepki göreceği, İttifak’ın tüm askeri yetenekleriyle düşmana karşı kaçınılmaz bir saldırı başlatacağı konusunda şüpheye yer bırakmamaktır. Bu hedefe ulaşmak için gereken kararlılığın gösterilmesinin anahtarı İttifak’ın siyasal bütünlüğüdür. Genel Sekreter’in Münih konuşmasında söylediği gibi, “Caydırıcılık kararlılıkla başlar. Kararlılığı sadece hissetmek yeterli değildir; göstermek de gerekir.” Bu sözler hem konvansiyonel hem nükleer alanda geçerlidir.


NATO’nun önündeki adımlar nelerdir?b]

Konvansiyonel ve nükleer yetenekler, alanları farklı olsa da siyasal açıdan birbirleriyle bağlantılıdır ve sağlam bir caydırıcı unsura katkıları vardır. Yukarıda ortaya atılan noktalardan bazı politika önerileri çıkarılabilir ve umarız ki bunlar Varşova Zirvesinde uygulamaya konur.

Füze savunması da dahil olmak üzere sağlam bir dizi konvansiyonel yetenek NATO’nun caydırıcılık ve savunma duruşu açısından çok önemlidir.© NATO
)

Füze savunması da dahil olmak üzere sağlam bir dizi konvansiyonel yetenek NATO’nun caydırıcılık ve savunma duruşu açısından çok önemlidir.© NATO

Nükleer yeteneklere gereğinden fazla bel bağlamanın siyasal inanılırlığı sorgulanabileceği için sağlam bir dizi konvansiyonel yetenek (füze savunması da dahil) NATO’nun caydırıcılığı ve savunması açısından çok önemlidir. Konvansiyonel yeteneklerdeki boşlukları ele almak ve Wales’de başlatılan savunma harcamalarını destekleme konusundaki çabaları ısrarla sürdürmek, NATO’nun caydırıcılık unsurunun inanılırlığının yeniden canlandırılmasında büyük bir rol oynayacaktır. Sadece nükleer yeteneklere güvenmek yeterli değildir zira potansiyel düşmanlar İttifak’ın nükleer silahlar konusundaki kararlılığını sorgulayabilirler. Ancak nükleer caydırıcılık potansiyel düşmanların bir tırmanmayı yönetmelerine imkan vermemek konusunda önemli bir rol oynar.
NATO’nun kararlılığının daha fazla denenmemesi açısından İttifak’ın caydırıcılık konusundaki politikaları ve kamusal belgelerindeki mesajların çok açık olmasında yarar vardır. Yeni stratejik ortamda zayıf veya belirsiz mesajlara yer yoktur.
İttifak içinde nükleer silahlar konusundaki tartışmaları teşvik etmek çok önemlidir zira bir yandan nükleer kültürün kaybolması bir yandan da birçok müttefiğin tecrübelerinin sınırlı olması, potansiyel düşmanların aksine, dengesizlik yaratır. Siyasal düzeyde bu tür uygulamalar gelecekte çıkabilecek krizlerin yönetimi açısından önemlidir.
Potansiyel düşmanların zaman zaman benimsedikleri “gerilimi tırmandırma politikalarının” aksine, nükleer silahların caydırıcı niteliği ve bunların son çare oldukları vurgulanabilir. NATO ayrıca tüm Müttefiklerinin nükleer silahlarla ilgili olanlar da dahil olmak üzere tüm uluslararası yükümlülüklerine ve taahhütlerine bağlı olduklarının altını çizmelidir.
Nükleer silahların işin içine sokulmasının krizin niteliğini tamamen değiştireceği konusunda açık ikazlar yapılmalıdır.

NATO, potansiyel düşmanları İttifak’ın kararlılığını denemekten vaz geçirecek nitelikte, benzeri olmayan konvansiyonel ve nükleer yeteneklere sahiptir—bunlarda gereken uyarlamaların yapıldığını varsayarsak. İttifak’ın bir saldırı karşısında kararlı bir biçimde harekete geçme yeteneğine sahip olduğunun ve de harekete geçeceğinin tartışmasız biçimde kabul edilmesini yeniden sağlamak açısından caydırıcılık ve savunma konusundaki stratejik iletişim önemlidir.

NATO on yıllardır Avrupa-Atlantik bölgesinde barış ve istikrar sağlamaktadır. Nükleer caydırıcılık bu konuda önemli bir rol oynamıştır ve oynamaya devam etmektedir. Savunma ve caydırıcılık pozisyonunun gerektirdiği yeteneklerin tümüne yapılacak yatırım 21. yüzyılda bu amaca ulaşmak için ödenecek küçük bir bedelidir.