Şubat 1988'de İngiltere'nin Portsmouth kentinde tutuklu olarak bomboş bir sorgu odasında oturuyordum. Söylediklerimin hakkımda dava açılması için kullanılabileceği konusunda uyarıldım. Cevaplarım bir deniz polisi tarafından kelimesi kelimesine yazılıyordu. Sonra bu cevaplar imzalamam için sayfa sayfa daktilo edildi. Seks hayatım ve orduda kimleri arkadaşım olarak sayabileceğim konusunda ayrıntılı sorular soruldu.

Daha 22 yaşındaydım ve Kraliyet Donanmasında subay olarak kariyerime henüz başlamıştım. Ancak kendimi yoğun ve son derece kararlı bir soruşturmanın ortasında buldum. Bu soruşturma sonucunda isteğim dışında aileme ve arkadaşlarıma eşcinsel olduğum bildirildi ve işimi, evimi ve üniversitedeki yerimi kaybettim. Hayatım allak bullak olmuş, köklerimden koparılıyordum. Soruşturmadan hemen birkaç gün sonra Londra’nın West End semtinin sessiz bir sokağında eski bir büro halısının içine sığınmıştım; neler olduğunu anlatmamı isteyecekleri için ailemin yanına gitmeye korkuyordum.

1988 yılında Kraliyet Donanmasında subay olarak görev yapan Edmund Hall
)

1988 yılında Kraliyet Donanmasında subay olarak görev yapan Edmund Hall

Çok şaşıracaksınız ama bütün bunlara rağmen benim ifşa olmam ve ordudan ihraç edilmem benzerlerime göre daha az sancılıydı. İlerleyen yıllarda benden çok daha beterini yaşamış düzinelerce erkek ve kadın tanıdım. 1990’larda dahi sırf eşcinsel oldukları için hapse atılmış ordu mensupları ile tanıştım. Askerȋ polis tarafından günlüklerine ve mektuplarına el konulmuş birçok kadın tanıdım; bu olay neredeyse Almanya’dan Hong Kong’a, bütün dünyaya yayılacak lezbiyen soruşturmalarını ateşledi. Bütün bu haksızlıklardan etkilenerek kendimi benim gibi insanlara destek verecek bir örgütün içinde buldum. Örgütün adı “Rank Outsiders” idi. Bu grupla ilk kez Londra’da bir “Onur Yürütüşü” (“Gay Pride”) sırasında tanıştım ve kısa sürede bu faaliyetlere karıştım: bizlerin yaşadığı durumu yaşamakta olanlar için haftada bir yapılan telefon yardım hattında çalışmaya başladım.

Homoseksüellik on yıllar önce kısmen de olsa suç olmaktan çıkarılmış olmasına rağmen, 2000 yılına kadar gey olmak silahlı kuvvetlerde yasa dışı olarak kaldı.  © /The Pink News
)

Homoseksüellik on yıllar önce kısmen de olsa suç olmaktan çıkarılmış olmasına rağmen, 2000 yılına kadar gey olmak silahlı kuvvetlerde yasa dışı olarak kaldı.
© /The Pink News

Rank Outsiders örgütünün başında ordudan ihraç edilmiş eski hemşire Elaine Chambers ve onu gibi ordudan atılan eski bando şefi Robert Ely bulunuyordu. Elaine ve Robert yaşadıkları deneyimleri ordudan ihraç edilmiş eski askerlerin ve benzer felaketler yaşamış kişilerin bir araya gelecekleri anlayışlı ve güvenli bir ortam yaratmaya kanalize etmiş iki harika insandı. Bir insan hapishanedeki gardiyanlar tarafından tuvaletleri diş fırçasıyla temizlemeye ve sonra da o fırçayla dişlerini fırçalamaya mecbur edilen birinin başına gelenleri itiraf edebileceği böyle bir çıkmış noktasını başka nerede bulabilirdi? Bu olay 1994 yılında eşcinsel olduğunu itiraf ettikten sonra hapishaneye gönderilen Kraliyet Hava Kuvvetlerinde genç bir havacı olan Mike’ın başından geçmişti.

Mike hâlâ her gün katlanmak zorunda kaldığı acıları ve aşağılanmayı iliklerinde hissediyor ve bu konuda konuşmakta son derece zorlanıyor. Hayatı, tüm geyler ve lezbiyenleri (bekâret yemini etmiş olanları bile) Birleşik Krallık Silahlı Kuvvetlerinden ihraç eden bir politika nedeniyle paramparça olmuştu. Birleşik Krallık Silahlı Kuvvetleri cinsel ilişkiden imtina edenler için dahi, uyguladığı mutlak dışlama politikasıyla, o zamanların Katolik veya Anglikan kiliselerinden çok daha ayrımcıydı. Hükümet, ordudaki bir lezbiyen veya geyin varlığının bile düzen ve disipline zarar vereceğini iddia ediyordu. Bakanlar gerek parlamentoda gerek çeşitli röportajlarda bekâret yemini etmiş olsa bile bir gey veya lezbiyenin varlığının ordunun savaşma yeteneği üzerinde olumsuz bir etkisi olacağını söylüyorlardı.

Birleşik Krallık Silahlı Kuvvetlerinde hemşire olarak görev yapmış olan Elaine Chambers lezbiyen olduğu için 1980 yılında istifa etmeye mecbur bırakıldı .© Sky / The Pink News
)

Birleşik Krallık Silahlı Kuvvetlerinde hemşire olarak görev yapmış olan Elaine Chambers lezbiyen olduğu için 1980 yılında istifa etmeye mecbur bırakıldı .
© Sky / The Pink News

Faal hizmetten eylemciliğe

Silahlı kuvvetlerden ihraç edilmemden yıllar sonra sadece kızgın olmak yerine politik hayatta aktif hale geldim; Silahlı Kuvvetler Yasal Mücadele Grubunu kuracak konsantrasyon ve enerjiyi buldum. Hayatımın bu aşamasında – ordudan ihraç edildikten beş küsur yıl sonra – gazetecilik alanında yeni bir kariyer bulmuştum ve edindiğim yeni beceriler başlatmış olduğumuz kampanyada etkili ve tanınan bir ses olmama yardımcı oldu. Bir yıl sonra, 1995’te, bir grup avukat ve lobicileri bir araya getirdik ve Strasburg’daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine ulaşan ve emsal teşkil edecek dört davayı bulduk; nihayet 1999’da silahlı kuvvetlerdeki LGBT+ bireylere karşı konan yasağın kaldırılmasında başarılı olduk. 2000 yılının Ocak ayında Birleşik Krallık yasası yeniden düzenlendi ve bunu takip eden yirmi yılda İngiliz gey ve lezbiyenler açısından ordudaki ortam tanınamayacak kadar değişti. Bugün Birleşik Krallık Silahlı Kuvvetlerinde görev yapmakta olan ve cinsel kimliklerini gizlemeyen veya çoktan açıklamış olan birçok ordu mensubu var; hatta bunlardan bazıları onlar daha silahlı kuvvetlere katılmadan önce var olan kimlikliklerine ilişkin yasaktan tamamen habersizler.

1994’teki Onur Yürüyüşüne katılan Edmund Hall başında denizci beresiyle yürüyor.
)

1994’teki Onur Yürüyüşüne katılan Edmund Hall başında denizci beresiyle yürüyor.

Zamanın nasıl hızla aktığının sarsıcı bir örneği olarak yasağın kaldırılmasında Birleşik Krallık Silahlı Kuvvetlerinde hizmetlerinin sonuna gelmiş ve tam bir kariyer yaptıktan sonra ayrılan ordu mensuplarıyla tanışmamı gösterebilirim. Bu kişiler için yazdığım her şeyin askerȋ tarihin üzücü de olsa, ilginç bir parçası olduğunu düşünmek kolaydır: bunlar ne de olsa bugünkü silahlı kuvvetler mensuplarına doğrudan hitap etmeyen ama akademisyenlerin ve tarihçilerin ilgisini çekecek geçmişe ait bir bakış açısıdır. Oysa durum böyle değil.

Bazı NATO Müttefikleri LGBT+ konusunda diğerlerinden daha iyi

1990’larda, LGBT+ hakları için bir kampanya yürüttüğüm sıralarda We Can’t Even March Straight (“Düz Bile Yürüyemiyoruz”) adında bir kitap yazdım. Kitap daha sonraki gelişmeler için bir katalizör vazifesi gördü. The Economist dergisi kitabımı yaz aylarında mutlaka okunması gereken kitaplar listesine almıştı ki bu da belki bu konunun ne kadar dikkat çekici hale geldiğinin bir göstergesiydi. Kitabım için araştırmalar yaparken çeşitli NATO ülkelerini ziyaret ettim ve o ülkelerin silahlı kuvvetlerinin temsilcileri ile yasaları, kuralları ve gey ve lezbiyen ordu mensuplarına yönelik politikaları konusunda görüştüm. Gördüm ki birçok NATO ülkesinde bu tür dışlayıcı politikalar hiç var olmamış. Bazı ülkeler yasakları “iyi düzen ve davranış” gibi her yöne çekilebilecek sözcükler kullanarak uygulamayı tercih etmiş, bazıları ise lezbiyen ve gey meslektaşlarını kendi kuvvetlerine kabul etmeyi seçmiş. Örneğin, Bosna-Hersek'te görev yapmış ve gey olduğunu açıkça belirten Hollandalı denizciler, ve en son Körfez Savaşı’nda başarıyla görev yapmış olan Avustralya Hava ve Kara Kuvvetlerinden gey çavuşlarla tanıştım. Bütün bu bulgular ile aynı yıllarda Körfez Savaşı sırasında hava elektronik uzmanı olarak verdiği hizmetlerden dolayı Körfez Savaşı Madalyası'na layık görülmüş olan Çavuş Simon Ingram'ın Kraliyet Hava Kuvvetlerinden ihraç edilmesi büyük bir tezat oluşturuyordu.

Bu konuda diğer NATO Müttefiklerini Birleşik Krallık politika yapıcıları için birçok açıdan en iyi, veya en azından daha iyi uygulama örnekleri olarak gösteriyordum. 1994’te Savunma Bakanlığı ile yaptığım bir söyleşide bir Birleşik Kralllık ordu sözcüsü bana, belki de şaka yollu olarak, Hollanda Silahlı Kuvvetlerinin sendikaları olduğunu, hafta sonları çalışmadıkları ve bu nedenle de kötü bir örnek olduğunu söylemişti. Bir başka görüşmede Avustralya Kraliyet Hava Kuvvetlerinden bir astsubay, bir değişim programı ile gönderildiği Birleşik Krallık’ta kendi ordusu tarafından tam olarak desteklenerek cinsel kimliğini gizlemeden ve hiçbir sorun olmadan görev yapmış olduğunu anlattı. Bu örneklerle kıyaslandığında Birleşik Krallığın pozisyonunun çok çağdışı ve modern dünyadan ve daha liberal müttefiklerden bir hayli kopuk olduğunu gösterdim.

Yıllar sonra dünyanın ne kadar dramatik bir şekilde tersine döndüğünü görmek ilginç. Artık Birleşik Krallık Silahlı Kuvvetleri birçok NATO ülkesindekiler gibi bugün işgücünde çeşitliliği benimsiyor ve kutluyor; LGBT+ askerî personelini sessizce kabul eden fakat hoş karşılamayan birçok Müttefik ise genellikle hâlâ 30 yıl önce oldukları noktada. Bu ülkelerde eşcinsel olmak, silahlı kuvvetlerde hizmete yasal bir engel değil ama bunu kendinize saklamanız isteniyor. Bu değişiklikler, beni Birleşik Krallık Silahlı Kuvvetlerinin politikalarının lafını esirgemeyen ve en önde gelen eleştirmeni pozisyonundan komutanların bir vakitler “Cesur Yeni Dünya” olarak gördükleri bu durumu dikkat çeken bir şekilde benimsemelerinin bir tür avukatı veya elçisi pozisyonuna geçirdi.

Fikirlerde büyük değişme

Kısa süre önce bir panelde Amiral Sir Alan West (Birinci Deniz Lordu - Kraliyet Deniz Kuvvetlerinde aktif görevde bulunan en yüksek rütbeli subay – ve dört yıldızlı Amiral rütbesindeki Donanma Komutanı) ile birlikte bir konuşma yaptım ve kendisinin LGBT+ silahlı kuvvetler mensuplarına yönelik yasağı sessizce sona erdirmekte ne kadar etkili olduğunu öğrendim. Uzun süre önce eşcinsel olduğu için silahlı kuvvetlerden ihraç edilen birisi olarak, Birleşik Krallığın savaş sonrası en etkileyici askerî lideriyle bir arada bulunmak benim için ürkütücüydü ve 25 yıl önce böyle bir şey düşünülemezdi bile. Kendisi benden ve Birleşik Krallık Silahlı Kuvvetlerinden ihraç edilen tüm lezbiyen ve gey bireylerden özür diledi; son yıllarda silahlı kuvvetlerden sorumlu bakanlarımız, Savunma Bakanımız ve hatta geçen Temmuz ayında Başbakanımız da aynı şekilde özür dilemişlerdi.

Birleşik Krallık Başbakanı Rishi Sunak Avam Kamarasında LGBT gazilerden hükümet adına resmi olarak özür diliyor, 19 Temmuz 2023. ©Andy Bailey / Parlamento, Reuters aracılığıyla
)

Birleşik Krallık Başbakanı Rishi Sunak Avam Kamarasında LGBT gazilerden hükümet adına resmi olarak özür diliyor, 19 Temmuz 2023. ©Andy Bailey / Parlamento, Reuters aracılığıyla

Birleşik Krallık Silahlı Kuvvetleri mensupları artık Birleşik Krallığın her yerindeki Onur Yürüyüşlerine üniformalarıyla katılıyorlar. Askerî bandolar da bu yürüyüşlerde yer alıyor ve kalabalığın bütün dünyanın onayını yansıtan coşkulu tezahüratlarıyla karşılanıyorlar. Dünyanın dört bir yanındaki silahlı kuvvetler önceki nesillere göre çok daha liberal ve açık fikirli genç adayları kendilerine çekmeye çalışırken silahlı kuvvetlerin ilerici, modern değerleri en iyi yansıtan örnek haline gelmesi, orduya katılım için önemli bir teşvik aracı oluyor. Tabii ki birçok ülkede askerî üslerde gökkuşağı bayrağının dalgalanmasını eleştirenler var; fakat gerçek şu ki, silahlı kuvvetler binlerce bağnaz ve öfkeli insanı askere almanın peşinde değil; silahlı kuvvetlerin sadece demokrasileri savunmakla kalmayıp demokrasilerin bir parçası olduğuna inanan ordu mensuplarına ihtiyacı var.

Demokrasinin düşmanları Onur Yürüyüşlerini yasaklarken, kadınları köleleştirirken ve gey erkekleri binaların çatılarından ölüme iterken, lezbiyen ve gey bireylerin neden ülkelerine hizmet etmek istediklerini anlamak pek de zor değil. Ve bu kişilerin birçoğunun silahlı kuvvetlerin en yetenekli, kendilerini göreve en çok adamış kişiler olduklarını mükemmel sicillerinden de görebiliyoruz.

Birleşik Krallık Silahlı Kuvvetlerinin bir vakitler İttifak’taki en aktif LGBT+ karşıtı olan ordulardan biriyken son yıllarda LGBT+ bireyleri en çok benimseyen ordulardan biri haline gelişini ve silahlı kuvvetlerin homofobik, kadın düşmanı veya ırkçı olduğu zaman daha etkili olmadığını kanıtlamasını izledim. Genç insanların gelecekteki meslekleri konusunda seçimler yapmaları gerekir ve silahlı kuvvetlerin bu gençlere onlar için iyi ve erdemli bir seçenek olduğunu net ve gözle görünür bir şekilde göstermesi gerekir. Bence birkaç gökkuşağı bayrağı - ve kararlılık - bunu başarmalarında son derece yararlı olacaktır.

Daha önceleri marjinalleştirilmiş olan gruplara gözle görülür şekilde destek vermek, silahlı kuvvetlere katılma kararının bir zaman makinesine girip 1950’lere dönme isteği olmadığını kanıtlamaktır.

Daha kapsayıcı silahlı kuvvetler daha güçlü silahlı kuvvetlerdir

Demokrasilerimizi savunma rolü, daha önce hiç bugünkü kadar önemli olmamıştır – hiç değilse benim yaşam sürem boyunca. Eğer savunmakta kararlı olduğu toplumların mümkün olan en geniş desteğine sahip olan bir askerî ittifakı sürdürmek istiyorsak, bu ittifakın temsil ettiği toplumların olağanüstü çeşitliliğini benimsemesi ve kutlaması gerekir. Bugün silahlı kuvvetlerimizin birçoğunda görev yapan LGBT+ bireyler var ve onların katılımı İttifakımızı zayıflatmaz, bilakis daha da güçlü kılar.

İhraç edilmemden 25 yıl sonra, bir insan hakları ödül töreninde arkadaşlarımla beraber izleyicilerin arasında oturdum: şampanya ve çok lezzetli kanepelerin ikram edildiği muhteşem bir partiydi. En iyi LGBT+ işveren ödülünü Kraliyet Deniz Kuvvetlerinin kazanmasına ve ödülü sahnede bir amiralin kabul etmesine ne kadar şaşırdığımı tahmin edebilirsiniz. Arkadaşlarımı mahcup etme pahasına gözlerimden yaşlar boşanmasını engelleyemedim. O an, bundan sonra – ve hiçbir zaman - başıma gelenlerden dolayı utanç ve sıkıntı duymamın gerekmediğini hissettiğim ilk andı.

Komutanların modern ve şefkatli bir işvereni temsil ettiklerini göstermeleri için aktif ve gözle görülür adımlar atmaları gerekir. Ve eğer üniformalarıyla lambri kaplı ofislerinden çıkıp bayrak sallayan bir grup LGBT+ ordu mensubunun yanında yürüyüşe katılmaları, Birleşik Krallık’ta ve bazı NATO ülkelerinde yaptığı etkiyi yapacaksa, bunu yapmalarını tüm kalbimle öneriyorum.

Edmund Hall (solda) ve partneri Paul Begley (sağda), NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg (ortada) ile.
)

Edmund Hall (solda) ve partneri Paul Begley (sağda), NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg (ortada) ile.