NATO’nun yaşantısında inişler çıkışlar olması yeni bir şey değildir ve artık sonunun geldiği yönündeki görüşler de en az İttifak’ın kendisi kadar eskidir. Burada dikkat çekici nokta İttifak’ın düşüşü değil, uzun ömrüdür.

NATO, Varşova Paktı’nın dağılmasından sonra neredeyse 30 yıldan fazla bir zamandır ayaktadır. Soğuk Savaş ittifakları – Güneydoğu Asya Antlaşması Teşkilatı (SEATO) ve Merkezȋ Antlaşma Teşkilatı (CENTO) – 1970’lerde tarihe karıştılar. Bütün bunlar akla şu soruyu getiriyor: diğer ittifaklar gözden düşerken NATO neden ayakta kaldı? Bu konuyu ele alan son derece değerli bazı çalışmalar mevcut. NATO yaşamında bir başka dönüm noktasına – Soğuk Savaş sonrasındaki dördüncü Stratejik Kavramın kabulü – yaklaşırken bu konuyu tekrar ele almakta yarar var.

Rusya’nın Ukrayna’yı istilası NATO’nun değerini bir kez daha teyit etti. Resim: 24 Mart 2022’de Brüksel, Belçika’da yapılan NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Olağanüstü Zirvesi. © NATO
)

Rusya’nın Ukrayna’yı istilası NATO’nun değerini bir kez daha teyit etti. Resim: 24 Mart 2022’de Brüksel, Belçika’da yapılan NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Olağanüstü Zirvesi. © NATO

Her şeyin bir sonu var mıdır?

NATO, İkinci Dünya Savaşı sonrasında bugün hala faaliyetlerini sürdüren bazı kuruluşlar ile birlikte kurulmuştu. Bunlar arasında Birleşmiş Milletler ve yan kuruluşları (Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası, Dünya Sağlık Örgütü ve diğerleri) ve Avrupa Birliği (temeli 1951’de kurulan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’na dayanır) bulunuyor. Bu kuruluşların ayakta kalmalarının çeşitli nedenleri vardır. Ama her birinin sahip olduğu uzun geçmiş kurumsal ölümün kaçınılmaz olmadığını gösteriyor. Bu kuruluşların küresel ve bölgesel yönetişimde son derece önemli yerleri olması ise bir başka trend doğuruyor: kurumlar ‘[zombi kuruluş] (https://academic.oup.com/isq/article/62/1/1/4946301?login=true)’ formuna giriyorlar. Bazı örgütler böyle bir sıkıntı geçirebiliyorlar. Genel olarak, Amerika devletleri arasındaki Rio Paktı, ve Karayipler ve Sahel-Sahra Devletler Topluluğundaki Bölgesel Güvenlik Sistemlerinin hiçbiri artık faal değil. Ama buna karşılık birçok uluslararası örgüt yaşıyor ve aktif. Tarihsel açıdan bakarsak, 1945’ten bugüne uzanan dönemde uluslararası örgütlerin sayısında ani bir artış görülüyor. Başka bir deyişle, yenilenme ve hayatta kalma oranları oldukça sağlıklı.

NATO benzersizdir

Genel gözlemler bizleri ancak buraya kadar getirir.

NATO birçok açıdan benzersizdir ve bu da NATO’nun uzun ömrünün sırrıdır. Burada iki noktanın altını çizmek isterim. Birincisi, bugün Biden yönetiminin Savunma Bakanlığında Uluslararası Güvenlik İşlerinden sorumlu Savunma Bakan Yardımcısı Celeste Wallander’in 2001 de yayımlanan ‘NATO’nun taşınabilir kurumsal varlıkları’ başlıklı ve hala geçerliliğini koruyan makalesinde tanımladığı nokta ile ilgilidir. Bu varlıklar NATO bürokrasisinden (Uluslararası Personel ve Uluslararası Askerȋ Personel) ve İttifakın kuvvetleri ve komuta yapılarından daha da fazlasını ifade eder. NATO’nun entegre askerȋ kuvvet mekanizmaları ve siyasi danışma mekanizmaları da eşit derecede önemlidir. Sovyet bloğuna karşı mücadele etmek üzere geliştirilmiş olan bu varlıklar Soğuk savaş sonrasındaki yeni misyonlar için son derece uygundu.

Şüphesiz böyle bir ‘pragmatik işlevselliğin’ olumsuz yönleri de var. Afganistan’da da gördüğümüz gibi yeni bir misyona girişmek sonucun arzu edildiği şekilde olacağını garanti etmez. Ancak NATO’nun adaptasyon yeteneği de yadsınamaz. İttifaklar konusundaki standart bakış açısı bu kuruluşların bir yenilgiden (NATO’nun 2021’de Afganistan’da karşı karşıya kaldığı durum) veya bir galibiyetten sonra (İttifak’ın Soğuk Savaş sonrasında ulaştığı konum) dağılacağı yönündedir. Oysa NATO bu varsayımları çürüttü.

Kuzey Atlantik Antlaşması’nın imzalanması, Amerika Birleşik Devletleri, Washington D.C., 4 Nisan 1949. © NATO
)

Kuzey Atlantik Antlaşması’nın imzalanması, Amerika Birleşik Devletleri, Washington D.C., 4 Nisan 1949. © NATO

Kurumsal dayanıklılığa ikinci bir önemli faktör eşlik eder. Basit bir ifadeyle, NATO, askerȋ bir ittifak olduğu kadar siyasi bir örgüttür de. Bu konuda dikkatler sık sık Kuzey Atlantik Antlaşması’nın girişinde var olan demokratik düşüncelere çevrilir. Pratik açıdan daha da önemlisi ise NATO’nun dâhili politikalardır. İttifak, kurulduğu günden beri transatlantik çıkarları daima dengeli şekilde yürütmüştür. Avrupa’nın güvenliği ve savunması ile ABD’nin artan güvenlik gereksinimleri birbirine bağımlıdır. ABD dış politikasının ekonomik ve siyasi hedefleri için Avrupa’nın istikrarı son derece önemlidir. Avrupalı Müttefikler için de ABD’nin verdiği savunma garantisi çıkabilecek herhangi bir askerȋ eksikliği telafi edecek niteliktedir. Birbirine bağımlı olmaları demek NATO’nun hiçbir zaman ABD’nin dış politikasına bağlı bir yan kuruluş olmadığı anlamındadır. Amerika’nın liderliği gerçektir, ancak NATO’nun karar mekanizmasını nitelendiren unsurlar pazarlık, çok taraflı karmaşık bir danışmalar süreci ve daha resmi bir dille ifade edersek, fikir birliğine olan bağlılıktır.

Zaman içinde bu siyasi özellikler müttefikler arasında sağlıklı güven ve güvenilirlik ilişkilerinin gelişmesini sağladı. Bu ilişkiler bazen ciddi şekilde sınandı ve NATO’nun belli başlı konuşlandırmaları – ister Bosna, Kosova, Libya’da ister Afganistan’da olsun – ittifak içi gerginliklere yol açtı. 2003’teki Irak krizi ise ölüme yakın bir deneyim olarak tanımlandı]. Ama NATO hâlâ ayakta duruyor. Geçici koalisyonlar (ISIS ile mücadele için veya ABD’nin Irak’ta savaşmak için kurduğu koalisyonlar gibi) NATO’nun temelinde yatan yapılardan yoksun oldukları için güvenilirlikleri pek uzun vadeli olmuyor. NATO’nun yapıları zaman zaman karar mekanizmalarının çok yavaş işlemesine, hatta bazı yetersizliklerin (sık sık gündeme gelen sorumluluk paylaşma tartışmalarında olduğu gibi) yerleşik hale gelmesine neden olabiliyor. Ama NATO harekete geçtiği zaman fikir birliği ile alınan kararların ve birlikte çalışabilirlik, komuta birliği ve kaynaklar havuzu gibi avantajların getirdiği güven ile hareket eder.

Yerini tutabilecek başka bir yapı yok

NATO’nun benzersiz olması onun yerini alabilecek başka bir yapının olmadığı anlamına geliyor. NATO’nun transatlantik niteliği ve yukarıda anlatılan siyasi ve askerȋ özelliklerinden oluşan bileşim başka hiçbir yerde yok. Birleşmiş Milletler, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı ve AB, şu veya bu şekilde güvenliği desteklediklerini iddia edebilirler ama hiçbiri NATO’nun Balkanlar, Libya ve Afganistan’da yürüttüğü türden operasyonların altından kalkamazlardı. Aynı şekilde, 2014’te Rusya’nın Kırımı gayrimeşru işgali sonrasında benimsenen Hazırlıklılık Eylem Planı ve 2022’de doğu kanadının takviyesi ancak NATO tarafından yapılabilirdi. Tabii aynı şey Soğuk Savaş sonrasında Avrupa savunmasının düzenlenmesi için de söylenebilir.

NATO’ya alternatif olarak birkaç geçici öneri getirilmiştir. Başkan Trump’ın düşündüğü ‘Terketme’ alternatifi en dramatik ve önemli sonuçlar doğurabilecek olanıdır. Birçok kişinin endişesi gelecekteki bir Amerikan başkanının bu seçeneği tekrar masaya getirmesidir; ancak bu önerinin anayasanın şart koştuğu Senato onayını alma ihtimali son derede düşük. Mevcut yönetim ise politikasını yine eski rotasına oturtmuştur. 2021 Ulusal Güvenlik Geçici Stratejik Rehberi NATO’yu ‘Amerika’nın en önemli stratejik varlıklarından biri olarak tanımlar. Bunun nedenleri gayet açıktır. NATO, Amerika’nın Avrupa’daki nüfuzuna müdahale etmez. Ayrıca, birlikte çalışabilir bir kuvvetler ordusu için güvenilir bir havuz oluşturulmasına yardımcı olur ve Avrasya kıtasının bir ucunda barışı korur. Böylece öbür uçta ABD’nin (Ukrayna krizine rağmen) Çin tehdidine öncelik vermesine yardımcı olur. Trump dahi NATO’nun bu meziyetlerini kabul etmek zorunda kaldı. Sonuç olarak İttifak’tan ayrılma yönünde yaptığı fevri ve belirsiz tehditler konusunda da hiçbir harekete geçmedi. Hatta maddi açıdan bakarsak, Avrupa Caydırıcılık Girişiminden de görüleceği gibi, ABD’nin NATO müttefiklerine yaptığı maddi destek Trump yönetimi sırasında artmıştı bile.

NATO pazarlık, çok taraflı karmaşık danışma süreçleri, ve daha resmî bir dille ifade edersek, fikir birliğine olan bağlılığı ile nitelendirilmektedir. Resimde:  NATO Devlet ve Hükümet Başkanları 24 Mart 2022 tarihinde NATO Karargâhında yapılan Olağanüstü Zirve toplantısında.  ©NATO
)

NATO pazarlık, çok taraflı karmaşık danışma süreçleri, ve daha resmî bir dille ifade edersek, fikir birliğine olan bağlılığı ile nitelendirilmektedir. Resimde: NATO Devlet ve Hükümet Başkanları 24 Mart 2022 tarihinde NATO Karargâhında yapılan Olağanüstü Zirve toplantısında. ©NATO

Avrupa’da NATO’nun yerini alacak hiç bir örgüt çıkmamıştır. Soğuk Savaş boyunca bir ‘Avrupa ayağı’ konusunda süregelen konuşmalar, öncelikle böyle bir örgütün İttifakın dışında değil içinde var olacağı şeklindeydi. Soğuk Savaşın sonunda Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterand ve Batı Almanya Dışişleri Bakanı Hans Dietrich Genscher NATO’yu bir Avrupa güvenlik yapısı içine dâhil edecek planları desteklediler. Ancak bu fikirlerin hiçbiri hayata geçmedi. Batı Almanya Şansölyesi Helmut Kohl’un yanı sıra İngilizler, Kanadalılar, Türkler ve Avrupalı müttefiklerin çoğu NATO’nun devamından yanaydılar. George H. W. Bush yönetimi de Birleşmiş Almanya’nın da üyesi olacağı NATO’nun Avrupa’daki Soğuk Savaş sonrası düzenin temeli olmasını açıkça destekliyordu.

O zamandan beri Avrupa başkentlerinde olduğu kadar Washington’da da bu tercih hâkimdi. Avrupa’nın AB üyesi olmayan müttefikleri (başta Türkiye, ve şimdi de Birleşik Krallık) AB’nin bir savunma rolü üstlenmesine şüphe ile bakıyorlardı. Fransa, ve bir dereceye kadar da Almanya, AB’nin Lizbon anlaşmasında ‘ortak savunma’ diye bahsedilen önerinin geliştirilmesine destek olmuşlarsa da, bu fikri gerçekleştirmek için İttifaktan çekilmeyi hiçbir zaman düşünmediler. Bu nedenle de AB’nin bu iddiasının yakın tarihteki en önemli ifadesi olan ‘2022 AB Stratejik Pusulası’ tanıdık bir formül yönünde ilerliyor. Bu belge AB savunma girişimlerinin ‘Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütünün taahhütleriyle tutarlı olması gerektiğini, bu taahhütlerin üye devletler için toplu savunmalarının temeli ve uygulanması için bir forum olmaya devam ettiğini’ [belirtiyor] (https://data.consilium.europa.eu/doc/document/ST-7371-2022-INIT/en/pdf).

Stratejik Öngörü

Hayatta kalma ve başarı doğru stratejiye dayanır fakat böyle bir stratejiyi oluşturmak kolay değildir. Mantıklı düşünmeyi zorlaştıran bürokratik ve politik engellerin bilincinde olan bazı bilim insanları strateji oluşturma sanatının ‘unutulmuş’ veya kaybolmuş’ olmasından yakınıyorlar. Diğerleri stratejinin çoğu kez öngörülemez ve karmaşık koşullarda uygulandığından istenen sonucu vermediğine bakarak yanıltıcı olabilme niteliğine dikkat çekiyorlar. Bu engellere rağmen strateji her yerde vardır. Hiçbir örgüt – ister bir hükümet, isterse askerî kuvvetler, bir şirket veya bir ittifak olsun – strateji olmadan dünyayla yüzleşemez. Ne gibi kısıtlamaları olursa olsun, bir stratejinin bulunması, rasgele tahminlerle hareket etmek; şeref, şan ve şöhret veya zafer gibi ilkel kavramlara dayanmak; veya alışkanlıklara ve geçmişten gelen kalıplar çerçevesinde düşünmek gibi alternatiflerinden çok daha iyidir.

NATO’nun benzersiz olması onun yerini alabilecek başka bir yapının olmadığı anlamına gelir. NATO’nun transatlantik niteliği ve yukarıda anlatılan siyasi ve askerî özelliklerinden oluşan bileşim başka hiçbir yerde yoktur. Resimde: Fransız deniz piyadeleri 21 Mart tarihinde Sandstrand, Norveç’te Cold Response 22 tatbikatında. © NATO
)

NATO’nun benzersiz olması onun yerini alabilecek başka bir yapının olmadığı anlamına gelir. NATO’nun transatlantik niteliği ve yukarıda anlatılan siyasi ve askerî özelliklerinden oluşan bileşim başka hiçbir yerde yoktur. Resimde: Fransız deniz piyadeleri 21 Mart tarihinde Sandstrand, Norveç’te Cold Response 22 tatbikatında. © NATO

İyi bir strateji sürekli olarak değişen şartlara uyarlanmalıdır. Ayrıca neyin mümkün olduğunun (sadece arzulananın değil) çok iyi anlaşılması ve belirlenen hedeflere ulaşmak için gerekli olan kaynakların bilinmesi gereklidir. Sir Lawrence Freedman’ın belirttiği gibi, stratejiyi benimsemek her şeyden önce bir seçim yapmak demektir; içinde bulunulan ortamın şekillendirilebileceğinin, kontrolden çıkmasına izin verilmeyeceğinin bilincinde olmaktır.

NATO bu anlayışa oldukça uygun bir örgüttür. İttifak, tarihi boyunca strateji oluşturmaya ve benimsemeye, ve sonra da Müttefiklerin çabalarını sürekli olarak güncellenen kavramlara, siyasi yönlendirmelere ve askerî doktrine göre koordine etmeye çok önem vermiştir. Bu çabalar genellikle çok büyük bir siyasi önem kazanırlar. Bir değerlendirmeye göre, ‘İttifakın Gelecekteki Görevleri’ konusundaki 1967 Harmel Raporu, Fransa’nın İttifakın entegre askerî yapılarından ayrılmasının ardından NATO’yu ‘tarihindeki en ciddi krizden’ kurtarmıştır. 1990 Londra Bildirisi ve 1991 Stratejik Kavramı da benzer şekilde çığır açan gelişmelerdi ve NATO’nun Soğuk Savaş sonrası döneme geçişine yardımcı oldular.

Geçmişten gelen bu önemli örnekler NATO’nun daha yakın zamanda çıkan en üst düzeyli belgelerinin – [1999 ve 2010 Stratejik Kavramları] (https://www.nato.int/cps/en/natohq/topics_56626.htm) ve bunların 2022’de beklenen güncellemesi – ne kadar büyük önem taşıdığını gösterirler. Dışarıdan bakıldığında, bu belgeler NATO’nun kamuoyuna görünen yüzüdür: temel yararlılığının ve amaçlarının ifadesidirler. İçeriden bakınca ise Müttefikler arasında fikir birliği oluşturma alıştırmalarıdır. Ancak kendi başlarına önemli olsalar da Stratejik Kavramlar NATO’nun stratejik tutarlılığının sadece bir yüzüdür. Bunların altında fazla dikkat çekmeyen, genellikle gizli, fakat operasyonel olarak çok önemli amaç beyanları yatar. Son yıllarda bu tür belgeler hızla kabul edildiler. NATO 2019’da yeni bir Stratejik Kavramı, 2020’de iki uygulama belgesini – Avrupa-Atlantik Bölgesi için bir Caydırıcılık ve Savunma Kavramı ve bir Savaş Yeteneğini Geliştirme Kavramı (Warfighting Capstone Concept) – onayladı. 2021’de Müttefikler iklim değişikliği ve Kadın, Barış ve Güvenlik konularında eylem planları, ayrıca bir ‘Güçlendirilmiş Dayanıklılık Taahhüdü’ ve bir siber savunma politikası üzerinde anlaşmaya vardılar. Bunu Ocak 2022’de bir ‘Kapsamlı Uzay Politikası’ izledi.

NATO 22 Haziran’da yapılacak Madrid Zirvesinde yeni Stratejik Kavramı resmen kabul edecek. Kavramın taslağı Ukrayna krizinin ışığında yeniden gözden geçiriliyor.
)

NATO 22 Haziran’da yapılacak Madrid Zirvesinde yeni Stratejik Kavramı resmen kabul edecek. Kavramın taslağı Ukrayna krizinin ışığında yeniden gözden geçiriliyor.

NATO 22 Haziranda yapılacak Madrid Zirvesinde [yeni Stratejik Kavramı] (https://www.nato.int/strategic-concept/) resmen kabul edecek. Kavramın taslağı Ukrayna krizinin ışığında yeniden gözden geçiriliyor. Bunun hemen arkasından da NATO Askerî Stratejisinin yenilenmesi olası görünüyor.

NATO’nun bundan sonraki hayatı

İttifaklar konusunda biyolojik kıyaslamalar yapmak pek uygun değildir. NATO’nun artık çok fazla yaşlandığını düşünmemiz için bir neden yok. İttifaklar genellikle yüzyıllarca yaşarlar. 1373 Anglo-Portekiz Antlaşmasında öngörülen ‘ebedi’ dostluk hâlâ devam ediyor; hiç kimse ABD-Kanada güvenlik ilişkisinin (1940 yılında Ogdensburg Anlaşması ile başlatılmıştı), veya Fransız-Alman ilişkilerinin (1963’te Élisée Anlaşmasıyla resmî kimlik kazandı) kalıcılığını sorgulayamaz. NATO sadece iki taraflı değil, toplu bir çalışmanın ifadesi olduğu için farklıdır. NATO’nun geleceği yazılmış değildir fakat kısa ve orta vadede ilgileneceği son derece dolu bir gündemi vardır.