Dönüşüm Gündeminin İleriye Taşınması
Daha politik bir İttifak
- Turkish
- Bulgarian
- Czech
- Danish
- German
- Greek
- English
- Spanish
- Estonian
- French
- Hungarian
- Icelandic
- Italian
- Lithuanian
- Latvian
- Dutch
- Polish
- Romanian
- Russian
- Slovenian
- Ukrainian
Mark Joyce, Jaap de Hoop Scheffer’in Genel Sekreter olarak Lord Robertson’un yerine gelmesinden beri NATO’da dönüşümün nasıl ilerlediğini inceliyor.
Genel Sekreter’den çağrı: NATO Genel Sekreteri Jaap de Hoop Scheffer İttifak’ın uluslararası güvenlik ortamını ortak stratejik çıkarlar ve değerler ile aynı paralele getirmesini istedi.
Jaap de Hoop Scheffer NATO’nunbaşına geçtiğinden beri kendisinden önceki Genel Sekreter LordRobertson tarafından başlatılan dönüşümle ilgili reformları ileritaşımış ve geliştirmiştir. NATO Mukabele Gücü’nü 2006 yılına kadartam operasyonel yeteneklerini tamamlayacak doğrultuda tutmuş, birtaraftan da İttifak üyelerini 2002 Prag Zirvesi’nde savunmayatırımı konusunda yaptıkları vaatleri tutmaya ikna etmeye çalışmakgibi gösterişsiz, ve zaman zaman sinir bozucu bir işi sürdürmüştür.NATO’nun Afganistan’daki varlığını takviye etmiş, Müttefiklerioradaki Uluslararası Güvenlik Yardım Gücü’nü (ISAF) zorunlu bir yükolarak görmek yerine dönüşüm konusunda bir katalizör olarakbenimsemeye teşvik etmiştir. Ayrıca NATO’nun Irak’taki en son “alandışı” operasyonu konusunda da sesini duyurmuştur.
De Hoop Scheffer beklendiği gibi bu görevindeki 15 ayın sonundaselefinin bıraktığı mirasın bekçiliğini yapmanın ötesine geçmiştir.Nitekim, bu kısa görev süresi içinde dönüşüm projesi ikinci aşamayageçmiş, ve bu aşamada yeteneklerde yapılan reformlara NATO’nunkendisini dönüşümün temel mekanı konumuna getirme çabaları daeklenmiştir.
Daha en baştan itibaren NATO’nun dönüşümü, örgütün hem savunmaamaçlı bir askeri ittifak, hem de proaktif bir politik örgüt olarakoynadığı ikili rolü yansıtan, iki boyutlu bir süreç olarakgörülmüştür. Ancak son aylara kadar NATO’nun politik çalışmalarısürekli olarak askeri reformlarının gölgesinde kalmıştır.
Bunun sebeplerinden bazıları gayet açıktır. NATO Mukabele Gücü’nünbaşlatılması veya ABD’de Norfolk, Virginia’da yeni bir DönüşümKomutanlığı açılması gibi askeri dönüşümün mihenk taşları olangelişmeler, İttifak’ın siyasi programlarının sonuçlarından çok dahakolayca ölçülebilir ve değerlendirilebilir. NATO’nun üye sayısınınartması politik başarının bir ölçüsü olabilir, fakat Doğu Avrupa,Kafkaslar, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’ya ulaşma programlarınınetkisini ölçmek mümkün değildir. Şüphesiz NATO’nun politikçalışmalarının pek göze çarpmamasının belirli komşu ülkelerarasında galibiyet veya düşmanlık duyguları beslenmesini önlemeyeçalışan İttifak diplomatlarına yardımcı olduğu dönemler deolmuştur.
De Hoop Scheffer Genel Sekreter olarak göreve geldiğinden beriNATO’nun askeri dönüşümünü daha geniş bir politik gündemeyerleştirmenin önemini tekrar tekrar belirtmiştir. Genel Sekreter,Doğu Avrupa ve Balkanlar’daki “yakın dış ülkeler” ile kurulmuşortaklıklara ilaveten Orta Doğu ve Orta Asya’da güvenliğe yapılankatkının daha dinamik hale getirilmesini, ve Çin, Japonya veHindistan gibi global güçlerle ortaklıkların pekiştirilmesinisavunmuştur. Ayrıca İttifak’ın yeni proaktif konumu bağlamındaNATO’nun Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler ile ilişkilerininayrıntılı olarak gözden geçirilmesini teşvik etmiştir. Daha birkaçyıl önce bir NATO Genel Sekreteri’nden asla duyulamayacak olan birdille İttifak’ı faal olarak uluslararası güvenlik ortamını ortakstratejik çıkarlar ve değerler doğrultusunda şekillendirmeye davetetmiştir.
Daha politik bir İttifak
İttifak’ın dönüşüm geçirmiş, kararlı politik stratejisi konusundatekrarlanan bu çağrı kısmen dış gelişmelere bir cevaptır. Irakkonusundaki anlaşmazlıklardan kaynaklanan kriz havasına rağmen,Amerika ve Avrupa’nın geniş stratejik önceliklerinde bir süredirbir yakınlaşma görülmektedir. Avrupa Birliği’nin Aralık 2003’teyayınladığı güvenlik konusundaki beyaz kitap Daha İyi BirDünyada Güvenli Bir Avrupa, terörizm tehditleri, KİS’lerinyayılması, bölgesel çatışmalar, ve başarısız ülkeler konusundaAvrupa’nın daha aktif bir yaklaşıma sahip olması gerektiğini iddiaetmektedir. Belge, transatlantik endişelerin sorumlusu olaraknitelenen Bush yönetiminin 2002 yılında yayınladığı UlusalGüvenlik Doktrini’ne çok benzeyen bir üslupla yazılmıştır.Bunu takip eden aylarda Fransa, Almanya ve Birleşik Krallık, Iranile bozuk giden görüşmeleri yeniden başlattılar, bir yandan da Çinile aralarındaki ilişkileri yeniden geliştirme sürecine girdiler.Bu girişimler bir düzeyde yeni transatlantik gerginliklere yolaçtıysa da, Avrupa’nın stratejik krizleri önceden davranarakgirişilecek bir angajmanla önleme arzusunun giderek arttığının dabir kanıtıdır. Avrupalılar “özgürlük konusunda ileri strateji” gibigörkemli terminolojiden rahatsız olabilirler; ancak kendiuluslararası politik stratejileri de yanılgıya yer bırakmayacakşekilde dönüşüm içindedir.
Bu trend ABD Dışişleri Bankı Condoleeza Rice ve Başkan George F.Bush’un Şubat ayında Avrupa’yı ziyaretleri sırasında gayetbelirgindi. Bir yıl önce Bush yönetimi özgürlük ve demokrasiamaçlarını geliştirmek için bir mücadele yapılması için çağrıdabulunsaydı, Avrupa başkentlerinde açıkça alay konusu olurdu. Ancakbu defa bu çağrı 11 Eylül’den beri görülmemiş bir samimiyetlekarşılandı. Açıkçası, bir devlet başkanının dikkatle planlanmışresmi ziyareti biraz şüpheyle karşılanmalıdır. Ancak hem Bushyönetiminin hem de bu yönetimin Avrupalı eleştirmenlerininkutuplaşma eğilimlerini bir kenara bırakıp iki tarafın dönüşümleilgili vizyonları arasında ortak noktalar bulmaya çalışır olmalarıyüreklendirici işaretlerdir.
NATO’da dönüşümsel bir politik stratejinin ana hatları uzunsüredir İttifak’ın askeri reformlarında üstü kapalı olarakmevcuttu. Statik, savunmaya dayanan bir konumdan daha çevik,kolayca konuşlandırılabilir, seferi kuvvetlere geçiş, İttifak’ıngelecekte tehditlerle kaynağında yüzleşmek için sınırlarının dışınaçıkacağının habercisidir. Afganistan’daki ISAF misyonu NATOkuvvetlerinin gelecekte karşılaşabilecekleri bazı yeni sorunlarıortaya çıkarmış, ve devam etmekte olan yetenek reformları üzerindebir katalizör görevi görmüştür. Ancak bu misyonun önemi bile enbaşta NATO’nun geleneksel savunmaya yönelik stratejisinin hayliyaratıcı bir yorumu ile kanıtlanabilmiştir. ISAF temelde NATO’nun12 Eylül 2001 tarihinde 5. Maddeyi yürürlüğe koymasının birazgecikmiş bir sonucu idi, ve misyon 11 Eylül’de Avrupa-Atlantiktopraklarına vurulan darbenin sorumlusu olan terörist üssününyeniden ortaya çıkmasını engelleyecek araç olarak gösterilmişti.ISAF’ın sorumluluğunun NATO tarafından üstlenmesinden sonraki ikiyıl içinde transatlantik stratejik görüşmelerin rengi dikkatçekecek kadar değişmiş ve Avrupalılar artık önleyici, dönüşümselbir uluslararası angajmanın kendi versiyonlarını ifade etmeyebaşlamışlardır. Bunun sonucunda NATO bu ortak stratejik faaliyetiyönlendirecek temel araç konumuna gelme fırsatına sahipolmuştur.
Dönüşümsel bir politik stratejini anahatları uzun süredir İttifak’ın askeri reformlarındamevcuttu.
Tamamen farklı bazı dış eğilimler NATO’nundevam eden askeri dönüşümüne yeni bir ivme kazandırmıştır. LordRobertson yönetiminde kaydedilen tüm ilerlemelere rağmen NATO’nunAvrupalı üyelerinin çoğunun hem “dönüşüm” terimi, hem de bu terimidestekleyen ilkeler konusunda şüphe duydukları kesindir. Şüpheciülkeler için dönüşüm sermaye gerektiren, bilgisayar ağına dayanan,çok pahalı ve temelde ABD tarzı askeri reform anlamına gelir, ve buülkelerden böyle bir dönüşümü istemelerini beklemek gerçekçi olmaz.Birçoğu daha da kötümser bir görüşle dönüşümü Avrupa pazarlarınıngizlice ABD savunma ihraç mallarına açılması konusunda bir çabaolarak algılamışlardır.
Dönüşüm konusunda NATO açısından en zarar verici eleştiri,dönüşümün yakışıksız ve siyasi açıdan istenmeyen bir askeriişbölümünü kurumsallaştırmayı amaçladığı yönündeki ifadelerdir. Bugörüşe göre Afganistan ve Kosova, Amerika’nın öldürme ve yıkmaişini tamamladıktan sonra Avrupalıların barışı koruma, istikrar veyeniden imar görevlerini üstlendiği bir operasyonel modeloluşturmuştu. Dönüşüme yapılacak yatırım eğer Avrupalılara sadeceAmerikalıların verdiği bir partiden sonra bulaşıkları yıkama işinibırakıyorsa, Avrupalıların bu yatırımı yapmak istememelerineşaşırmamak gerektiği de ileri sürülmektedir.
Irak’ın Etkisi
Irak’ta yaşananlar, çarpışma ve çarpışma sonrası faaliyetlerkonusundaki basit ikilemi, ve onunla beraber istikrar, yeniden imarve barışı koruma faaliyetlerinin zayıflara ait olduğu görüşünü deyıkmıştır. Asimetrik yöntemler kullanan teröristler ve asilerçatışma sonrası aşamasını konvansiyonel muharebeden çok daha yoğunve pahalı bir olaya çevirdiler. Nitekim, muharebede yoğun birmuharebe aşamasından düşük yoğunluktaki çatışma sonrası aşamayadoğrusal geçiş kavramı ortadan kalktı. Koalisyon kuvvetleri,yoğunluk derecesi ve hatta düşmanların vasıfları ve amaçlarınındevamlı olarak değiştiği bir duruma uyum sağlamak zorundakaldılar.
Bu deneyimlerin ABD kuvvet dönüşümünün mimarları üzerinde büyüketkisi oldu; konvansiyonel olmayan tehditlerle mücadele etmeninkonvansiyonel savaşta ezici üstünlük sağlamayı zorlaştırdığınıfarkına varmalarını sağladı. Bu bilinç henüz Savunma Bakanlığı’nınharcama önceliklerini baştan aşağıya yeniden düzenlemesine yetecekdüzeye erişemediyse de, “nizami olmayan savaş”ın ABD savunmaplanlamasında ikincil konu olmaktan en öncelikli konu halinegeldiğine dair belirtiler var.2006 yılı Dört Yıllık Savunmaİncelemesi, mevcut ve planlanan savunma platformlarınınkonvansiyonel olmayan tehditlere karşı girişilen operasyonlardakiyararlarını ve eksikliklerini bugüne kadar yapılmadığı kadarsistemli bir şekilde gözden geçirmekte. Bu arada ABD kuvvetdönüşümünün arkasındaki entelektüel güçlerden biri olan BirleşikKuvvetler Komutanlığı da düzensiz tehditler kapsamında operasyonelkavram ve doktrinlerin baştan sona incelenmesini üstlenmiş durumda.Bu çalışma da büyük olasılıkla bilgisayar ağı merkezli dönüşümünaskeri işgücü ihtiyacını önemli ölçüde azaltarak askeri “etki”sağlanmasını kolaylaştıracağı varsayımını daha da zayıflatacaktır.Aynı zamanda ABD askeriyesinin sivil ajanslarla, ve en önemlisi demüttefiklerle etkileşimine daha yaratıcı bir yaklaşım getirmesinigerektirecektir.
Amerikan kuvvet dönüşümünün odak noktasının değişmesi uzun süredirvar olan anlamlı transatlantik değişim için daha uygun şartlargetirir. Nizami olmayan savaşın yeniden vurgulanması—istikrar,yeniden yapılanma ve barışı destekleme görevlerini içeren birkategori—ABD kuvvet dönüşümünü Avrupalıların kendilerini rahathissettikleri ve gerçekçi olarak katkıda bulunabilecekleri birvizyona daha yaklaştırmaktadır. Müttefiklerle etkileşimi vebirlikte çalışabilirliği geliştirme konusuna karşı gösterilen ilgiNATO’nun Amerika’nın gözündeki şöhretini güçlendirmesi için açıkbir fırsattır.
İttifak’ın askeri planlamacıları bunu anlamışlar ve NATO’yu kuvvetdönüşümü konusunda transatlantik fikir alışverişinin merkeziyapmışlardır. Örneğin, Müttefik Dönüşüm Komutanlığı dönüştürülmüşbir operasyonel ortamda sivil-asker etkileşimi konusunda Amerikalıve Avrupalıların fikirlerinin alış verişi ve sentezi için bir araçteşkil etmektedir. Bu arada NATO Mukabele Gücü yakında bu yenioperasyonel kavramların kullanılabileceği dönüştürülmüş bir askerivarlık sağlayacaktır.
Geniş dönüşüm akımları NATO’ya politik ve askeri çabalarındayıllardır yapmakta olduğu reformları hızlandırma fırsatı vermiştir.Her iki durumda da kibirli olmaya zaman veya neden yoktur.Avrupa’da uluslararası stratejide dönüşüme benzer bir gelişmeninortaya çıkmakta olması cesaret verici olmakla beraber İttifak,şüphecileri Avrupa Birliği’nin yanında oynayacağı yararlı bir rololduğuna ikna etmek durumundadır. Askeri dönüşüm konusunda,ABD’deki değişen akımlar NATO’ya transatlantik dönüşümgörüşmelerinde daha büyük bir eşitlik duygusu oluşturma fırsatısağlar. Ancak adil bir görüşme daha adil bir çaba ile birlikteolmalıdır. Lord Robertson’ın belirttiği gibi, NATO’nun birstratejik varlık olarak değeri sonuçta üç şeye bağlı olacaktır:yetenekler, yetenekler, ve yetenekler.
Mark Joyce Londra’daki Royal UnitedServices Institute’da Transatlantik Programıbaşkanıdır.