Afgan savunma ve güvenlik güçleri önemli sorunlarla karşıyalar: organize suç grupları, uluslararası teröristler ve bazı komşu ülkelerden koşulsuz destek alan ve son derece iyi teçhizata sahip gerilla savaşçılarından oluşan isyancılarla savaşmak zorundalar. El-Kaide, sözde İslam Devleti ve Haqqani Teşkilatı gibi terörist gruplara karşı yürütülen savaşta hep ön saflarda çarpışıyorlar. Ayrıca, Afganistan Devlet Başkanı Mohammad Ashraf Ghani’nin de sık sık dile getirdiği gibi, Afganistan 14 yıldır Pakistan ile resmen ilan edilmemiş bir savaşı sürdürmekte. Ve, ülkenin Hindistan ve Pakistan gibi iki nükleer gücün uzaktan yönettikleri savaşın mekânı olduğu düşünülüyor.

Uluslararası toplumun Afganistan kendi ayakları üzerinde durabilecek hale gelinceye kadar ülkenin silahlı kuvvetlerinin kapasitesinin geliştirmeye ve gerekli maddi desteği vermeye devam etmesi şarttır. Bu destek Afganistan için hayati önem taşımaktadır ama aynı zamanda uluslararası ortakların da çıkarınadır.

Gurur kaynağı bir ordu yok oldu

Afganistan silahlı çatışmalara yabancı değildir; üç bin yıldır sivil, bölgesel veya bölgeler arası savaşlardan nasibini almıştır. Tarihinin büyük bir bölümünde ülkenin güvenliği ve savunmasından milis kuvvetleri sorumluydu; ancak 10. yüzyılda, Gazne İmparatorluğu döneminde, kendi ordusunu kurmaya başlamıştır.

1980’lerde Afganistan’ın küçük ama güçlü bir ordusu vardı. Dört yanı kara ile çevrili ve dağlık bir arazide kurulu olan bu devletin ordusu nakliye, keşif, ve yakın hava desteği için ağırlıklı olarak 400 kadar uçağı olan (240 civarında sabit kanatlı savaş uçağı, 150 helikopter, belki kırk kadar nakliye uçağı dahil) hava kuvvetlerine dayanıyordu.

İsyancılarla savaşan Afgan güvenlik güçleri Baghlan eyaletinde bir tepede mevzileniyorlar, Mart 2016. ©REUTERS
)

İsyancılarla savaşan Afgan güvenlik güçleri Baghlan eyaletinde bir tepede mevzileniyorlar, Mart 2016. ©REUTERS

Ülkenin gurur kaynağı havacılık tarihinin simgesi olan Abdul Ahad Mohamand uzaya gitmiş ilk Afgan ve ilk Müslümandır. Abdul Ahad Mohamand 1988 yılında Soyuz TM-6 ekibinin bir üyesi olarak uzaya gitmiş ve “Intercosmos” uzay programında Araştırma Kozmonotu olarak Mir Uzay İstasyonunda 9 gün kalmıştır.

Ancak 9 Eylül terörist saldırılarının ardından uluslararası toplumun Afganistan’a müdahale etmesinden çok daha önce, ülkede on yıllarca yaşanmış savaşlar ve iç çatışmalardan dolayı bütün bu başarılar unutulmuş ve askeri varlıkların çoğu yağmalanmış veya tahrip edilmişti.

Sıfırdan başlamak

Ağustos 2013’te NATO, Birleşmiş Milletlerin kararıyla Uluslararası Güvenlik Yardımı Gücünün (ISAF) komutasını aldı. Bundan sonraki on yıl süresince Afganistan’ın ulusal güvenlik ve savunma güçlerini oluşturmak ISAF misyonunun önemli bir parçasını oluşturdu.

Bu da işe sıfırdan başlamak anlamına geliyordu. Afganistan’ın askeri varlıkları zaten tahrip edilmişti. Ayrıca, BM başkanlığında yürütülen Silahsızlanma, Askerin Terhisi ve Yeniden Entegrasyonu programı doğrultusunda 100,000 kadar mücahit ve daha önceki komünist rejime mensup subaylar silahtan arındırıldı ve bunların birçoğuna tekrar Afgan güvenlik güçlerinde hizmet etmeleri için izin verilmedi.

Zamanla görüldü ki, milis gruplarını silahtan arındırmak ve profesyonel subayları dışarıda bırakmak - ISAF’ın merkezȋ güvenlik ve yönetişim stratejisinin yanısıra - Taliban ve teröristlerin Afganistan’ın kırsal kesimlerinde tekrar ortaya çıkmalarına ve örgütlenmelerine olanak sağladı.

2013 Ağustos ayı başlarında, NATO’nun Afganistan’daki uluslararası barışı koruma kuvvetinin komutasını almaya hazırlanırken, bir Afgan kadını Kabil’de barışı koruma kuvvetinin başkentin dışına yayılmasını isteyen bir posterin önünden geçiyor. ©REUTERS
)

2013 Ağustos ayı başlarında, NATO’nun Afganistan’daki uluslararası barışı koruma kuvvetinin komutasını almaya hazırlanırken, bir Afgan kadını Kabil’de barışı koruma kuvvetinin başkentin dışına yayılmasını isteyen bir posterin önünden geçiyor. ©REUTERS

Bu arada direniş ve kayıplar artıyordu. Nihayet, 2009’da, General Stanley McChrystal’ın komutasındaki ISAF isyancılara karşı bir strateji geliştirdi. Afganistan’ın ülkesini savunabilecek duruma gelmesi için güvenlik güçlerinin oluşturulması ve eğitilmesi gereği üzerinde odaklanan bu strateji aynı zamanda Taliban’ı geri püskürtmek için daha fazla ISAF askerine ihtiyaç olduğuna da işaret ediyordu.

ISAF Aralık 2014’te, ülkenin güvenliğini aşamalı olarak Afgan yetkililere devrederek misyonunu tamamladığında Afganistan 352,000 civarında iyi eğitilmiş asker ve polis gücüne sahip olmuştu ki bu büyük bir başarıydı. ISAF ayrıca demokrasinin kök salması, kurumlar ve altyapının yeniden kurulması, binlerce okulun yeniden açılması, özgür basının gelişmesi ve ülkenin uluslararası arenada tekrar tanınması için gereken güvenlik ortamını sağlayarak Afganistan için hayati önem taşıyan birçok çalışmaya da destek verdi.

Liderlik eksikliği

Tabii ki ISAF misyonu sona erdiğinde isyancılar tamamen bastırılmamıştı. Afganistan’daki güvensiz ortam ve istikrarsızlık halen büyük bir sorun olmaya devam etmektedir ve ulusal güvenlik güçlerinin gerek maddi gerek kapasite geliştirme açısından uzun vadeli desteğe ihtiyacı vardır.
Afgan güvenlik sektörü nicelik açısından büyük yol kat etmiştir ancak artık nitelikli ve ayrıntılı bir güvenlik sektörü reformu yapılması zamanı da gelmiştir. Afgan güvenlik güçlerinin her kademesinde güçlü bir siyasi ve askeri liderlik eksikliğinin yanı sıra bir hibrid savaş yürütebilmek için gereken kaynakların yetersiz olduğu da eksikliği görülmektedir. 2014 yılının ortalarından beri savunma bakanlığı pozisyonu doldurulamamıştır. Ayrıca içişleri bakanlığının reformu da gecikmiştir.

Yine de, Afgan kuvvetleri teröristler ve isyancılara karşı yürüttükleri savaşta ne kadar güçlü savaşçılar olduklarını göstermişlerdir. Bu kuvvetler, güvenlik sorumluluğun Afganistan’a devredilmesinden sonra iç savaş çıkacağı tahminlerinin tam tersine ülkelerini beklentilerin çok üstünde, cesaret ve şerefle savunmaktadırlar.

Afgan Ulusal Ordusu askerleri Kasım 2014’te Kabil’deki bir askeri üsde yapılan bir tatbikata katıldılar. ©REUTERS
)

Afgan Ulusal Ordusu askerleri Kasım 2014’te Kabil’deki bir askeri üsde yapılan bir tatbikata katıldılar. ©REUTERS

Artık üzerinde durulması gereken nokta okumuş, profesyonel, ve iyi eğitim almış astsubaylar yetiştirmek olmalıdır. Güvenlikle ilgili bakanlıklarda liderlik olgusunun geliştirilmesi, cinsiyet eşitliği ve hesap verebilirlik mekanizmalarına öncelik verilmelidir. Afganistan, savunma ve güvenlik güçlerindeki eski neslin yerini alabilmeleri için genç subaylar ve askerlerin kapasitelerini de geliştirmelidir. Ayrıca, polis gücünü modernleştirme ve kolluk gücü ile askeri kuvvetler arasındaki farkı daha profesyonel bir şekilde belirleme zamanı da gelmiştir.

Can ve Mal

Afganistan’daki masraflı, kanlı ve uzun yıllar süren savaş, bağış yapan ülkelerdeki vergi mükelleflerini ve asker gücüyle katkıda bulunan ülkeleri bunaltmıştır. Savaşın uluslararası koalisyona maliyetinin ne olduğu ile ilgili tam bir rakam vermek güçtür. Ancak 2002 yılından beri Amerika Birleşik Devletleri Afganistan’a destek olmak ve yeniden yapılanmasına yardım etmek için tek başına 113 milyar dolar harcamıştır. İnsani açıdan da maliyet çok yüksek olmuştur: 2016 Şubat sonu itibariyle 3515 koalisyon üyesi ve on binlerce Afgan güvenlik gücü mensubu ve sivil hayatını kaybetmiştir.

Buna rağmen NATO ve uluslararası toplumun büyük bölümü Afganistan bir on sene daha destekleme taahhüdünde bulunmuşlardır. Ocak 2015’te NATO ve ortakları eğitmek, tavsiyelerde bulunmak ve yardım etmek amacıyla yeni bir misyon (“Resolute Support”) başlattılar. Afganistan ile olan “Enduring Partnership” programı vasıtasıyla İttifak ile yürütülen geniş işbirliği de geliştirilmektedir. Ayrıca, ABD ve Afganistan uzun vadeli bir ortaklık çerçevesi ve ikili güvenlik anlaşması üzerinde anlaşmaya varmışlardır.

Amerikalı bir deniz piyadesi 2009'da Helmand Eyaletinde hayatını kaybeden arkadaşına veda ediyor.
)

Amerikalı bir deniz piyadesi 2009'da Helmand Eyaletinde hayatını kaybeden arkadaşına veda ediyor.

NATO ve ortakları 2012’de yapılan Chicago Zirvesinde Afgan kuvvetlerine 2017 sonuna kadar mali destek vermeye devam etme taahhüdünde bulundular. Halen de bu desteği 2020’ye kadar sürdürme yolları üzerinde çalışıyorlar. 2007 yılından beri NATO Müttefikleri ve ortakları NATO-Afgan Ulusal Ordusu Vakıf Fonu’na yılda 340 milyon dolar bağışlamaktadırlar.

Afganistan’ın ortakları bu ülkenin tekrar ayakları üzerinde durmasına yardımcı olmak amacıyla yaptıkları “can ve mal” yatırımlarının yararlı olmasını garanti etmek istiyorlar. Uzlaşma ve bir barış anlaşması bir savaş sonunda kalıcı bir anlaşmaya varılana kadar olabilecek en iyi seçeneklerdendir. Ancak kötüleşen güvenlik ortamı ve giderek artan terör tehditleri NATO Müttefikleri ve ortaklarının Afganistan’daki angajmanlarını sürdürmelerini gerektirmektedir.

Ayrıca bu bağlantıyı sürdürmek stratejik açıdan çıkarlarınadır.
.

Stratejik bir seçim

Çin, Pakistan, İran ve Orta Asya ülkeleri tarafından çevrelenen ve denize kıyısı olmayan bir kara ülkesi olan Afganistan’ın jeostratejik ve jeopolitik önemi vardır. Afganistan bu bölgede Amerika Birleşik Devletleri ve NATO Müttefiklerine sınırlarını açan tek ülkedir. Afganistan ve Pakistan arasında yer alan Hayber Geçidi çok eskiden beri önemli ticaret yollarından ve stratejik önem taşıyan askeri noktalardan biri olmuştur. Ayrıca İpek Yolu da Afganistan’dan geçmektedir. 4000 mil uzunluğundaki bu tarihi ticaret yolu Hindistan, İran ve Çin medeniyetlerinin kesiştiği kültürel bir dört yol ağzıdır. Afganistan’da yaşanacak istikrarsızlık veya güvensizlik ortamı bölgenin istikrarını bozar ve Müttefikler ve ortakları için tehdit oluşturacak terörist gruplar için verimli bölge haline gelir.

Afganistan ekonomi ve kalkınma açısından da sorunlarla boğuşmaktadır. Ülke doğal gaz, mineraller ve petrol gibi doğal kaynaklar açısından zengindir (bazı tahminlere değeri bir trilyon dolardan fazla). Ancak güvensizlik ortamı ve savaş bu kaynakların çıkarılıp yararlanılması olanağını kısıtlamıştır. Afganistan bugün dünyadaki en fakir ülkelerden biri konumundadır. Güvensizlik ortamının ve ekonomik fırsatların azlığı birçok Afgan vatandaşının ülkeden kaçmasına neden olmuştur. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği bürosuna göre 2015 yılında Avrupa’ya gelen bir milyon göçmen ve mültecinin dörtte birinden fazlasını Afganlılar (Suriyelilerden sonra) oluşturuyordu. Afganistan’ın ülkede barış ortamı oluşturmasına ve ekonomisini büyütmesine yardımcı olunması Afganistan açısından beyin göçü, Avrupa Birliği açısından ise istikrarın bozma riskini taşıyan bu mülteci akışını önleyebilir.

Mart 2016’da Yunan Sahil Koruma tarafından denizden kurtarılarak Yunanistan’ın Lesbos Adasına getirilen bir Afgan göçmeni oğluna sarılıyor. ©REUTERS
)

Mart 2016’da Yunan Sahil Koruma tarafından denizden kurtarılarak Yunanistan’ın Lesbos Adasına getirilen bir Afgan göçmeni oğluna sarılıyor. ©REUTERS

Sonuç olarak, Afganistan’ın kalkınması ve güvenlik güçlerinin geliştirilmesi için yapılan yatırımları devam ettirmek önemlidir. Çok yakında 2017 yılına gireceğiz. NATO liderliğindeki “Resolute Support” misyonu için ülkeden bir çıkış tarihi belirlemek Afgan güvenlik güçlerinin sorumluluğu devralmasına yardımcı olabilir ama aynı zamanda Taliban’ın “saatler sizin elinizde olabilir ama zaman bizim elimizde” söylemini de destekler. NATO’nun Varşova’da yapılacak olan 2016 zirve toplantısı NATO ve ortakları açısından Afgan güvenlik sektörünün gelişmesi amacıyla verdikleri uzun vadeli taahhüdü yenilemeleri için bir fırsat olabilir. Bu hem Müttefikler hem de Afganistan’ın çıkarına olacaktır.